Dolaplarımızın da terapiye ihtiyacı var
Beyza Gemci
Kıyafetlerimiz duygu durumunuzu yukarı çıkartabilir ya da aşağı çekebilir . Her gün sanki o gün hayatımızın en özel günü olacakmışçasına giyinmeli, kendimize özenli olmalıyız. Böylece, ruh halimizi iyileştirmeye yardımcı olmak için kıyafetlerimizden destek alabiliriz. Zannedildiği gibi moda, salt ekonomik olarak refah bir kitlenin barındırdığı bir kavram değildir. Moda, toplumda her sınıftan kesimin içinde varlığını sürdürür.
Yapılan bir araştırmada, spor takımlarının üniformalarında kırmızı rengin kullanımının kazanma ihtimalini artırdığı ortaya çıkmıştır. İş görüşmelerinde keza, giydiğimiz kıyafetler büyük önem taşır. Çoğu iş yerinin mülakatlarda; feminenlikten uzak, daha resmi bir tarzda giyinerek iş görüşmelerine gelen kadın bireyleri tercih ettiği görülmektedir.
Çoğunlukla kıyafetlerimizle, başkalarının bizi görmesini istediğimiz bir imaj yaratsak da aslında giysilerimizi pek çok amaç için kullanabiliriz.
Peki ama nasıl?
Kıyafet seçimlerimizi özgürce ve amacımıza hizmet etmesi doğrultusunda seçebilmemiz için öncelikle kendimizi tanımamız gerekir. "Kendini tanımak" kavramı size bir şey ifade etmiyor olabilir ya da "ben zaten kendimi yeterince tanıyorum" diyor da olabilirsiniz.
Eğer, kendinizi yeterince net ifade edebiliyor, karakterinizi ve onun gerektirdiklerini biliyor, hayattaki amacınızı ve hedeflerinizi eksiksiz ve net olarak tanımlayabiliyorsanız kendinizi tanıyorsunuz demektir. Kendinizi tanıyorsanız zaten hedefleriniz net olmuş olacağı için bu hedeflere giden yolda kıyafetleri de araç olarak kullanabilme potansiyeliniz var demektir.
Lakin toplumumuzda çoğu bireyin, bir birey olduğunun bile farkında olduğunu düşünmüyorum. İnsanların büyük bir kısmı, hayattaki amaçları ve hedefleri üzerine hiç düşünmemeyi tercih eden kişiler. Bu nedenle bu kişilerin kendilerinin henüz farkında bile olmadıkları gerçeğini göz önüne alarak söyleyebilirim ki kıyafetler, onlar için sadece birer kamufle aracıdır.
Bir de benliğinin farkında olan, bu konuda çaba sarfetmesi gerektiğinin de bilincinde olan ama ne yapacağını bilemeyen bir grup var toplumumuzda. Bu kişilere giysilerin gücünü anlatabiliriz; ancak önce yaşam yönlerini bulmalarında yardımcı olmamız gereklidir. Çünkü, henüz hedeflerini netleştirmeyen bir bireye giymesini önerdiğiniz kıyafetler eğer onu yansıtmıyor, onu simgelemiyor ve üzerinde iğreti duruyorsa; siz, o kişiye iyilik yapmıyorsunuz demektir. O kıyafetlerle bu kişi; ancak belli bir süre ve düzeyde yaşamında ilerleyebilir. Bir yerden sonra bu sürdürülebilir bir şey olmaktan çıkıp tamamen vakit kaybına dönüşecektir.
Peki; kendinizi keşif yolunda ilerliyor, hayatınıza yön veriyor ve hedeflerinizi netleştiriyorsanız o halde gardrobunuza da bir terapi gerektiğinin zaten farkında olacaksınızdır. Bu farkındalıkla dolabınıza nasıl terapi yapabilirsiniz?
Ne yazık ki hepimizin zaman zaman başına gelen bir şeydir bize iyi hissettirmese de dolabımızda bulunan kıyafetler... Öncelikle bu kıyafetlerden kurtulmanız gerekiyor. Giydiğiniz günlerde size kendinizi "siz" olarak hissettirmeyen her kıyafeti gözden çıkarın ve ihtiyacı olanlarla paylaşın. Bu, dolap terapisinin ilk ve en zor adımıdır. Çünkü, o kıyafetlerden vazgeçmek aslında o kıyafetleri alırken size aldıran parçanızdan da vazgeçerek onunla vedalaşmayı içerir. Size iyi gelmeyen o yanınızda vedalaşmak da büyük cesaret ister. O beyaz jeani size belki eski sevgiliniz aldı ve yıllardır onunla aranızda bir bağ kurmak adına o jeani dolabınızda tutuyordunuz. Üstelik hiç de sizi yansıtmadığını bilerek! Bu ve bunun gibi pek çok anılar, anlar ve durumlar gizlidir dolabımızda. Bunları elemeye başladığınızda aslında terapiyi sadece dolabınıza değil, hayatınıza da yaptığınızın farkında olacaksınız. Yaşamınız dönüşmeye başlayacak. İnanın ki bu çok zor bir eylem ancak çok da eğlenceli!