Çaresizlik dolu travma uçurumu
Beyza Gemci
Maalesef adını bile koyamadığımız duygularla muhatabız son 3 haftadır.
Ne desek adına, tam karşılamıyor manasını sözlük anlamı.
Hep bir eksik var kavramlarda. Hep bir yetersizlik. Somut değil soyut gibi lakin hakikaten somut esasında.
Biri çıksın desin ki "acı" koyalım adını. Mümkün değil kabul edebilmemiz bu kavramı.
Yetersiz çünkü içeriği "acı"nın.
Benim adlandırmam ise şöyle: "mümkünlüğü olmayan çaresizlik dolu travma uçurumu".
Öyle bir uçurum ki hem de… Düş düş sonu yok. Yere basacak bir yer bile yok. Sonsuz bir uçurummuş gibi fakat sonu da var biliyorsun gibi.
Sanki arada sırada asılı kaldığın bu uçurumda türlü reveranslar içindesin. Temiz hava yok, kaldı ki oksijen hiç yok. Hep bir boğuculuk hakim.
Adım adım ciğerlerimizi dolduruyor bu kasvetli rutubet. Götüreceğini aldı götürdü yanında; lakin kalanları öldürmüyor da, yaşatmıyor da.
"Ne anlamsız bir çabadasınız" sesini yankılıyor her gün anonsunda. Öyle bir yankı ki boşlukta sonsuz etkili. Dur desen durmuyor, sus desen susmuyor. Ama asılı kalmışsın bir kez ya tutunmak zorundasın. Nefes almak mecburiyetindesin.
Bir de tüm bu hayatta kalma çabalarına karşılık ilerlemek zorundasın.
Başka çare bırakmıyor sana.
Yaşamaktan başka tek çaren inanarak gerçekten yaşamak kalıyor elinde.
Sonu nereye varacaksa…