Haberler

Hokus Pokus Zamanı

Bengü Arslan Esin

Bengü Arslan Esin

CEO / Bourz Content Communications
24.11.2020 02:26

2000li yılların başında habercilikten film sektörüne hızlı bir geçiş yağan Güneş Altunkaş,genel sanat yönetmeni asistanlığı ile başlayan yeni iş hayatının sonunda genel sanat yönetmenliği, genel koordinatörlük ve senaristlikle de taçlandı. Film sektöründe yöneticilikte derken bugüne kadar yaptıklarının yanına bir gün dizi ya da film yaparım düşüncesiyle seve seve yazdığı hikayelerini roman haline getirmeyi ekledi. " Kapının Ardındaki Ben " romanımla başlayan ilk adımın yaklaşık on gün önce raflarda olan "Hokus Pokus" ile de devam ettirdi.

"Kapının Ardındaki Ben" bir dönem hikayesi, yeni çıkan romanınız "Hokus Pokus" ise polisiye bir roman. Farklı türde kitaplar yazmak sizin için zor oldu mu? Okuyucu da bu duruma şaşırmış olsa gerek...

Sadece tür olarak farklılar iki romanımda aynı amaca hizmet ediyor. Şöyle anlatayım ikisinin de içeriğinde toplumsal mesajlar barınıyor. "Kapının Ardındaki Ben"Türkiye'nin mozaiğinin çatladığı 6 - 7 Eylül 1955 tarihli o kara geceyi anlatıyor. Günümüzden geçmişe giden bir hikâyenin birbirini hiç tanımayan insanlar üzerinde bıraktığı etkileri ve değişen hayatları okuyoruz. En enteresan taraflarından biri de bu hikâyenin gizemli fantastik kısmı denilebilir. Reenkarnasyon, rüyalar ve kapı aracılığıyla geçmişe yolculuk...Yeni çıkan kitabım "Hokus Pokus" ise şiddete maruz kalıp katledilen tüm kadınlarımıza ve çocuklarımıza ithafen yazdığım bir roman. Amacım yitirilen vicdanın ve kaybedilen toplum refleksinin tekrardan kazanılmasıydı.

"Hokus Pokus" un konusunu ve sizi böyle bir roman yazmaya iten nedenleri merak ediyorum...

Ağustos ayının sonlarıydı ve ben başka bir hikâye yazıyordum. Akşam haberlerinde Emine Bulut cinayetini görünce gözyaşlarına boğuldum. Küçücük bir yavrunun feryadı, ölmek istemiyorum diyen bir annenin çığlığı günlerce kulaklarımdan gitmedi. Herkesin gözleri önünde işlenen bu cinayet bana Kitty Genovese sendromunu hatırlattı. Fark ettim ki toplum refleksini kaybetmiş, mutlaka biri yardım eder düşüncesine kapılmış, kadınların ve çocukların çığlıklarına kulaklarını tıkamıştı. Sonrasında diğer hikayeyi mi yarıda bırakıp "Hokus Pokus" u yazmaya başladım. Başkarakterimiz Ercüment yetimhanede büyümüş cinayet büroda görev alan genç yetenekli bir komiser. Cinayetleri çözmedeki başarısıyla efsane haline gelmiş Ercüment doğduğu günden bu yana yaşadığı acılarla başa çıkmayı öğrenirken, çözdüğü her cinayetin ardından da başka bir kötülükle yüzleşmektedir.Özellikle de şiddet görüp katledilen kadınlarla çocukları ve zulme tanık olan insanları tanıdıkça tek başına bile olsa kötülüğe karşı savaşmaya ant içer. Anlayacağınız kötüler ve iyiler bu hikâyede karşı karşıya...

"Hokus Pokus"u yazarken zorlandığınız kısımlar oldu mu?

Hatta boğazımın düğümlendiği yerler oldu. Aslında tek bir hikâye gözükse de olay örgüsünde birçok kadın ve çocuk hikâyesi var ve onlara yardım eli uzatan abi, kardeş olmaya çalışan bir de komiser. Kitap tamamıyla kurgudan ibaret olsa da yaşanması olası kadın ve çocuk hikâyelerinden oluşuyor. Emin olun Hokus Pokus'u okuduğunuzda hayata dair bakışınız, düşünceleriniz değişecek. En azından size bunun sözünü verebilirim.

Yeni kitaba ve yeni bir senaryoya başladığınızı duydum. Yeni gelenler de diğer kitaplarınız ve filmleriniz gibi toplumsal bir mesaj içerecek mi?

Ben derdi olan bir insanım ve o derdi anlatmalıyım. Bu toplumun bir bireyi olarak vicdanımla hareket etmeye devam edeceğim ve her eserimde de kötüler cezalarını çekip, iyiler kazanacak.

Kitabınızın gelirini bağışlamanız gerçekten alkışlanacak bir davranış...

Hokus Pokus'un yazar olarak kendi payıma düşen geliri anneleri kadın cinayetine kurban gitmiş 3 çocuğun eğitimi için kullanılacak. Hem kitabı satın alıp okuduğunuzda kendinize yatırım yapacaksınız hem de dünyalar güzeli 3 çocuğun hayatına dokunacaksınız.

Şahane bir sohbetti çok teşekkür ederim...

https://www.instagram.com/benguarslan/

www.benguarslan.com

title