Büyülü ve Kusursuz Bir İstanbul Masalı
Bengü Arslan Esin
Böylesine keyifli ve özenle işlenmiş, hafızalara kazınan geceye imza atan İBB Kültür Daire Başkanlığı, programının sanat yönetmenliğini yapan İBB sanat danışmanlarından Nurhan Turan Keeler, konsept ve küratöryel yerleştirmelerini ise iç mimar İsmail Öklügil, ayakta alkışı hak ediyor. Bu unutulmaz gecenin üzerine Zirvedekiler köşeme sevgili Nurhan Keeler'ı konuk almak istedim. Türk kadınının gücünü, dünyada göstermiş, tanımaktan gurur ve onur duyduğum, 10 parmağında 10 marifet, tarifsiz bir kadın. Haydi başlayalım…
Röportaj: Bengü Arslan
Nurhan Hanım, geceye geçmeden kısaca size herkes tanısın istiyorum…
Merhabalar. Benim gibi kişiler için Transformatif diyorlar. Transformatif kişiler farklı alanlarda çalışıp değişim dönüşüm yapabiliyormuş. Transformatif olunca insanın kendisini anlatması uzun sürebiliyor. Bunun için şimdiden okuyucuların affına sığınıyorum:
Öncelikle "bilginin hatta sistematik bilginin gücü" diyorum ve araştırmacı kimliğimi öne çıkarmak istiyorum. 1990 yılından beri Pazar araştırması sektöründeyim. Bu sektör bana stratejinin, istatistik biliminin ve kültürün kapılarını açtı. Nielsen'de kantitatif araştırmalar yaparak Pazar araştırmalarına başladım. Çok az kişinin bildiği Round Robin ve conjoint analizlerini bile merakla öğrenip uyguladım. Türkiye'yi ve kültürünü bölge bölge tanıma imkanı buldum.
Coca-Cola'da stratejik pazarlama, trendler ve araştırma biriminin yöneticiliğini yaptım. Coca-Cola sayesinde hem global hem yerel pazarlama uygulamalarına tanıklık ettim. Atlanta Coca-Cola merkezde pazarlama oryantasyonlarına katıldım. Roket mühendisi ile simülasyonlar bile yaptım; "fiyat, dağıtım, tüketici ve perakendeci promosyonu gibi parametrelerde neyi ne kadar değiştirsek Pazar payımız nasıl etkilenir?" sorusuna cevap aradık. Tüketicileri ve perakendecilerin ihtiyaçlarını saatli maarif takvimi gibi saati saatine anlamaya çalıştık. Yurtdışı ve yurtiçi birimler için günlük satış tahminleri yaptık. Bu tahminleri gerekçelendirdik.
Coca-Cola'dan sonra GfK Hanehalkı Paneli'nin Genel Müdürlüğünü yaptım. Yüz yirmi kişi çalışıyordu. Bu panelde haneler satın aldıkları şeyleri; markasını, gramajını, ambalajını, kaç tane aldıklarını, fiyatını, nereden aldıklarını günlük olarak tutarlar. Bu sayede Türk hanelerinin alışveriş sepetini; hangi kategorileri tükettiğini (mesela; hazır kahve, ıslak mendil vs.), tüketimde mevsimselliği, markalar arası geçişleri, satın alma sıklıklarını, ödedikleri fiyatları ve kanal tercihlerini takip edebiliyorduk. Çok güçlü ve stratejik bir veridir.
2001 yılından beri Trend Group Pazar Araştırma ve Danışmanlık'ın yöneticiliğini yapıyorum. Dünyanın en büyük şirketlerine ve Türkiye'deki dev şirketlere Pazar araştırma, danışmanlık ve trend analizleri yapıp yenilikçi olmalarına, strateji hazırlayıp satışlarını arttırmalarına katkıda bulunuyorum.
Birleşmiş Milletler'in ILO, UNDP, ITC gibi kuruluşlarında ve Avrupa Birliği projelerinde pazarlama, kapasite geliştirme, değer zinciri, cluster, endüstriyel tasarım, Pazar araştırma uzmanı, iş modeli, iş planı geliştirme uzmanı olarak görev alıyorum. Bu sayede Türkiye'de farklı bölgelerde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerle çalışma fırsatı da buluyorum.
Şu sıralar Birleşmiş Milletler'in yan kuruluşu olan ITC'nin (International Trade Center) ulusal danışmanı olarak görev yapıyorum. Firmalara kapasitelerini arttırma; karlılık, rekabetçi özelliklerini güçlendirme, rekabetçi alan yaratma, dış ticaret, pazar araştırma, pazarlama konularında yetkinliklerini arttırmaları için danışmanlık yapıyorum.
Farklı disiplinlerden sanatçılara da 'business' kapasitelerini arttırmak için danışmanlık veriyorum.
Trend uzmanıyım: Dünyadaki, bölgedeki ve Türkiye'deki trendleri farklı disiplinleri kullanarak takip ediyorum. Seminer, fuar ve diğer etkinliklere katılıp bol bol konsept yazıyorum. Güncel, sosyal ve ekonomik trendleri öngörerek firmaların yenilikçi ve öncü olmasına katkı sağlamaya çalışıyorum. Trendler sayesinde geçmiş, bugün ve geleceğe yolculuk yapıyorum.
Açık Radyo'da Biofilia programını hazırlayıp sunuyorum. Program yaşam kalitesini arttıran tasarımlar üzerine ve 2009'dan beri var.
Araştırma, bilgi ve trendleri kullanarak içerik, konsept, fikir ve ürünler tasarlıyorum.
Felsefe okudum ve Eski Yunanca dersleri aldım. Atina ve Londra gibi şehirlerde yaşadım. Viyana, İspanya ve Atlanta gibi şehirlere iş için çok sık gidip geldim.
Haliç Kongre Merkezi'nin girişinde İstanbul'un kültürel dokusu çağdaş göndermelerle sergi, enstalasyon ve sahne performanslarıyla anlatıldı. Bu daha başlangıç… Öyle değil mi?
Evet. Güzel bir başlangıç. Bu etkinlikle bir vizyonu anlatmaya çalıştık. Evrensel bir dil yakalamak, sanata, sanatçıya ve sanatsevere değer vermek istedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bünyesindeki değerleri (Şehir Tiyatroları, Kent Orkestrası, Cemal Reşit Rey vs.) ön plana çıkardık. Yaşam kalitesini arttıran sanat ve tasarıma odaklanmayı tercih ettik. Bunu yaparken de çok eski, eski, yeni ve geleceğin uyumuna dikkat ettik. İstanbul üst yetenekleri çekmesi gereken, kalkınmaya ve turizme katkı sağlayabilecek bir şehir.
Şunu da belirtmek isterim ki etkinlik amacına ulaştı: İzleyiciler, sanatçılar ve sanatseverler coşkulu bir umut yaşadı. Sanat, sanatçı ve sanatsevere verilen değer anlaşıldı.
İBB Şehir Tiyatroları tarafından 1237 kez sahnelenen Lüküs Hayat operetinde kullanılan kostümler, aksesuarlar, afişler… Besteci Cemal Reşit Rey'in fotoğrafları… Bir zaman tünelinden yürüyor gibiyiz… Sergiler, dans performansları… Büyülendim doğrusu… Bu büyünün yaratım sürecini sizden dinlemek isteriz…
İstanbul'u, İBB'nin geçmiş ve günümüzdeki etkinliklerini, kaynaklarını ve değerlerini çalıştık. Manfred Max-Neef'in bahsattiği 'insan ihtiyaçlarını' da göz önüne aldık.
İstanbul'un farklı kabukları var. İstanbul şaşırtan ve merak uyandıran bir zaman tüneli gibi davranıyor. Şilili ekonomist Manfred Max-Neef'in bahsettiği dokuz insan ihtiyacını referans aldık; insanların rutin ve istikrar kadar merak ve şaşırma ihtiyacı da var. İstanbul da bu ihtiyacı en iyi karşılayan; tepeleri, nüfusu ve profilinden ötürü öngörülemeyen şeyleri yaşadığımız, bizi şaşırtan ve merak uyandıran bir şehir.
İstanbul için bize düşen 'çok eski, eski ve yeniyi' uyumla, evrensel dil kullanarak geleceğe taşımaktan ibaret. Sergilemelerimiz, video enstalasyonları ve gösterilerimizde eski, yeni ve geleceğin uyumuna dair küratöryal göndermeler var:
İstanbul'un geçmişini yansıtan sanatsal ifadelerden biri Şehir Tiyatroları tarafından 1237 kere sahnelenen Lüküs Hayat opereti enstalasyonu. Bu enstalasyonda oyunun kostüm, aksesuar ve dekorlarına yer veriliyor. Enstalasyona Lüküs Hayat oyununun müziklerinin çağdaş yorumu eşlik ediyor.
Günümüz İstanbul'unun içine girdiği çeşitli kabuklar güncel yerleştirme sanatı ve içinde yapay zekanın da yer aldığı video enstalasyonu ile gösteriliyor.
Gelecek: İstanbul geleceğe ışık tutan; yaşam kalitesini arttırmayı hedefleyen kültür sanat etkinlikleri ile üst düzey yetenekleri çekebilen, yeniliği destekleyen ve rekabetçi özelliklere sahip bir aktör olarak konumlanıyor.
Çağdaş dans performansı, tiyatro gösterileri, caz dinletisi ve sergiler ile İstanbul'un gelecek vizyonuna göndermeler yapıyoruz.
İsmail Öklügil çok değerli bir mimar ve sanatçı. Küratöryel yerleştirmeleri ve tasarımları yaptı. Gösterilere de çok güzel dokunuşları var. Çok sistemli ve profesyonel çalıştı. Teknik ekipten hosteslere kadar herkese gecenin duygusunu geçirdi.
"Bütün mümkünlerin kıyısındayım" … Ah bu cümle… Turgut Uyar'ın bu cümlesine, neler sığdırdınız…
Turgut Uyar'ın "Bütün mümkünlerin kıyısındayım" mısrasından ilham alarak, yapay zekânın katkısıyla "İstanbul" video enstalasyonu hazırladık.
İstanbul, Turgut Uyar'ın dediği gibi «bütün mümkünlerin kıyısındayım» dedirten umut veren ve ihtiyaçları karşılayan bir şehir
O zaman Manfred Max Neef ve Turgut Uyar'dan esinlenerek İstanbul için 'dünyanın mümkünlerinin kıyısında' denebilir.
Videoyu mimar, endüstriyel tasarımcı İsmail Öklügil'in yönetiminde Video Artisti Çağatay Güçlü hazırladı.
Flüt virtüözü Bülent Evcil'in görüntüsünü kullanarak 'nefes aldıran" ve 'nefes aldırmamız gereken İstanbul'u hatırlatmak için de bir video enstalasyonu yaptık.
Atatürk'ün kültür – sanata verdiği değeri anlatan sözlerinin Emin Barın'ın yazı karakterleri ile buluşması nasıl oldu?
Mustafa Kemal Atatürk'ün kara tahta başında yeni harfleri öğrettiği fotoğraftan yola çıkarak bir enstalasyon hazırladık. Hattat ve yazı tasarımcısı Emin Barın'ın yazı karakterini kullandık; Atatürk'ün kültür – sanata verdiği değeri anlatan sözlerini Emin Barın'ın yazı karakterini kullanarak kara tahtaya yazdık. Buradan tüm Barın ailesine sonsuz teşekkürlerimizi iletmek isteriz.
İstanbul fontu yaratmak istiyoruz ve bu yolda ilk adımları atıyoruz denebilir. İstanbul için çok güçlü bir tanıtım olmaz mı İstanbul fontu?
İkramlar
Program öncesi yapılan ikramları özel kılmak istedik. Tasarımcı Gönül Paksoy'un danışmanlığında hazırlanan ikramları estetikle sanat diline uyarlamış olduk. Herhangi bir etkinlikte tadılabilecek ikramların ötesindeydi. Gönül Paksoy ikramları ve malzemelerini seçerken sadelik ve 'atıksız mutfak' konusuna da dikkat etti. Masalara israf olmasın diye kesme çiçek bile koymadık.
Sunucular
Gecenin sunuculuğunu İBB Şehir Tiyatroları sanatçıları Özgür Kaymak ve Ersin Umulu yaptı. İstedik ki geceyi Şehir Tiyatroları sanatçıları sunsun. Sözler Özgür Kaymak tarafından çok içten ve çok doğal kaleme alındı.
4153 Lüküs Hayat opereti nasıl ortaya çıktı?
Koreografisi İbrahim Ulutaş tarafından yapılan "4153 Lüküs" adındaki çağdaş dans performansı ile giriş yapıldı. Lüküs Hayat opereti üzerinden "Bin yıllar sonra oynansa nasıl olurdu?" sorusunun sorulmasıyla ortaya çıktı. Üzerlerine Lüküs Hayat görüntüleri yansıtıldı.
Zihni Göktay
Ah işte Zihni Göktay… Türk tiyatrosunun baş üstünde taşınası ustası. Lüküs Hayat'ın vaz geçilmezi, unutulmazı Lüküs Hayat'la karşımızda. Ve sahneden sesleniyor Ekrem İmamoğlu'na "Başkanım ama yaşından dolayı da evladım" diye sesleniyor… "Her şey çok güzel oldu, olacak. Sana güveniyoruz." diyor. Sonra da Lüküs Hayat orkestrasını nakarat bölümlerinde yönetmesi için rica ediyor. Ekrem İmamoğlu zaten kahkahalar ve alkışlarla izlediği gösterilerden mest olmuş bir şekilde şefin bagetini alıyor…
Başkan İmamoğlu geceye nasıl bir renk kattı?
Aksiyonel bir umut yarattı.Başkan İmamoğlu, kültür sanat hayatının İstanbul'da dünyanın en üst seviyelerinde olması için çalışacaklarını söyledi. Ve o sloganı hatırlattı: "Her yerde, herkes için kültür ve sanat".
Sanatçılara "Lütfen yanımızda olun." dedi ve ekledi: "Ürettiklerinizi bu kentin her noktasıyla paylaşmak için, biz, bu sürecin emrine amadeyiz."
"Şehrin moderatörü olduğumuz gibi, kültür ve sanat yaşamında da bir moderatörü olacağız. Kültür ve sanata, sanatçıların işine karışmayacağız. Özgür sanat, güzel işler üretir." sözleriyle de konuşmasını tamamladı.
İBB Sanatçılarının coşkusu ve muhteşem performansları bizi duygulandırdı. Nasıl güzel bir sinerji yakalanmış. Bunun sırrını sizden dinleyelim mi?
İBB Şehir Tiyatroları oyuncuları başlangıçta geceye 10 kişi ile katılacaklardı. 60 kişiye çıktılar. Çoğaldılar, inandılar, gecelerini gündüzlerine kattılar. En son bir 90 kişi duydum ama kulisleri nasıl ayarladık bilmiyorum. Gece için kusursuz bir kompozisyon hazırladılar… İstanbul'un tarihini, kültürünü, sosyal hayatını, keyfini, sıkıntısını, hüznünü, neşesini öyle güzel kısa müzikal parodilerle sundular ki… Kahkahalar, alkışlar birbirine karıştı. Hele o metrobüs yolculuğu sahnesi yok muydu…
Ya Nazım'ın "Ceviz Ağacı"; Cem Karaca'ya selam ederek izledik. Sahnedeki ışık, koreografi ve kullanılan teknolojik olanaklar geceye ayrı bir derinlik ve güzellik kattı.
Hemen herkes geceden "bu tiyatro, bu sanatçılar izlenir, destek olalım" diyerek UMUTla ayrıldı.
Ekip:
Nurhan Turan Keeler / Sanat Yönetmeni
İsmail Öklügil / Yüksek İç Mimar ve Endüstriyel Tasarımcı
Gönül Paksoy / Tasarımcı
Yunus Emre Boz / İç Mimar
İpek Apaydın / Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
Cansu Dokur / Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
Çağatay Güçlü / Video Artist
Pouya Fayazi / Fotoğraf Sanatçısı
Kadın Sunucu Kostum / Zeynep Erdoğan