Yüce Gönüllülüğün Marka Kadını: Fatma Aydoğdu
Bahar Aray
Gönüllülük konusu 2016 yılından beri benim için ayrı bir öneme sahip. Bunu Türkiye'ye anlatmak ve tanıtmak üzere verdiğim onca çaba sonrası sanırım artık faaliyete geçmem üzere kendisi karşıma çıktı, sayesinde birçok güzel yürekli kadın tanıdım. Toplumumuza örnek bir anne olarak bu haftaya özel, anneliği de konuştuk. Başta kendi annem ve Sadiye annem olmak üzere tüm annelerin gününü kutluyorum.
Bu yazı dizisinin konusu markalaşma değil ''Gönüllülük'' olsaydı ilk söyleşi yapacağım isim kesinlikle değerli büyüğüm İnal Aydınoğlu olurdu. 2019 yılı ülkemizde gönüllülük yılı ilan edilmeden önce, 2016 yılından bu yana Türkiye'nin Gönüllülük Eğitmeni İnal Aydınoğlu ile 75 yıldır yaşadıklarını paylaşmak, kitaplarını tanıtabilmek, iyilik dolu haberleri medyaya taşımak için çok uğraşmıştım... Haber önerilerimizi kabul eden tüm basın mensuplarına ayrı ayrı teşekkür ederim. Pandemi dönemindeyiz; tedirginiz ama umutluyuz, korkuyoruz ama direniyoruz, iyilik yapmak istiyoruz çünkü iyi hissetmek istiyoruz. İyi hissetmek için iyi düşünüyoruz, iyi insanlarla online görüşmelerde bir araya geliyoruz, birbirimize kitap okuyoruz, sohbet ediyoruz, sıcak çay ve kahvelerimizi online da olsa karşılıklı yudumluyoruz. Unvanlarını yazarsam satırların yetmeyeceği, karşılıklı çay içecek zamanı bile ayırmasının çok kıymetli olduğunu söylemek istediğim Fatma Aydoğdu ile online röportajımızı iyilikle paylaşıyorum.
''Marka Kadın'' olmak, bu tanım sizin için ne ifade ediyor?
İstikrarlı, yardımsever, hatırşinas... Biz sizi bu kelimelerle ifade ediyoruz. Marka yolculuğunuzun başlangıç süreci nasıl gerçekleşti? Okuyucularımıza beni en doğru anlatan kelimeler bunlar diyecek olsanız ne söylersiniz? Fatma Aydoğdu markası nasıl oluştu?
Kısacası hayatta yoktan var olma varlığını gösterme adına çıkış hikayesi diyebiliriz. İnsanın hayatta var oluş gerçeğini arama ve doğru yolu bulma adına yola çıkış hikayesi. Her platformda dile getiriyorum, dünyayı kadınların ve iyiliğin kurtaracağına inanıyorum ve bu yolda çalışmalarıma devam ediyorum. 33 yıldır makine sektöründe aile işinde yol alıyorum ve bu süreçte çok yoğun çalışma dönemleri geçirdiğim bir evrede kızımın lenf kanseri teşhisi ile çok ciddi sarsıntı geçirerek hayatı sorguladım.Bu süreçte manevi güce inanarak kızımı iyileştirme yolculuğuna başladım. Tıbben tedavisinin yanında, sabahlara kadar ellerimle şifa vererek, dua ederek iyileşmesi için Allaha'a yalvardım. O sırada hayatı sorguladım, hayatta uyuduğumu ve dolu geçtiğini düşündüğüm ancak boşa geçirdiğim zamanların kıymetini çok daha iyi anladım. Bu süreçte şükürler olsun her ikimiz de hayata yeniden başlamayı seçtik, kolay olmadı, destek alarak hayatta dönüşümüzü ve değişimimizi gerçekleştirdik. 2008 yılına anlama, 2009 yılı ve sonraki dönemlere uyanma ve yeni hayatımın başlangıcı olarak ifade edebilirim. Aile içinde bazı dengeler var ve bu dengelere zarar vermeden var olmam gerektiğini anladığımda en sevdiğim alan gönüllü çalışmalarda ''çocuk ve kadınlar'' ile ilgili projelerde daha aktif rol almaya ve karşılık beklemeden tanımadığım insanlar için çalışmaya başladım. Bu çalışmaların verdiği mutluluk beni daha da motive ediyor ve daha çok çalışıyordum. İlk yıllarda adıma dernek kurmayı düşünmüş olsam da daha sonraki yıllarda var olan kurumları desteklemeye, onlar için proje üreterek daha çok insana ulaşacağımı ve bu akımı yaygınlaştıracağımı düşündüm. Zamanla doğru düşündüğümü anladım ve yoluma inanılmaz güzel insanlar çıktı. İyilik yapmayı seviyorum, bir sanatçı gibi anında proje üretmeye başlıyorum ve bir saniyemi boş geçirmiyorum. İnsanları birleştirerek, birlikteliğin gücünü kullanarak çarpan etkisini arttırabildiğinizi gördüğünüzde daha çok çalışıyorsunuz.
Bir ''Marka Kadın'' olarak markanızın, Türkiye'nin size olan ihtiyacıyla ilgili ne söylersiniz?
Teşekkür ederim ancak ülkemizde çok marka kadın var ve hepsi ile gurur duyuyorum. Ülkemizin yalnız bana değil her birimize ihtiyacı var ve her birimiz kendi alanımızda çok değerli yetkinlik ve tecrübelere sahibiz. Babam H. Mustafa Aydoğdu'nun her zaman söylediği söz; ''Hayatta para ile satın alamayacağınız üç şey zaman, tecrübe ve itibar.'' der. Her birey kendi hikayesini yazmak istiyor, sorun da burada başlıyor. Evet hikayeler yazılmalı ancak tecrübeler de göz ardı edilmemeli, var olan değeri yeni dünya kuralları ile büyütebilir, o aradaki tecrübe için harcanılacak zaman daha etkin projelerde kullanılarak ciddi tasarruf sağlanabilir. Ataerkil aileden gelen ''KADIN'' olarak var olmak çok zor ancak atalarımızın dediği gibi zahmetsiz rahmet olmuyor. Her zorluk beni motive ediyor. Her zorlukta bir basamak daha yukarı tırmanarak var olmak için son gücümle çalıştım. Kadın değişirse dünya değişir… Dünyayı kadınlar kurtaracak. Vazgeçmeden çalışmakla, kadınlar isterlerse tüm zorlukların üstesinden gelerek ailelerine, çocuklarına katkı sağlayacak gücü kendilerinde bulabilirler. Bu konu beni çok heyecanlandırıyor. En büyük gücü ''ANNEM'' ve ''KIZIM''dan alıyorum. Muhteşem güçlü iki kadın. İlk gücümü annemden aldım daha sonra kaynağım Busem oldu. Size kızımdan bahsetmek istiyorum. Bilim kadını olarak tek başına kendi ayakları üzerinde duran, Avustralya'da doktora eğitimine devam eden kızım da bir marka, BUSE TURUNÇTUR. 1 Eylül 1992 Dünya Barış Günü'nde dünyaya geldi. Bilge Kağan Koleji, Saint Benoit Fransız Lisesi ve İTÜ Jeofizik Mühendisliğinden derece ile mezun oldu. Yüksek lisansını İTÜ Jeofizik alanında yaptı, Avustralya Bilim Merkezinde misafir bilim insanı olarak yer aldı. Ayrıca Avusralya Devlet Üniversitesinde yüzde yüz burslu olarak doktora eğitimine devam ediyor. Bu sürece gelmek için gece gündüz çalışan, her yaz döneminde farklı farklı alanlarda staj yaparak zamanını değerlendiren, başarıları ile gurur duyduğum canımdan öte sevdiğim kızım, en iyi arkadaşımı bir yıldır göremiyorum. Özlediğimde kokusu ile avunduğum ve hayatta tüm zorluklara rağmen dik duran kızıma sevgilerimi gönderiyorum. Türk kadınını başarı ile temsil ediyor olması ailemiz ve ülkemiz için büyük gurur. En başta hayatımda var olan, ''Sen Yaparsın'' diyen en güçlü ilk kadın ''ANNEM''in, ikinci kadın ''KIZIM''ın ve tüm canlılara annelik yapan, üreten, topluma fayda sağlayan tüm kadınlarımızın anneler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Günümüzün en büyük problemi insanların umutsuz oluşu, vazgeçmesi ve hayatı akışa bırakmaları, güçlerinin farkında olmamaları… Çocuklarımızı kız-erkek yerine ''İNSAN'' olarak yetiştirmemiz çok değerli. Lütfen insan yetiştirelim. Kadınları, vazgeçmedikleri takdirde neleri başarabileceklerinin en güzel örneği olarak motive etmek isterim.
Bu yıl hangi proje üzerinde çalışıyorsunuz?
2019 yılında TOBB Kadın Girişimciler Kurulunda ''Kurul Üyesi'' olarak göreve başladım. TOBB tarafından 2007 yılında kurulan Kadın Girişimciler Kurulu; kadın girişimci potansiyelinin geliştirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi, girişimcilik kültürünün gelişmesine öncülük etmek üzere kurulmuştur. Onursal başkanı birliğimizin başkanı Sn. Rıfat Hisarcıklıoğlu'dur. Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan ve 26 değerli kurul üyesi iş insanı arasında yer almaktan onur duyduğumu belirtmeliyim.
Kadın Girişimciler Kurulu 7.000 üyesi ile ülkemizin en geniş girişimci kadın ağıdır. Kurul üyeleri kendi sahalarında lider konumda olan iş kadınları, profesyonel yöneticiler, girişimcilik konusunda akademik çalışma yapan akademisyenler ile bu sahada bölgesel ya da ulusal ölçekte faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşu yöneticilerinden ve girişimciliği destekleyen kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşmaktadır. Bu yıl önceliğim TOBB olacak ve Faydasıçok Vakfı Mentörlük programı çok değerli. TAYSAD taşıt araçları dernek çatısı altında Marmara Üniversitesi öğrencilerine Finansal Okuryazarlık Eğitimi ve diğer STK'lara kaynak üretecek projeler; Kızılay Kadın Kolları Yönetim Kurulu üyeliği, C-Majör İş'ten Sesler Korosu Başkan Yardımcılığı, Benjamin Button Kadınları İyilik Peşinde Koşuyor Proje Liderliği görevlerime devam ediyorum. Kalben Derneği yararına etkinlikler planlıyoruz. Down Sendromlular Derneği ve Mersin Alzheimer Derneği yararına C-Majör olarak yapacağımız konserlerimizi, pandemi nedeniyle ertelediğimiz sosyal sorumluluk konserlerimizi ilerleyen günlerde gerçekleştireceğiz. Recai Çakır başkanlığında kurulan ve kurucular arasında yer aldığım, muhteşem gönüllü şefimiz Opera Devlet ve Bale Sanatçısı Özlem Abacı ve değerli iş insanları ile C-Majör İş'ten Sesler Korosu olarak kaynağa ihtiyaç duyan STK'lere yılda 2-3 konser düzenleyerek ciddi kaynağa ulaşmalarını sağlıyoruz. Geçen yaz Bodrum Antik Tiyatro'da, Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı yararına verdiğimiz konseri 3.500 kişi izledi ve o sahnede çocuklarla olmanın, onlara fayda sağlamanın manevi mutluluğunu hiçbir şeyde bulamazsınız. Birçok STK'de mütevelli, kaynak proje koordinatörü, yönetim kurulu üyesi olarak birleştirici rol alıyorum. TOÇEV gönüllüleri arasındayım. TYSD, TBV, Benjamin Button Kadınları olarak sürpriz projelerimiz olacak. Çocuk Eğitim Derneği Proje Grubu'nda yer alıyorum, Parıltı Derneği gönüllüsüyüm ve kaynağa ihtiyacı olan birçok kuruma destek olmak üzere çalışmalarımız devam edecek.
Bir iş kadını için ''Başarı''nın tanımı ne olmalıdır? Siz başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
Başarı, bireylerin kendi yetenek ve yetkinliklerini keşfederek bu alanda ne iş yapıyorsanız yapın elinizden gelenin en iyisini yapmak ve doğru insanlar ile iletişim kurmaktan geçiyor. Günümüzde başarı ve çalışma sistemleri değişiyor ancak Heraklitos'un söylediği gibi ''Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.'' Dolayısıyla zamanın gerektirdiği değişimden korkmamalı, sürekli öğrenme modelini benimsemeli ve bu yolda iyi niyetle durmadan çalışmalıyız. Çalışma hayatı, özel hayat ayrımı yapılmalı, mutlaka hobiler edinilmeli ve sosyalleşilmeli. Gün gelir hobiniz mesleğiniz olabilir, bilemezsiniz. Çalışma hayatım devam ederken, 4 yıl psikoloji eğitimi aldım, şimdi Marmara Üniversitesi Felsefe öğrencisiyim. Ömrümüzün sonuna kadar öğrenmeye açık olmalı, bol kitap okumalıyız. Okudukça, öğrendikçe ne kadar az şey bildiğinizi farkediyorsunuz.
Marka, değer, emek…. Bu üç kelimeyi sizin görüşünüzle okuyucularımızla paylaşmak istersek, bize cümlenizi yazar mısınız?
Bu dünyada nasıl yer almak ve nasıl anılmak istediğinize bağlı olarak her şey bir adımla başlar. Birinci kural ''İyi Niyet'', ikinci kural ''Vazgeçmemek'' ve inandığınız uğurda yaptığınız işin en iyisini yapmak için çalışmak, ''Emek vermek.'' İyilik hayatta kalmaya değil, hayatta iz bırakmaya yönelik bir seçimdir… Sevgiden besleniyorum ve hayatta iyi kalmayı seçiyorum.
Karşınızda kendisine güvenmeyen ve potansiyelinin farkında olmayan bir kadın gördüğünüzü düşünün. Haydi ona ilham verelim. Ne söylersiniz?
Sıcak bir merhaba der ve konuşmak istediğimi belirtirim, kabul görürse beyaz bir kağıt ve kalem alarak haydi seninle hayatının artı ve eksilerini sıralamaya başlayalım derim. Öncelikle çok değerli olduğunu ve bu artı değerlerini sıralamaya başlarım;
+ Çok sağlıklı olduğunu herhangi bir engeli olmadığı için şanslı olduğunu belirtirim
+Ailesi Var
+ İşi Var
+Engeli Yok
+Evi Var
+Arabası Var
-İşinden mutsuz
-İş arkadaşını sevmiyor
-Yeterince para kazanamıyor
-Terfi alamıyor
-Ailesinden şikâyetçi
-Şansız olduğunu düşünüyor
-Doğru işi bulamıyor
Sıralama sonrası her bir konu özelinde konuşarak hayatımdan verdiğim örnekler ile motivasyonunu sağlar, hayatta ne yapmak istediğini, hedefleri var mı vb. sorular için bir gece düşünmesini ve hayatının bütçesini yapmasını, hayatta olmak istediği ''İNSAN''ı belirlemesini söylerim. Sonra tekrar konuşmak üzere davet ederim, bu çok işe yarıyor. Her birimiz evimizin, otomobilimizin bakımlarını yaptırıyor, vergilerini ödüyoruz. Her sabah işimize gidiyor, iş planlarımızı, bütçelerimizi yapıyoruz ancak şahsi hedeflerimizi, gelecek planlarımızı akışa bırakıyoruz. Hayal kurmuyoruz... Planlamalıyız! Değer görmek istiyorsak önce biz kendimize değer vermeliyiz. Hayatta bir çizgimiz, duruşumuz olmalı, her şeyi en iyi yapamayız, sevdiğimiz işi en iyi yapmalıyız derim. Çok mu söyledim?
5 yıl içinde hangi projeleri hayata geçirmeyi planlıyorsunuz?
''Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.'' Mustafa Kemal Atatürk! Bu süreçte kadınların güçlenmesi adına çalışmalara katkı vermeyi planlıyorum ve bu anlamda; TOBB Kadın Girişimciler Kurulu çalışmalarımızda Anadolu'da yapılacak eğitimlere, projelere desteğim devam edecek. PWN İstanbul'da kadının güçlenmesi adına yönetime katkı sağlamak üzere çalışmalar devam edecek. Eğitim benim vazgeçilmezim, dolayısıyla tecrübelerimi aktaracağım alanlardaki üniversiteler ve kadın girişimciler ile iş birliği yaparak Motivasyon, Sosyal girişimcilik, Sosyal Sorumluluk, Finansal Okur Yazarlık eğitimleri vermeyi planlıyorum. Mentörlük alanında çalışmalarım devam edecek.
Markanız ile ilgili ne söylensin, nasıl konuşulsun istersiniz?
İş İnsanı, Aktivist Fatma Aydoğdu der ki: Dünyayı iyilik ve kadınlar kurtaracak. Haydi hep birlikte el birliği ile eğitelim, öğretelim ve iyilik tohumları ekerek büyüyelim, bir olalım, birlikte çoğalalım. Gelin dünyayı çocuklarımızın geleceği için, iyi insanların sayısını arttırmak için var gücümüz ile çalışalım. Her şey bir adımla başlar, yeter ki iyilik adına hesapsız, çıkarsız olsun adımlarınız… Gerisi artarak devam eder. Bir de hayatımda tanıdığım en üreten, en çalışkan arkadaşım Özlem Abacı'nın benim için yazdığı şarkım var: ''Tırtılın Şarkısı''Sürpriz projeler üreteceğiz.
Son olarak, pandemi süreci ile ilgili paylaşmak istediğiniz duygu ve düşünceleri duymak isteriz…
Dünyamız yoruldu ve bağışıklık sistemi çöktü. Dünya ile birlikte ülkemizde yaşadığımız bu pandemi sürecinde dinlenmeye ve yenilenmeye ihtiyacımız var. Umuyorum ki iyileştikten sonra yaşadığımız hastalık sürecini unutmaz ve dünyamıza ona göre davranırız. Pandemi sürecinden geçtiğimiz bu süreçlerde hayatımızın temel değerlerini, insan olarak var olma sebebimizi, ailemizi, işimizi sorguladığımız dönemlerden geçiyoruz. Dünyada tüm insanlar aynı anda ''sağlık'' için endişelendi ve kendimizi koruyarak diğerlerini koruyabileceğimizi gördük. Bir olma ve birlik olma bilincimiz üst seviyeye çıktı, umarım bunu devam ettirebiliriz. Temel ihtiyaçlarımızın dışında çok fazla ihtiyacımız olmadığını, vazgeçilmez olmadığımızı, katı kurallarımız yerine esnek de olabileceğimizi, işimizi, ailemizi de ihmal etmeden yapabileceğimizi, az tüketerek yaşayabileceğimizi, paylaştığımızda arttığını, sarılmanın, ailenin, gerçek dostun, arkadaşın, işimizin, yaşamın ve en önemlisi ''BİLİM''in, ''ÜRETİM''in değerini gözler önüne serdi. Geçmiş olsun dileklerimle tüm dünyada gerçek manada ''İNSAN'' olabilmeyi ve ''İNSAN'' olarak kalabilmeyi diliyorum.