Demirkubuz VS Nuri Bilge Ceylan
Aysun Koç
Yedi sene 11. filmiyle sinemaseverlerin karşısına çıkan değerli bir yönetmen, yeni filminden daha çok, üstüne başlatılan polemiklerle gündeme gelince haklı olarak çok sinemada gerilimli günler yaşanıyor.
Az biraz sinema gündemini takip eden biriyseniz Zeki Demirkubuz ve Hayat filminden bahsettiğimi anlamışsınızdır.
Zeki Demirkubuz, bugüne kadar çektiği 11 filmiyle Türkiye sinemasında, gerçekçi sinema hatta toplumsal gerçekçi sinema tarzıyla tanımlanan bir yönetmen. Demirkubuz, şu aralar hiç de gerçekçi olmayan polemiklere çekilmeye çalışılıyor.
Toplumsal sorunları film perdesine yansıtırken, bireyin iç dünyasını da en açık ve makyajsız haliyle işleyen Demirkubuz'un, daha çok yeni filmi Hayat ile konuşulması gerekirken peş peşe gelen birden fazla polemiğe çekilmeye çalışılması kanaatimce ağır bir linç çabasının birilerince organize bir şekilde sahneye konmuş halidir.
Ve bu, tek başına, belgesel ya da gerçeğe sırtını dayamış kurgusal sinema olarak işlenebilecek bir film konusudur.
Demirkubuz üzerinden daha önce de çeşitli tartışma ve polemikler yapılmışsa da yakın zamanda gündeme gelenleri dikkate alırsak ilk polemik Eylül ayında 60. Antalya Altın Portakal Film Festivaliyle başladı.
Nejla Demirci'nin Kanun Hükmü adlı belgesel filmi çeşitli gerekçelerle festivalden çıkarılınca 20 jüri üyesi film tekrar festivale dahil edilmeyene kadar jüriden çekildiklerini açıklamış ve bir bildiri yayınlamıştı. Ardından 27 filmin yönetmen ve yapımcıları da festivalden çekilmiş bunu ortak bir açıklamayla ilan etmişti.
Demirkubuz da aynı şekilde filmini festivalden çektiğini açıklamış ama bildiriye imza atmamıştı. Demirkubuz, sen misin bildiriye imza atmayan, diye eleştirilmeye başlandı.
Daha bu polemik üstünden iki ay geçmemişken, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı devlet terörüyle binlerce insanı katletmesi bütün gündemi kaplayınca, bir televizyon kanalında Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan "Gazze hakkında yarım cümle kurmayan, dünyadaki her şeye duyarlı, ama Gazze'deki bebeklerin ölümüne dair kendi etkileyebileceği kitleye yarım cümle mesaj ulaştırmayan Zeki Demirkubuz'la ilgili yapmamız gereken şu; 15 Aralık'ta vizyona girecekmiş yeni filmi, o filme gitmeyerek boykot etmemiz gerekir. Ben Zeki Demirkubuz filmi izlemeden duramam diyen genç entelektüel arkadaşım, bekle korsanı çıksın Zeki Demirkubuz'a para kaptırma." diye sanki herkes nefretini kusmak zorundaymış gibi, hem emek hırsızlığını meşrulaştırmaya çalıştı hem de yeni bir polemiğe kapı açtı.
Demirkubuz Kılıçarslan'a sosyal medya üzerinden tıpkı sinema dili gibi en ağır şekilde cevap verdi ama yeni polemiğin içine de çekilmişti artık.
Daha Gazze polemiği sıcaklığını korurken bu sefer başlangıcı 2006 yılına kadar uzanan Zeki Demirkubuz ve bir diğer değerli sinemacı Nuri Bilge Ceylan arasındaki çekişme yeniden gündeme gelip konuşulmaya başlandı.
Kişisel hırslarla bezenmiş, magazinsel bir tartışmanın ötesine geçmeyen bu polemiğin içeriğini dillendirme gereği yok diye düşünüyorum.
Özetle şunu ifade etmek isterim ki Türkiye sinemasında böylesi iki büyük ismin bu tür polemiklerle değil filmleriyle konuşulmasını dilerdim.
Sevgiyle kalın.