Almula Merter Churm

Yine mi yedin?

15.06.2025 02:11
Haber Detay Image

Geçtiğimiz haftalarda magazin sayfalarında yer alan Nihal Candan haberlerini okuyanlar belki bir ayrıntıyı gözden kaçırdı: Genç kadının sağlık durumu… Gözaltına alındığı süreçte kilo verdiği, yeme bozukluğu yaşadığı ve "blumia" hastalığıyla mücadele ettiği açıklandı.

Buraya kadar okurken "Zaten çok zayıftı" deyip geçenler olabilir. Ama mesele sadece Nihal Candan değil. Mesele, güzellik uğruna atılan her aç adımda, bu toplumun genç kızlarını nasıl yalnız bıraktığı…

Blumia nervoza, ya da halk arasındaki adıyla "blumia", yeme bozukluklarının en sinsi olanı. Kişi önce kendini kısıtlıyor, aç bırakıyor. Sonra kontrolsüzce yiyor ve pişmanlıkla kusmaya çalışıyor. Bu döngü tekrar ediyor. Ve sonunda zihin de beden de susuyor.

Şimdi durup düşünelim:

Zayıflık bir başarı mıdır? Yoksa gözümüzün önünde alkışladığımız bir yok oluş mu?

Bugün sosyal medyada bir "güzellik standardı" var. Ama bu standart bir filtre kadar sahte, bir beğeni kadar kısa ömürlü. Genç kızlar, "o elbise bana da yakışmalı", "karın kasım görünmeli", "çene hattım net olmalı" derken kendilerini aynada değil, terazide tartıyor.

Ve biz büyükler…

Biz, "Ne kadar zayıflamışsın, çok yakışmış!" diyerek zehirliyoruz.

"Tatlı mı yedin yine?" diye sorduğumuzda suçluluk aşılıyoruz.

Her yorum, her bakış, bir kız çocuğunun beynine "yetmezsin" cümlesini kazıyor.

Nihal Candan sadece bir isim değil. Onun yaşadığı, binlerce genç kızın sessiz çığlığı. Ve o çığlık çoğu zaman "like"ların arasına gizlenmiş bir yardım çağrısı.

Bu çağrıyı duymazdan gelmeyelim.

Blumia, yalnızca bir fiziksel hastalık değil, toplumun kadınlara yüklediği "kusursuz ol" baskısının bir sonucu.

Ve çözüm sadece doktorlarda değil.

Aynı zamanda annelerde, babalarda, öğretmenlerde, arkadaşlarda, medyada, yani bizde.

Belki de en büyük devrim, "zayıfsın" demek yerine "iyisin" demekten geçiyor.

Beden değil, ruh iyi oldukça güzellik zaten parlıyor.

Çünkü gerçekten…

Bir kız çocuğu aynaya baktığında kendini değil, beklentileri görüyorsa, orada bozulmuş bir şey vardır.

Ve bunu düzeltmek, sadece onun değil, hepimizin görevidir.

Yazarın Tüm Yazıları

title