Ajda Pekkan… Türkiye'nin pop kraliçesi, sahnelerin ışıltısı, "hiç yaşlanmayan" süperstar. Onun adını duyunca akla ihtişam, cesaret, özgürlük gelir. Ama bu defa sahnede bambaşka bir manzara vardı, Ajda, peçeyle Ancora söylüyor.
İlk gördüğümde gözlerime inanamadım. "Yeni bir konsept mi, yoksa Dubai turnesi için prova mı?" dedim kendi kendime. Hayır, bildiğimiz Ajda, bildiğimiz Ancora ama yüzünde peçe.
Sanatın özgürlüğü var elbette. İster tüylerle kaplanır, ister deriden bir zırh giyersin, kimse karışmaz. Ama peçe!!! İşte orada durmak gerekiyor. Çünkü peçe yalnızca bir aksesuar değil; tarihin en ağır sembollerinden biri. Peçe sadece bir kumaş parçası değil; yüzyıllardır kadınların yüzüne değil, hayatına örtülen bir perde. Peçeyi sahneye taşımak, farkında olmadan bu sembolün tarihsel yükünü de sahneye taşımak demek. Moda olur, kostüm olur diyemezsiniz; çünkü peçe, kadınların görünürlüğünün en büyük tartışma konusu. Bir şarkının coşkusunu, bir sembolün ağırlığı bastırırsa geriye ne müzik kalır ne de özgürlük. Peçeyi bir sahne aksesuarı gibi görmek, asırlık bir kısıtlamayı "cool" diye sunmaktır.Kadının görünürlüğünü, sesini, varlığını perdeleyen, "Sen oradasın ama yoksun" diyen bir simgeyi "tarz" diye sunmak, kelepçeyi bilezik diye pazarlamak gibi bir şey.
Üstelik mesele sadece kostüm değil, şarkı seçimi de konuşulmayı hak ediyor. Çünkü "Ancora" Ajda repertuvarında...Öyle kolayca seçilmiş bir parça değil. Söylentilere göre Ajda'nın artık eskisi gibi yüksek notalara çıkamaması, güçlü vokal gerektiren şarkılarda zorlanması bu seçimin arkasında. Hepimizin bildiği o "back vokal desteği" Ajda'yı yıllarca taşıdı. Ama Ancora öyle bir şarkı ki, vokaller ne kadar uğraşsa da o coşkuyu tek başına toparlayamıyor. Ajda bu defa sahnede hem şarkının yükünü taşıyamadı hem de yüzüne taktığı peçeyle adeta kendi sesini de susturdu.
Ben Ajda şarkılarını hep çok sevmişimdir. Albümlerini dinlerken büyüdüm, şarkılarıyla anılar biriktirdim. Ama bir gerçek var, Ajda'nın ritm duygusu hiçbir zaman tam yerinde olmadı. Evet, yanlış okumadınız... 81 yaşında (her yer 79 yazsada gerçek olan bu) olması bu gerçeği değiştirmiyor. Yirmili yaşlarında da böyleydi, kırklı yaşlarında da. Hep enerjik, hep dinamik, hayran olunacak bir sahne ışığı vardı , ama ritm ve dans Ajda'ya hiç uğramadı. O yüzden sahnede ne zaman tempolu bir şarkı söylese, sahnenin enerjisini hep kostümler, ışıklar ve o efsanevi karizması kurtardı.
İronik olan da bu zaten... Ancora "devam" demek, coşku demek, ritm demek… Ama Ajda hem bu şarkının ritmini taşıyamıyor, hem de üstüne taktığı peçe ile şarkının verdiği özgürlük duygusunu boğuyor.
Ajda yıllardır sahnede sadece şarkı söylemedi, bir duruş da sergiledi. Kadınlara "Güçlü ol, cesur ol, istediğin gibi yaşa" dedi. O yüzden bugün peçeyle sahneye çıkınca, "Kim olursa olsun yanlış" dedirten bir çelişki doğuyor.
Evet, Ajda istediğini giyer, istediğini söyler. Ama bazı semboller öyle kolayca "moda malzemesi" yapılamaz. Çünkü bazı şeylerin üstüne payet diksen de, içindeki tarihi ve anlamı silemezsin.
Kısacası sevgili Ajda veya süperstarımız Ajda; "Ancora, ancora, ancora" diyorsun ya… Tamam, biz de "Devam" diyoruz. Ama ne sesi susturan vokallerle, ne de yüzü kapatan peçeyle ...