BİRİ "BODRUM PAHALIYMIŞ!" MI DEDİ?
Yok artık… Yeni mi fark ettiniz?
Her yaz aynı nakarat:
"Bodrum'da lahmacun 900 TL!"
"Havluya kira mı olurmuş?"
"Su içmek bile lüks olmuş!"
Peki bir soralım: Gerçekten sorun bu haberler mi?
Yoksa fiyatların uçtuğu kadar, mantığın da kaçtığı bu sistem mi?
Çünkü dürüst olalım…
Bodrum'da hâlâ 40 TL'ye lahmacun da var, bedava halk plajı da.
Ama sen ille de Yalıkavak Marina'da yatların gölgesinde, ünlü görme umuduyla poz verilecek bir masada oturursan…
O lahmacun, sana 900 TL olur. Afiyetle.
Yani mesele "pahalı mı, ucuz mu?" değil.
Mesele: Sen ne yaşıyorsun, nerede yaşıyorsun, kiminle yaşıyorsun?
Ama ne yapıyoruz?
O tek bir menüyü paylaşıp, "Bodrum elden gidiyor" diye çığırtkanlık yapıyoruz.
Sonra yerli turist, zaten tedirgin cüzdanıyla bavulunu geri topluyor.
Yabancı turist de "burası fazla şişirilmiş" deyip Mykonos'a, Sicilya'ya, Dubrovnik'e yöneliyor.
Bir yanda belediyeler "halk plajı açtık" diyor, diğer yanda yan yana localı beach'ler: "500 TL giriş, kişi başı 2.000 TL harcama şartı, havlunu yere sereceksen… maalesef, yer yok canım."
Sonra biri çıkıp bu durumu haber yapıyor diye, "Turizmi baltalıyorsun!" diyorlar.
Gerçekleri konuşan değil, fiyatları uçuranı konuşalım.
Suçlu, durumun fotoğrafını çeken değil; o manzarayı çizenlerdir!
Evet, fiyat serbest piyasa işi, eyvallah.
Ama "serbest" olmakla "sınırsız" olmak arasındaki o farkı kaybedersek…
Bir bakmışsın, bu yaz kimse yok. Ne yerli, ne yabancı.
Bodrum pahalı mı?
Evet. Ama herkes için değil. Herkesin tercihi, cebi, hayali farklı.
Turizm baltalanıyor mu?
Belki. Ama nedeni dürüstlük değil. Neden: gösteriş, şişirme, ölçüsüzlük.
Ve unutmayalım:
Turizm dediğin şey, sadece döviz getirenin değil, kendi halkının da tatil yapabildiği bir hayalse anlamlıdır.
Yani mesele lahmacun değil, mesele: biz bu ülkede neye doyuyoruz, neyi sindiremiyoruz?
