Bazı insanlar vardır…
Ne yapsalar haber olur. Ama ne yazık ki bazıları da, ne yapsalar o "haber" biraz eğreti durur. İşte Nusret.
Evet, hani şu ete tuz döken adam.
Hani zamanında ustalığını değil ama 'şovunu' marka yapıp, etrafında selfie çektiren ünlülerle hatırladığımız şefimsi figür.
Şimdi yine gündemde. Ama bu kez etle, tuzla değil, kapıyla.
Şampiyonlar Ligi final partisinden kovulduğu iddiaları sosyal medyada öyle bir yayıldı ki, et pişerken çıkan duman bile bu kadar hızlı yayılmaz.
Ne olmuş?
Partide fazla mı göz önündeymiş, fazla mı şov yapmış, yoksa "Bu da kim?" diyen bir VIP misafirle ters mi düşmüş? Bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var:
O partiden "rica" ile çıkarıldığı konuşuluyor.
İddialara göre Nusret, kendisini davetli gibi değil de ev sahibi gibi hissetmiş olacak ki, mekânın havasını biraz fazla sahiplenmiş. Ama işte orası Londra değil, Dubai değil, Miami hiç değil.
Orası Şampiyonlar Ligi finali.
Yani yıldızların asıl sahneye çıktığı yer.
Kusura bakma Nusret, ama bu kez senin o meşhur "tuz serpme" figürün bile sönük kalmış olmalı.
Tabii ki hemen bir açıklama geldi.
"Kovulmadım, davetliydim, herkesle fotoğraf çektirdim, çok mutluydum."
Olabilir. Ama zaten hep böyle olmuyor mu?
Ne zaman bir kriz çıksa, hikâyeyi kendi versiyonuyla "marine" etmeye bayılıyor kendisi.
Gerçekten kimseyi inandırmayan, ama kendi Instagram sayfasında binlerce like alan bir tatlı "özgüven pişirmesi" gibi…
Açık konuşayım, Nusret zaten sevdiğim biri değil.
Yani etle bu kadar şov yapılması bana hep tatsız geldi.
Zaten et dedin mi biraz ciddiyet ister.
Ama o ne yaptı?
Her şeyi ışıltıya boğdu.
Belki de bu yüzden işte, Şampiyonlar Ligi gibi gerçek yıldızların olduğu bir yerde fazla geldi.
Sahne tozu başka, etin tuzu başka çünkü.
Kapanışı şöyle yapalım:
Bazı yerlerde tuzun ayarı kaçar.
Bazı masalar sadece gösteri değil, zarafet de ister.
Ve bazen… en pahalı et bile soğur. Özellikle davet edilmediğin sofrada.