Almula Merter Churm

Jennifer Lopez sessizce kapıdan döndü, bizimkiler hala VIP girişte çıldırıyor

06.08.2025 06:53
Haber Detay Image

Geçtiğimiz günlerde bir mağaza güvenliği, Jennifer Lopez'i tanımadı.

Evet, yanlış duymadınız, dünyaca ünlü, Oscar törenlerinin kraliçesi, milyon dolarlık sahnelerin kadını JL0...

Tanımadılar.

İçeri almadılar.

Lopez ne yaptı?

"Tamam" dedi, döndü gitti. Ne bir açıklama, ne menajerinden basına servis edilen sitem yüklü bir metin, ne Instagram'dan "beni tanımadılar" serzenişi…

Sadece bir "tamam" ve sessizce uzaklaşma.

Hollywood'un en büyük yıldızlarından biri için, oldukça mütevazı bir hareket.

Ve saygısıyla kalplere girdi.

Şimdi bu sahneyi alalım, küçük bir hayal gücüyle Türkiye'ye koyalım.

Haydi bakalım…

Türkiye versiyonunda ünlümüz mağazaya geliyor.

Güvenlik: "Buyurun hanımefendi, siz de bakın isminiz listede yok."

Ünlümüz "ŞAKA MI BU? Ben BİLİNEN bir yüzüm!"

Güvenlik hâlâ tanımıyor.

Bizde bu sahne şöyle devam ederdi;

Güvenlik tanımaz, ünlü bozulur.

Burnundan soluyarak "ben X'im!" diye çıkışır.

Yüz mimikleri sertleşir, PR ekibi olaya müdahil olur.

En yakın arkadaşı görüntüyü çeker, sosyal medya story'si hazırdır zaten:

"İsim listesine bakın, ben kimim biliyor musunuz?" Çünkü bizde tanınmamak, sıradanlaştırılmak değil, aşağılanmak sayılır.

Oysa Jennifer Lopez, dünyanın en çok tanınan kadınlarından biri olarak, o kapının önünde bunu hiç mesele yapmadı.

Belki de asıl fark burada yatıyor.

İşte bizde "ünlü olmak", bir meslek değil, bir üstünlük nişanı gibi.

Jennifer Lopez'in gösterdiği olgunluk, bizim topraklarda "özgüven eksikliği" sayılabilir.

Zira burada ünlüysen, tanınmak zorundasın.

Tanınmazsan ego krizi başlar, kıyamet kopar, üçüncü dünya savaşı bile tetiklenebilir.

Oysa JLo, güvenliğin onu tanımamasını hayatının dramatik zirvesi yapmadı.

"Ben Jennifer Lopez'im!" diye bağırmadı.

Burnunu dikip "bu mağaza kim ben kim" triplerine girmedi.

Tanınmamayı, gurur yapacak bir şey değil, geçilecek bir an saydı.

Bizim ünlülerse, tanınmamayı hakaret, tanınmayı da tapınma zannediyor.

Ünlülük bizde etiket, onlarda detay.

Amerika'da ün başarıyla, bizde ün magazinle ölçülüyor.

Onlarda "ünlü" olmak, insanların seni tanımasına rağmen seni insan olarak görmeye devam etmesiyle değerli.

Bizde ise, "ben ünlüyüm" cümlesi bir tür sihirli anahtar... Her yere girilir, her şey yapılır, herkes ezilir.

Ün, Türkiye'de bir başarı göstergesi değil, bir üstünlük kartı gibi kullanılıyor.

"Ben ünlüyüm" cümlesi bazen bir kimlik, bazen bir silah, çoğu zaman da bir ayrıcalık beklentisi.

Tanınmamak bir sorun, ama asıl dert burada bitmiyor. Tanınmak yetmiyor, aynı zamanda ilahlaştırılmak bekleniyor.

Bizim ünlü, eğer sivil biri gibi muamele görürse, itibar kaybedeceğini sanıyor.

Oysa gerçek prestij, ünün ağırlığını taşımadan da ayakta kalabilmektir.

Jennifer Lopez, mağazanın kapısından giremedi ama dünyanın gönlüne bir kez daha girdi. Çünkü her zaman içeri girmek değil, nasıl çıktığın da önemli.

Ama asıl mesele şu, Jennifer Lopez, "ünlü" değilmiş gibi davranabildiği için büyük.

Bizim bazı ünlüler, sadece "ünlü gibi" davrandığı için küçük kalıyor.

JLo'nun o "sessiz tamam"ı, bizim coğrafyada belki de koca bir kültürel aynaya dönüşmeli.

Kendini tanıttırmadan da var olabilmek…

Ünlü olmadan önce insan olabilmek…

Her spot ışığını üzerimize çevirmek zorunda olmadığımızı hatırlamak…

Belki de bizde eksik olan tam olarak bu. Tanındığında parlamak değil, tanınmadığında sönmemek. İşte bu yüzden Lopez dünya yıldızı.

Bizdeki bazıları ise hâlâ figüran modunda, ama megastar özgüveninde. Ünlü olmak kolaylaştı. Mantar gibi türeniyor ya da paraşütle iniliyor.

Birkaç TV programı, viral bir video, hızlı PR…

Ama hala zor olan bir şey var.

Ünlü kalırken sade, zarif, olgun kalabilmek.

Jennifer Lopez bunu yapıyor.

Bizdeyse çok kişi hâlâ sadece ünlü gibi davranıyor.

Ama bir türlü gerçekten olamıyor.

Yazarın Tüm Yazıları

title