Almula Merter Churm

“Dünya varsın yansın ama sen sakın Selfie’yi Kaçırma!”

28.07.2025 22:01
Haber Detay Image

İnsanlığın en siyah ekranı, her şeyi içerik sanan DÜNYA...

Bir orman yanıyor. Gökyüzü kapkara dumanla örtülmüş, ağaçların kökleri cayır cayır yanıyor, kuşlar yönünü kaybedip yere çakılıyor. Tilkiler, kaplumbağalar, tavşanlar... Hepsi kaçacak yer arıyor ama kaçacak yer yok.

Ve insan dediğimiz varlık, elinde kamera, "bakın ben buradayım" diyerek poz veriyor. Burada durmamız gerek. Çünkü bu sahneler sadece "garip" değil, utanç verici. Bu mudur aktivizm? Bu mudur sanat? Alevlerin önünde makyaj yapmak, dumanın içinde şarkı söylemek...

İzlenme uğruna, "like" uğruna, kendi suretini bu kadar ucuzlatmak...

Fırçasını allığa batırıyor, highlighter'ını sürüyor, "şimdi biraz da burun ucumu aydınlatalım" diyor. Arkada kıpkırmızı bir gökyüzü; felaketin ortasında makyaj tüyoları veriliyor.

Bir başkası, yangının önünde mikrofonu kapmış. Şarkı söylüyor.

Ama o şarkının nakaratını ağaçların çığlığı bastırıyor.

Ve biz o görüntüleri izlerken istemsizce düşünüyoruz:

Bu neyin kafası? İnsan elinde olmadan kendine soruyor; "Yangın bu kadar yakınken makyaj yapmak hangi ruh hâlinin ürünü?"

Ağaçlar cayır cayır yanarken şarkı söylemek hangi vicdanın bahanesi?

Sanat, aktivizmle birleşince güçlü bir ses olabilir. Ama bazen öyle bir çizgi var ki; geçtiğinde sahicilik, yerini tuhaf bir şova bırakıyor.

Belki de asıl sorun, kameranın kırmızı "REC" ışığı yandığında olan biten her şeyin "içerik" sanılması. Belki de gerçek felaket bu... Dünya yanarken, biz hâlâ izlenme sayısının peşindeyiz.

Artık hiçbir şeyin "gerçek" kalmadığı bir çağdayız.

Felaket bile bir içerik fikri.

Yangın, sadece bir sahne dekoru.

Orman, sadece "hüzünlü arka plan".

Kimse kusura bakmasın ama bu ne farkındalık yaratır, ne sanat, ne de aktivizm.

Bu düpedüz reyting peşinde felaket sömürüsü. Sanat, acıya dokunur; müzik protest olur, resim sarsar, fotoğraf hafızaya kazınır. Ama bu, alevleri fon yapıp dans ederken olmuyor. Bu, dumanın içine makyaj videosu sıkıştırırken hiç olmuyor.

Bir orman yandığında, bizim içimiz de yanmalıydı.

Ama olmuyor.

Çünkü artık daha büyük bir yangın var: Vicdanlarımızdaki yangın.

O yüzden en sert gerçeği duyalım mı?

Bir gün bu dünya tamamen yanarsa, emin olun o son anı bile canlı yayınlayacağız.

Orman yanıyor.

Ama daha büyük yangın, bizde.

Çünkü kamera kayda girince gerçeklik kayboluyor. Her şey "içerik" oluyor.

Yangın da, gözyaşı da, ölümler de.

Belki "Dünyanın son günü makyaj rutinim" diye video çekeceğiz.

Çünkü "like" ateşi, orman yangınından bile sıcak yanıyor.

Artık alev alev yanan ormanlar değil bizi kül eden insanlığın utanmazlığıdır.

Artık insanlık, kendi kendini izleyerek yok oluyor. Ve biz öylece bakakalıyoruz, hala şaşırıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları

title