Aslan Akçakale ve İhmalin Bedeli...
Bazen bir haber okuruz, içimizde bir şey kıpırdar. Öfke mi, üzüntü mü, yoksa bir tür çaresizlik mi, tam adını koyamayız. Geriş Mahallesi'nde yaşanan bu feci olay da işte öyle bir haberdi.
Aslan Akçakale… Beton mikserini durdurup sadece bir anlığına yola bakmak istemişti. Belki karşıdan gelen kamyonun geçmesini bekliyor, belki olası bir riski önlemeye çalışıyordu. Ama ne yazık ki o anda kamyon kaydı, Akçakale beton mikseriyle kamyon arasında sıkıştı ve hayatını kaybetti.
Tek başına bir kazaya benziyor gibi durabilir. Ama bu olayın gölgesinde duran koca bir gerçek var: ihmal.
Bu ülkede bazı ölümler "kadere" yazılmaz, "göreve yazılır."
Bu ülkede bazı insanlar "kazayla" değil, "göz yumulmuşlukla" ölür.
Bodrum gibi turizmin kalbinin attığı bir yerde, inşaat yasağının olduğu sezonda ağır iş makinelerinin hâlâ sokaklarda olması nasıl açıklanabilir? Her yıl aynı sorun. Her yaz aynı manzara. Mahalle sakinlerinin "yeter" demesine rağmen, yetkililerin "duymamış" gibi yapması.
Aslan Akçakale'nin ölümü, sadece bir işçinin ölümü değil. Bu, görevini yapmayanların omzunda taşınması gereken bir vicdan yükü. O beton kamyonunun altında sadece bir beden değil, kamu sorumluluğu da ezildi.
Soruşturma açıldı deniyor. Elbette açılmalı. Ama soruşturulması gereken yalnızca sürücüler değil.
Soru şu: Asıl görevini yapmayan kim?
Kim görmezden geldi bu yasağı?
Kim denetlemedi o araçları?
Kim sessiz kaldı mahalleli bağırırken?
Bugün bir ev sessiz. Bir anne, bir eş, belki bir çocuk şimdi onun yokluğuna alışmaya çalışıyor. Ama biz alışmamalıyız. Bu ülkenin insanı artık alışmamalı ihmalin can almasına.
Çünkü biz biliyoruz ki:
Bazı ölümler kader değil, göz göre göre gelen sonlardır.
Ve göz yumanlar da en az kayan kamyon kadar sorumludur.