Almula Merter Churm

Ali Koç, artık taraftarın sabır testini bırak! Taş çatladı.

16.09.2025 09:38
Haber Detay Image

Bir Fenerbahçeli olmak bazen hayatın en büyük "sabır maratonu"na katılmak gibi… Bilet almaktan tut da, deplasman yollarına düşmeye, 90. dakikada yediğimiz gollere kadar her şey bir sınav. Ama kabul edelim, son yıllarda bizim asıl sabır testimiz, sevgili başkanımız Ali Koç'un yönetiminde geçiyor.

Bak sevgili başkan, biz seni ilk gördüğümüzde, "Aman Allah'ım, Harvard mezunu, vizyon sahibi, enerjik bir Koç geliyor" diye sevinç çığlıkları attık. Kombineler yenilendi, store'lar boşaldı, herkes "Bu sefer tamam" diye forma aldı. Senin ağzından çıkan her cümle, bizim için bir umut ışığıydı. Ama yıllar geçti, aynı cümleler, aynı vaatler, aynı hedefler… Bizim sabır taşımız çatladı, taşa da yazık oldu.

Kadıköy tribünleri eskiden "Gol olmasa bile coşku" diye inlerdi. Şimdi tribünler "Başkan bırak" demese bile homurdanıyor. Çünkü umutla başladığımız her sezon, elimizde patlayan bir havai fişek gibi. Ligde üçüncü mü olduk, dördüncü mü olduk, kupa mı kaçtı, hakem mi yaktı derken bir bakıyoruz Mayıs ayı gelmiş, biz yine "seneye inşallah" modundayız. Seneye inşallah cümlesi kadar yıpratan başka bir şey yok sevgili başkan. Fenerbahçe taraftarı olmak sabır işidir, biliyoruz. Ama arkadaş, biz bu kadar sabrı futbol için saklıyorduk, yönetime değil! Kaç yıl geçti, biz hâlâ "Bu sene olacak" diye diye, durmadan çay koyan misali umut demlendiriyoruz.

Ali Koç, sen bizim için bir zamanlar "genç, vizyoner, modern" bir umuttun. Şimdi tribünde herkes seni "Abi bir bırak da rahat nefes alalım" diye anıyor. Fenerbahçe forması gibi, biz de sabrın her rengini giydik ama bir türlü şampiyonluk göremedik.

Hadi diyelim teknik direktör seçimi, transfer politikası, kulüp içi düzenlemeler… Biz taraftarız, bunlar senin işin. Fenerbahçe taraftarı sahada mücadele ister, ruh ister, asalet ister. Bizim genlerimizde "Yılmayan Fenerbahçe" var; ama artık "Yorgun Fenerbahçe Taraftarı" olduk.

Bak başkan, sen geldin diye biz yıllarca umudu diri tuttuk. "Koç ailesinden gelen bir başkanımız var, parası var, vizyonu var" dedik. Ama iş vizyondan ibaret değilmiş; ruh, taktik, disiplin ve doğru kararlar lazımmış. Sen de öğrendin , biz de öğrendik. Ya da biz öğrendik, sen öğrenemedin.

Şimdi taraftarın iç sesi şöyle diyor: "Başkan ya artık bu takımı hak ettiği yerlere taşı, ya da başka birine pas at." Çünkü biz çocukluğumuzdan beri bu kulübün peşindeyiz, tribünde bağıran, deplasmana giden, kredi kartıyla forma alan, maç öncesi dua eden kitleyiz. Biz yorulduk, üzgünüz, kırgınız.

Bak sevgili başkan, bu işin şakası yok ama biz yine de şakayla karışık söylüyoruz. Fenerbahçe taraftarı öyle bir kitledir ki, hem seni eleştirir hem seni alkışlar; hem güler hem söylenir. Şu anda sana kızgınlığımızın altında hâlâ bir umut var.

Sevgili başkan, biz bu kulübü "aziz" bildik, "efsane" bildik, "koç" bildik; sen ise hâlâ bir türlü Fenerbahçe'yi o hayalini kurduğumuz masanın başına oturtamadın. Hani derler ya "Seviyorsan bırak" diye… işte o hesap. Taraftar da seni çok sevdi ama artık yorgunuz.

Kadıköy'de rüzgâr tersine dönerse, sen de görürsün ki "Bize her yer Kadıköy" diye bağıran taraftar, bir anda "Artık sal bizi" diye de bağırabilir. O yüzden sevgili başkan, ya bizi güldür ya da saygıyla vedalaş.

Fenerbahçe bu ülkenin en büyük sevdasıdır, sen de bu sevdanın bir parçasısın. Bizim kızgınlığımız sevgisizliğimizden değil; aksine çok sevdiğimiz için kızıyoruz. Çünkü biz Fenerbahçe'yi başka hiçbir şeye değişmeyiz, başkanlar gelir geçer, bizim sevda kalır.

O yüzden son söz: Ya bize hak ettiğimiz Fenerbahçe'yi ver, ya da bu kulübün yakasından nazikçe çekil. Çünkü bu aşk bir tek taraftarın sırtında taşınmaz. Taraftar senin sabır testin değil, sen taraftarın hayalini gerçeğe dönüştürmek için oradasın. Unutma, bu kulüp başkansız da yaşar ama taraftarsız yaşayamaz. Sevgili Ali Koç, senden ricamız; ya bizi artık mutlu et, ya da başka birine pas ver. Çünkü Fenerbahçe bizim çocukluk aşkımız, ama sen bizim sabır testimiz oldun!

Yazarın Tüm Yazıları

title