Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Mezopotamya'nın bereketli topraklarında, Diyarbakır'ın Silvan ilçesi sınırları içerisinde eşsiz bir mimari ve kültürel miras yer almaktadır: Malabadi Köprüsü.
Bu köprü, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde "Altına Ayasofya'nın kubbesi girer" ifadesiyle yücelttiği, Fransız gezgin ve araştırmacı Albert Gabriel'in statik hesaplamanın olmadığı bir dönemde inşasına hayret ettiği bu köprü, günümüzde de ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir. Köprünün, Silvan Belediyesi ve Kaymakamlığı'nın logolarında yer alması ve Silvan'ın taşınmaz tarihi envanterine resmen kayıtlı olması, ilçeyle olan aidiyet bağının güçlü ve hukuki zeminini oluşturmakta.
Bölgesel dinamikler içerisinde, Batı Raman Dağı'nda petrolün bulunmasıyla birlikte Batman şehrinin hızla büyümesi ve demografik yapısındaki değişimler dikkat çekmektedir. Tarihsel olarak, ilçe olmadan önce ve ilçe olduktan sonra da tüm tedarik ihtiyacını Silvan'dan karşılayan Batman, artan nüfus ve ekonomik hareketlilikle birlikte 1953 yılında ilçe, 1991 yılında ise il statüsüne kavuşmuştu. Bu hızlı büyüme süreci, Batman'ın kendi tarihsel ve kültürel envanterini oluşturma gayretini de beraberinde getirdi. Bu bağlamda, daha önce Mardin'e bağlı olan ve Ilısu Baraj Gölü'nün su havzası altında kalan Hasankeyf gibi önemli bir tarihi mirasın kaybı, Batman için bu envanter arayışını derinleştirdi.
Ancak, bu gayret içerisinde, Batman tarafından zaman zaman komşu il Diyarbakır'ın sınırları içerisinde yer alan Malabadi Köprüsü'ne yönelik sahiplenme beyanları dile getirilmekte. Çeşitli iletişim kanalları, bürokratik girişimler ve sosyal medya mecraları aracılığıyla ifade edilen bu tür söylemler, köprünün Silvan ilçesine ait olduğu gerçeğiyle örtüşmemektedir. Silvan'ın köklü bir geçmişe sahip olması, medeniyetler beşiği olarak anılması ve Malabadi Köprüsü'nün de bu kadim tarihin somut bir parçası olması, bu iddiaların tarihi ve hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu açıkça ortaya koymakta.
Bu tür durumlarda, yerel ve ulusal medyada zaman zaman yer bulan karşılıklı açıklamalar yaşanmakta. Duyarlı Silvanlılar, bu haksız söylemlere karşı köprünün Silvan'a ait olduğunu belirtmekte ve farkındalık yaratmaya çalışmaktadırlar. Ancak, bu süreçte Silvan Belediyesi, Silvan Kaymakamlığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve hatta Diyarbakır Valiliği gibi kamu kurumlarının ve İstanbul'daki Silvanlılar Derneği, Diyarbakır'daki Yeşil Silvan Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının, bu konudaki resmi ve güçlü bir duruş sergilememesi, kamuoyunda bir boşluk hissi yaratmakta. Bu sessizlik, Silvan'ın sahip olduğu bu değerli mirasın ulusal ve uluslararası platformda korunması ve doğru bir şekilde temsil edilmesi noktasında bir zafiyet olarak algılanabilmektedir.
Malabadi Köprüsü, sadece bir tarihi eser değil, aynı zamanda kültürel bir kimlik kartıdır; Diyarbakır'ın taşınmaz envanter listesinde yer alan özelde bölgenin genelde ise tüm Türkiye'nin ortak bir değeridir.
Valilik makamı başta olmak üzere, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Silvan Kaymakamlığı, Silvan Belediyesi ve ilgili STK'lar (İstanbul ve Diyarbakır'da hizmet veren dernekler), bu değerli mirasa sahip çıkmaya ve köprüye yönelik asılsız sahiplenme söylemlerine karşı net ve kararlı bir tutum sergilemeye davet ediyoruz. Bu tür bir yaklaşım, hem hukukun üstünlüğünü ve tarihi gerçekleri koruyacak hem de kültürel mirasımıza duyduğumuz saygıyı gösterecektir. Gelecek nesillere aktarılacak bu eşsiz eserin doğru aidiyetle anılması, hepimizin sorumluluğudur.
Adnan Ateş
Gazeteci-Yazar