Kraliyet mücevherlerinin yok oluşu ve Edinburgh'a gömülen tacın bulunuşu...
A. Çağrı Başkurt
III. Charles, 6 Mayıs 2023'te Westminster Abbey'de tacını giydikten sonra bu defa annesi II. Elizabeth'in taç giymesinden 70 sene sonra Büyük Britanya birleşik tacını onuruna saygılarını sunmak için 5 Temmuz'da Edinburgh'a geldi… Kendisine eşi Kraliçe Camilla, Galler Prensi William ve eşi Galler Prensesi Kate eşlik ediyor.
Nereden Çıktı Bu Taç?
17. yüzyılın ilk çeyreğinde, İskoçya Kralı VI. James'in akrabalık bağlarına dayanarak o esnada vârisiz kalan İngiltere tahtını devralması tarihte önemli bir birleşmeyi beraberinde getirmişti. VI. James'in İngiltere Kralı I. James unvanıyla İngiltere ve İskoçya tahtlarını tarihte ilk defa tek taç altında birleştirmesiyle karşımıza çıkan taç, bu birleşmeden biraz önce V. James tarafından Kraliyet Kuyumcusu John Mosman'a sipariş edilmişti.
Şubat 1540'ta Holyroodhouse Sarayı'na teslim edilen ve bugüne erişen taç 1,6 kilogram ağırlığında olup, som altın ve gümüşten yapılmış, 69 İskoç tatlı su incisi ve 43 değerli taşlarla süslenmiştir. Tacın tabanından yukarıya uzanan 4 kemer bulunmaktadır. Kemerler merkezde bir haç altında birleşirken, tabanla kemerler arasına kırmızı kadifeden bir iç başlık yerleştirilmiştir. Tabanının doğrudan baş ile temas edecek kısmı alt kısmı ise yine dönemin lüks kullanım malzemelerinden ermin kürkle kaplanmıştır.
Bir Varmış Bir Yokmuş İskoçya'da Bir Taç Varmış
Bahsi geçen taç, V. James (İskoçya Kralı) ve VI. James (İskoçya, İngiltere, İrlanda Kralı I. James), ve I. Charles (İskoçya, İngiltere ve İrlanda Kralı) ve nihayetinde II. Charles (İskoçya, İngiltere ve İrlanda Kralı) tarafından giyilmişti.
Esasen I. Charles'ın saltanatı oldukça sıkıntılı geçmiş, tacın varlığı da tehlikeye girmişti. 1625 senesinde henüz tahta çıkar çıkmaz topraklarını İngiltere Meclisi'nin gücüne göre değil kendi mutlak kararlarına göre yönetmeye kararlı olan kralın meydana getirdiği kargaşa ortamı, iç savaş hâlini almakta gecikmemişti. Bu savaşta hem İngiliz hem de İskoç meclislerinin ordularıyla savaşmış ancak mağlubiyet doğal olarak kaçınılmaz olmuştu. Nihayetinde İskoç güçlerine teslim olsa bile anayasal monarşiyi inatla kabul etmeyi reddetmiş lakin kaçmayı başarınca yeniden yakalanarak bir adaya hapsedilmiş; tarihler 1649 senesini gösterdiğinde vatana ihanetten yargılanarak Londra'da Whitehall Sarayı'nda idam edilmişti. Kralın öldürülmesiyle birlikte İngiltere tarz-ı idaresi meşrutî monarşiden cumhuriyet idaresine geçmişti.
Aynı adla tahtı devralacak oğlu II. Charles'ın saltanatı esasen babasının idamının ardından başlamıştır. Bununla beraber kargaşa ortamı bu saltanat devrinde de devam etmiştir. İskoçya tacını ancak 1 Ocak 1651 senesinde İskoçya'daki Scone Sarayı'nda giyebilen kral, Birleşik Krallık tacını giymek içinse 10 sene daha beklemek zorunda kalmıştı (1661). 1661 senesindeki merasim bugün görkemli bir şekilde devam ediyorsa da 1651'deki merasimin İskoçya tarihinin son taç giyme sahnesi olduğunu kim tahmin edebilirdi?
İngiliz Mücevherleri Yok Oldu, İskoç Mücevherleri Kayboldu!
1639-1653 Üç Krallık Savaşları sırasında İngiltere, İskoçya ve İrlanda Kuvvetleri Başkomutanı olarak sahne alan Oliver Cromwell, I. Charles'ın idamının gerçekleşmesi için belki de en çok tesiri olan kimse idi. 1653-1658 tarihleri arasında genellikle "Fetret Devri" olarak adlandırılan İngiliz Milletler Topluluğu İdaresi esnasında devlet başkanı ve hükümet başkanı olarak "Lord Koruyucusu" unvanıyla önce kendisi ardından da oğlu başa gelmiştir. Başkomutan Cromwell monarşiyi kaldırır kaldırmaz "İngiliz Kraliyet Mücevherleri"ni yok etmeyi kendine vazife bildi. Bunlar ya satıldı ya da eritilerek yok edildi. Dolayısıyla o tarihten önceye ait ancak birkaç parça "İngiliz Kraliyet Mücevheri ve Saltanat Alâmeti" bugüne erişebildi. Bu sebepledir ki Britanya Adaları'ndan günümüze kalan en eski taç alâmetleri de İskoç tacına aittir.
Başkomutan Cromwell "İskoç Kraliyet Mücevherleri"nin de yok olmasını arzu ediyordu. Belli ki bu sayede krallardan intikam alacak, onları güçsüz düşürecek, mücevherlerini ellerinden alarak onursuzlaştıracaktı. Bunun içindir ki ona bu gururu yaşatmamak adına İskoçya'ya yürüdüğü esnada kaçırılabilen hükümdarlık alâmetleri, güçlendirilmiş bir kale olan Dunnottar Kalesi'ne taşınmıştı. Sonrası bir muamma idi; en azından Başkomutan Cromwell ve beraberindekiler için…
İskoçya'nın ve Kralın Onurun Korunması İçin Onurlar Toprağa Gömüldüler
II. Charles, Başkomutan Cromwell'e rağmen 1651'de İskoçya tarihine uygun olan alâmetleri kullanarak Scone Sarayı'nda taç giymişti. Ancak, Cromwell'in tüm baskısına rağmen bu alâmetler kendisine teslim edilmemişlerdi. İskoçya Mareşali olan Kont William Keith eserlerin korunması için resmi sorumluluğuna sahip olduğu için aynı sene Haziran ayında onları Dunnottar Kalesi'nde muhafaza altına almaya karar vermişti. Malzemeler Katherine Drummond tarafından yün çuvallar ve otlar içine gizlenmiş olarak gizlice kaleye getirildiler. Hemen ardından Sir George Ogilvie kale vali yardımcısı olarak tayin edilerek kaleyi savunma vazifesi kendisine verildi: İskoçya'nın onurları sonuç ne olursa olsun savunulacaktı…
Başkomutan Cromwell'in birlikleri Kasım 1651'de kaleyi abluka altına aldıklarında teslim çağrısı yapmakta gecikmediler lakin cevap olumsuzdu. Bununla beraber içeride doğru ve yeni bir plan yapabilmek için zaman kazanılmaya çalışılıyordu. Nihayet Sir George Ogilvie'nin eşi Elizabeth Douglas ve Kinneff Parish Kilisesi Bakanı James Granger'ın eşi Christian Fletcher, tacın ve alâmetlerin kaldırılmasına dair yeni bir planı yürürlüğe koydular ve eserleri Kinneff'in zemini altına gömerek onları kurtarıldılar.
Duvarların Ardında Neler Yok ki!
II. Charles, Başkomutan Cromwell ve oğlundan 1659'da tamamen kurtulduğunda 1660 senesinde restorasyon devrini başlatmakta gecikmemişti. Bu esnada zeminden çıkarılan taç ve alâmetler de çoktan Edinburgh Kalesi'ne dönmüştü. Lakin bu defa da her nasılda kralın bunları ortadan kaldıracağına dair şayiaların ortaya çıkması üzerine 14 Ocak 1707'de İskoçya Meclisi'nde imza edilen birlik antlaşmasında 24. maddesi şöylece düzenlenmiş ve mücevherler için kader çarkı yeniden çevrilmişti:
"… devletin tacı, asası ve kılıcı... şimdi İskoçya olarak adlandırılan birleşik krallığın o bölümünde oldukları gibi tutulmaya devam ediyor ve birliğe bakılmaksızın gelecek her zaman böyle kalacaklar."
Lakin meclis 25 Mart'ta tatil edilip, 28 Nisan'da da feshedilince artık taca ve beraberindekilere gerek kalmadığına hükmedildi. Bu sebeple zamanı gelene kadar güvenle saklanması gerekmekteydi. Yapılacak şeye ise çoktan karar verilmişti: Büyük meşe bir sandık içine yerleştirilecek malzemeler, kilitlenerek Edinburgh Kalesi Taç Odası'na götürülecek, kapının olduğu yer duvarla örülerek arkadaki oda bütünüyle görünmez hâle getirilecekti. Öyle de oldu…
Saltanat Naibi Gelecek Günlere Hazırlanıyor
IV. George 1820 senesinde tahta çıktığında 9 senedir babası III. George'un akıl hastalığı nedeniyle saltanat naibi olarak tahtı idare etmekteydi. Muhtemelen yakın zamanda tahta çıkacağını öngördüğünden İskoç tacının varlığıyla gücünü perçinlemek adına 28 Ekim 1817'de Edinburgh Kalesi Taç Odası'nın kapısının kırılmasına dair bir kraliyet emrini imza etti. Oluşturulan yüksek heyet tarafından 4 Şubat 1818 tarihinde Taç Odası'na girildi.
Geçen zaman göz önüne alındığında tacın ve beraberindekilerin bir şekilde orada olmama ihtimali henüz odaya girilmeden kuvvet kazanmasına rağmen her şey ilk günkü gibi yerli yerindeydi. Muhafaza için sarılan keten dahi bozulmamıştı. Bu durumu haber vermek için kralın sancağı büyük bir şevkle derhâl göndere çekildi. Böylece herkes Edinburgh Kalesi etrafına toplandı ve her şeyin yolunda olduğu kalabalıklara ilan edildi.
26 Mayıs 1819'da "İskoçya Onurları" Taç Odası'nda halkın ziyaretine açıldı. 1821'de Westminster Abbey'de taç giyen IV. George, bir sene sonra İskoçya'yı ziyaret ettiğinde son ziyaretin üzerinden tam 171 sene geçmişti. Kral George, Edinburgh'a geldiğinde tacı gördü lakin onu başına koymak yerine ona ve diğerlerine dokunmakla yetindi.
Çanlar II. Elizabeth İçin Çalıyor
Bahsi geçen alâmetlerden kılıç, 1911'de St.Giles Katedrali Thistle Şapeli'nin resmi açılışında Kral V. George'un yürüyüşünü onurlandırmak için hemen önünde ilerlemek üzere ilk defa bulunduğu yerden ayrıldı. Ancak yine de II. Cihan Harbi'ne değin yerlerinde kalmaya ve sergilenmeye devam ettiler.
II. Cihan Harbi sırasında İngiltere'nin düşmesi ihtimali göz önünde bulundurularak yeniden kale içinde saklanmaları uygun görülünce, asa ve kılıç bir duvarın içine, taç ve mücevherleri ise bir tuvaletin zemininin altına gömülerek gözlerden kaybedildi. Saklanma yeri yalnızca Kral VI. George, İskoç Dışişleri Bakanı, Kralın Hazinedarı ve Kanada Genel Valisi tarafından bir sır olarak saklandı… Tâ ki henüz taç giymiş olan II. Elizabeth'in Haziran 1953 tarihinde Ulusal Şükran Günü Ayini için hazır bulunduğu St. Giles Katedrali'ndeki törende kendisine takdim edilene kadar…
İskoçya halkı için son derece gururlu bir gün olan bu tarihte, genç kraliçenin de aynı gurur ve ihtişamla orada olması beklenmekteydi, fakat öyle olmadı. Başbakan Sir. Churchill bunun bir İskoç taç giyme töreni gibi algılanmasının, kraliyetin gücü üzerinde olumsuz tesir yapacağını ileri sürerek resmi değil gayri resmi bir kıyafetle merasime katılmasını tavsiye etmişti. O tarihlerde epeyce genç ve tecrübesiz olan kraliçe de bunu kabul etmiş ve İskoç halkı büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan kendilerini alamamışlardı. Kaderin cilvesine bakınız ki tarihler 12 Eylül 2022'yi gösterdiğinde taç bir kere daha dünyanın gözünün önüne çıkmıştı. Bu defa St. Giles Katedrali'nde gerçekleşen ayin sırasında II. Elizabeth'in başının değil ancak tabutunun üzerine yerleştirilmişti. 19 Eylül'de Westminster Abbey'deki nihai yolculuğuna değin de üzerinde kalmaya devam edecekti.