Bir garip veliaht meselesi… "Güzel Victoria" mı ve "Yakışıklı Philip" mi?
A. Çağrı Başkurt
Efendim, Sultan Süleyman'ın dillere pelesenk olan "Saltanat didükleri ancak cihan gavgasıdur; olmaya baht u sa'adet âlem-i vahdet gibi" beyti aklımıza düştükçe, yerinde yeller esen saltanatlar da gözümüzün önünden gelip geçer…
İşte böyle bir anda yine kendi âlemimiz içre hayale dalmış iken, Prenses Victoria'nın doğum günü olduğu aklımıza gelmesin mi? Lâyığı veçhile arz-ı tazim eylemek ve tevellüdünün sene-i devriyesi için tebrike varmak üzerimize vacip olunca, bu hâl ile hemen yerimizden doğrulup, doğruca bilgisayarımızın başına geçtik. Bir geçiş ki ne geçiş...
Ölümün getirdiklerini kim bilebilir ki?
Kaderin tecellisi ile babası Veliaht Prens Västerbotten Dükü Prens Gustaf Adolf bir uçak kazasında öldüğünde o, henüz dokuz aylıktı… II. Cihan Harbi'nin tesiriyle iç politikadaki durum içinde ülkenin önde gelen isimleri, Gustaf Adolf'un tahta geçmesi ihtimaline karşıydı. Bilhassa da sosyal demokratlar prensi asla kral olmaması gereken bir kişi olarak tanımlamaktan geri durmamaktaydılar.
Neyse efendim anlayacağınız mevzu pek derin. Lakin olan olmuş. Prens ölmesine ölmüş ama geride de dördü kız biri erkek beş yetimini bırakmıştı. Anneleri Prenses Sibylla eşinin ardından gözyaşları dökmekle meşgul iken, büyük büyükbabaları Kral V. Gustaf'ın aklında gidermeye çalıştığı başka endişeleri olduğu muhakkaktı.
Yeni kral yeni veliaht demektir.
İsveç idaresinde doğrudan yetkilere haiz son hükümdar, son İsveç başkomutanı olan Kral V. Gustaf'ın 43 senelik saltanatı, torunu Prens Adolf'un vefatından sadece üç sene sonra sona ermiş, yerine oğlu VI. Gustaf, 68 yaşında henüz basmak üzereyken İsveç tahtını devralmıştı. Tahtın yeni vârisi ise 4 yaşındaki Carl Gustaf (XVI) yani yeni kralın rahmetli büyük oğlunun oğlu oluvermişti.
Allah korumuş da yalnızca veliaht olmuş. Ya Fransa Kralı XIV. Louis gibi 4 yaşında tahta geçseydi. Alimallah Fransızlar bu da mı geldi başımıza diyerek hop oturup hop kalkarlardı da yürek yangınlarına tulumbalar yetmezdi.
Neyse efendim, elbette ki biz Fransızları bırakalım da bir iyice devam edelim.
Amcalar hürriyet peşinde.
Aslında yeni kralın büyük oğlu vefat etmekle beraber geride iki çocuğu kalmıştı. Büyükten küçüğe sırasıyla bahsedecek olursak 4 yaşındaki Carl Gustaf (XVI) veliaht olduğunda, büyük amcası Sigvard Oscar Fredrik Bernadotte 43 yaşında ve oldukça sağlıklıydı. Lakin 1934 senesinde soylu olmayan bir kadınla evlendiği için geçerli olan taht kanunu gereğince prenslik ve düklük unvanlarını kaybetmişti. Artık resmi tanımlamada Bay Sigvard Bernadotte'den başka birisi değildi. 1951 senesinde Lüxsemburg soyluluk unvanlarını almayı başarmış ancak kendisini iade-i itibar olmaksızın Prens Bernadotte olarak tanımlaması 1983'te olmuştu. Tabii ki bu durum İsveç tarafından resmiyette kabul görmemişti.
Halası Ingrid Victoria Sofia Louise Margareta, anne babasının tek kızıydı. Henüz erken yaşlarında ikinci kuşaktan kuzeni olan Birleşik Krallık tahtının vârisi Galler Prensi George için münasip bir eş adayı olarak kabul görülüyordu. Ancak 25 yaşına girmek üzereyken üçüncü kuşaktan bir diğer kuzeni Danimarka ve İzlanda Veliaht Prensi Frederick ile nişanlandı ve iki ay sonra, Mayıs 1935'te de Stockholm'de evlenmişlerdi. Eşi 1947'de tahta geçtiğinde ise o artık Danimarka'nın yeni kraliçesi olmuştu.
Carl Gustaf (XVI) veliaht ilan edildiğinde en küçük amcası Prens Carl Johan Arthur Bernadotte 34 yaşındaydı. Dahası Kraliçe Victoria ve kocası Prens Albert'in hayattaki son büyük torunuydu. O da ağabeyi gibi soyluluk dışı bir evlilik yapınca 1946 senesinde tüm unvanlarından ve haklarından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Dolayısıyla o da artık bir diğer Bay Bernadotte idi.
Taht için geri sayım yahut Külkedisi'nin sessiz bekleyişi.
Unutmadan söyleyelim, bugün İsveç tahtında oturan XVI. Carl Gustaf'ın bir amcası daha vardı. Prens Bertil Gustaf Oskar Carl Eugén…
5 kardeşten dördüncüsüydü. Tarihler henüz 1950 senesini gösterip de şimdiki kral veliaht ilan edildiğinde, unvanlarını üzerinde taşıyan tek amca Prens Bertil idi. Ancak bu durum prensin başka planları olmayışını değil, hanedanı için en parlak bir istikbal çizgisine yakın olmasının doğurduğu zaruret hâlini ifade etmekteydi. Kurulan terazinin iki kefesinde de vazgeçilmesi zor ağırlıklar vardı: Taht ve aşk.
…
Büyükbabası 68 yaşında tahta devraldığında İsveç tacına halef olarak yalnızca oğlu Prens Bertil ve torunu Prens Carl Gustaf (XVI) bulunuyordu. Gelin görün ki Prens Bertil de kardeşleri gibi daha 1943 senesinde itibaren aşkı uğruna unvanlarından vazgeçmeye hazır bulunuyordu. Bu vazgeçişin ilk kıvılcımı, prensin 28. doğum günü kokteylinde ilk görüşte oraya çıkan aşkın bir eseriydi. Lakin sevgilisi evliydi ve resmî ayrılığını 1947 sonbaharından önce olmayacaktı.
Bu fedakâr kadının adı "İsveç'in Külkedisi" lakaplı "Prenses Lilian"dı.
Prens Bertil unvanlarından vazgeçmedi, geçemedi. Eğer unvanlarından vazgeçer ve babası yaşlı kral, küçük prens (XVI. Carl Gustaf) reşit olmadan vefat ederse, monarşinin devamlılığını sağlamanın pek de mümkün olamayacağı âşikârdı. Bu sebeple günü geldiğinde unvanlarından vazgeçene değin, küçük prense vâsi olması gerekmekteydi. Bunun hem kendisi hem de sevgilisi için büyük bir fedakârlık demek olduğunun ise herkes pekâlâ farkındaydı. Neyse ki büyükbaba torununun reşit olduğunu görecek kadar uzun yaşadı ve Prens Bertil taht için ağır sorumluluklar üstlenmek zorunda kalmadı.
…
Kral VI. Gustaf Adolf 15 Eylül 1973 tarihinde 90 yaşında öldü.
Kral XVI. Carl Gustaf ise dört gün sonra 27 yaşında tahta çıktı.
…
Kral Carl, amcasının kendisi için yaptığı fedakârlığı hakkıyla takdir ederek büyük vefâ sergiledi. Unvanlarından feragat ettirmeden evlenmelerini sağlayarak, tahta geçtikten 3 sene sonra evliliklerini onayladı. Bertil ve Lilian 30 senelik bekleyişin ardından Drottningholm Sarayı'nda Kral Carl ve Kraliçe Silvia'nın huzurunda büyük bir mutluluk içinde evlendiler.
Vicdanları Alt Üst Eden Veraset Değişikliği
Genç kralın saltanatını takip eden ilk on sene içinde üç çocuğu dünyaya geldi: Victoria (1977), Carl Philip (1979), Madeleine (1982).
1810'dan beridir yürürlükte olan veraset kanunu gereğince kralın en büyük erkek çocuğu veliaht unvanını hak etmekteydi. Kendisinden önce doğmuş olan kız kardeşleri yaşına bakılmaksızın bu haktan mahrum edilirlerdi. Bu sebeple Carl Philip 1979 senesinde dünyaya geldiğinde derhâl İsveç tahtının veliahdı ilan edilmişti. Fakat kim bilebilirdi ki bu unvan yalnızca 7 ay için prense ait olacaktı…
Aynı sene yapılan anayasa değişikliğiyle Avrupa monarşileri içinde ilk defa cinsiyet ayrımı yapılmaksızın en büyük çocuğun vâris olması hukuken kabul gördü. Hâl böyle olunca da prensin veliahtlığı 1 Ocak 1980 tarihinde resmen düştü. Böylelikle de eşi lehine 1720 senesinde tahtından feragat eden Kraliçe Eleonora'dan bu yana ilk defa bir kadın İsveç tahtı için veliaht olmaya hak kazandı.
Konuşan kimin vicdanı? Bir kralın mı yoksa bir babanın mı?
İsveç Kralı XVI. Carl Gustaf, Veliaht Prenses Victoria'nın 2 çocuğu haricinde kalan Prens Carl Philip'in 2 ve Prenses Madeleine'nin 3 çocuğunun kraliyet unvanlarını düşürdüğünü açıkladı. Her ikisi de çocukları için alınmış bu kararın, onların istikbalde daha rahat hareket edebilmeleri için büyük bir şans olduğunu ifade etseler kabulden öte bir tercih haklarının olmadığı da muhakkaktı. Tarih 2019'u gösterdiğinde alınan bu karar da aile arasında sessiz sedasız kabul görmüştü.
…
Durgun suya taş çok daha başka bir yerden gelmişti, Kral'dan.
"Altın Jübile" ile saltanatının 50. senesini kutlamakta olan Kral XVI. Carl Gustaf'ın içini huzursuz eden bir şeyler olduğu yakın zamanda bir iyice âşikâr oldu. Bu durum belki kendisinden büyük olan 4 kız kardeşine yarım asır evvel yapılmış olan haksızlıklardan belki de Prenses Victoria'nın halktan biriyle evlenmiş olmasından yahut hakikaten oğlu için hissettiği vicdan azabından ileri gelmektedir. Kim bilir?
Kralın jübile esnasında yaptığı bir açıklamanın ne denli tesir edeceğini zaman gösterecek olsa da kralın bu konudaki düşünceleri oldukça netleşmiş gözükmektedir. Ona göre "Geriye dönük işleyen yasalara sahip olmak durumları daima karmaşık hâle getirmekte, akıllıca atılmış adımları temsil etmemektedir. Böylesine bir kararın unvan kazanmamış olan istikbaldeki vârisler için şimdiden kabul edilmesi pekâlâ mümkündür. Ama benim oğlum, doğuştan unvan sahibiydi ve sonrasında meclis kararıyla bir anda hepsi ortadan kaldırdı… bu garip kabul edilebilecek bir haksızlık… böyle bir şeyin yapılması kabul edilebilir değildir… O bir prens ve veliaht olarak doğdu fakat aylar sonra yeni şartlar ve değişimler gerekli denilerek bir karar verildi."
İlâcın kılmasang evveldin iy yâr
İş ötgen song peşimânlık ne der-kâr
Ey dost! Çaresini önceden yapmazsan iş işten geçtikten sonra fayda yoktur.