Haberler

Edebiyat, Şiir ve Romantizm Akımının Yeni Nesil Temsilcisi: Engin Dal – Seslenen Adam

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sunuculuğu, şiirleri, yazarlığı ve özellikle sesiyle birçok noktada görüyoruz Engin Dal'ı ve Seslenen Adam'ı…

Radyo programcılığıyla başlamış, 2 yıl Turkcell, 13 yıl Siemens olmak üzere 15 yıllık beyaz yakalı akabinde olmak istediği saha içerisinde daha aktif rol alan birisi Engin Dal, nam- ı diğer Seslenen Adam... Amatör ruh, profesyonel bakış açısıyla adanmışlık, aidiyet duygusuyla hareket eden, aşık olduğu işin hakkını teslim etmeye çalışan şiir işcisi, edebiyat geyşası... O kendisini böyle tanımlıyor… Gelin Engin Dal'ın dünyasında keyifli bir yolculuğa çıkalım…

Röportaj: Bengü Arslan

"Engin biyografi, seslenen adam otobiyografi aslında. İkisi birbirinin suç ortağı daha çok. Tango ve Cash, Jerry Lewis ve Dean Mart'in gibi. Ama yüzde elli bir daha Seslenen Adam'dır."

Şiirler mi bir varoluş sorunu yaşıyor? İnsanlar mı?

Şiirlerin içinden çıkıp gelen kadınlar vardır. Öpse şiir, saçını dağıtsa mısra, gülse kıta olur der Didem Madak. Şiir; metafor barındırır, anlaşılmak ister, kalp gözünün hakikatiyle okunmak ister, realist dünyada yer almaz,argümanlara dayalı değildir kani olmakla birlikte bulanır insan kendisine. İşte o zaman varoluşsal sancıyı yaşamaz insan canlısı. Estetik kalıplar, mazmunlar, kalıp benzetmeler, mecazlar, tasavvurlar, düşünceler ve diğer sabit anlayışlar ile oluşan bir edebiyattır şiir. Şairin maşuk olup övdüğü bir güzel değil bizzat güzelliğin taa kendisidir. Bakmanın ve görmenin minvalinde anlamak yatıyor temelinde. Anlaşıldığı vakit insan sorun olmaktan çıkıyor.

Neden şiir?

Şiir elden ele devredilir, meş'ale hiç sönmez derim hep. Başka tanımlayacak cümleyi yakıştıramadığım için hep aynı ifadeyle sesimin, bedenimin ve kalbimin uzantısı. Düşüncelerimin müzik tınısı. Bedenim için, ruhun varlığı. O yüzden güzelliği en ustaca, en hünerli ve ahenkli şekilde anlatır. Ruhun şiirle harmanlanmadığı bir hayatı düşünemiyorum. Şiirimiz uzun olsun, çok okunsun, alemlerce...

Güncel olarak neler yapıyorsun? Nasıl ilerliyor? Hedeflerinde neler var?

Farkındalıklar, dönüşüm, tamamlanma, tanıma, keşif, dahili, harici v.s. Covid-19 sürecinde zamanı daha aktif kullanmama, üretmeme sebep oldu. Yol inancım dediğim sevgili Murat Kınay (Kınay production), sahne arkası kahramanımız Mert Güner ile birlikte Youtube kanalımıza Seslenen Adam'a özgün sorularla lezzetli röportajlar gerçekleştiriyoruz. Diğer taraftan şiir ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Yine diğer yandan sevgili Murat Gülen önderliğinde Sayfa89dergi'sinde yazıyorum ve son olarak bir kadın portalında yazmaktayım. Verimli bir zaman dilimi. Caz sentezli bir de sahne planlarım var. Şiirin, Andrey Tarkovski'si olmak. Ve son olarak Jehan Barbur'un şaireliğini, sesini, sanatını hayranlıkla izlerim. Ona ait bir şiirini kendisinin "öylesine" şarkısına sesiyle eşlik ettiği sahneyi solumak tasavvur ettiğim bir zaman dilimi.

Şükrü Erbaş'ın 'Ömür Hanımla Güz Konuşmaları' şiirini Seslenen Adam olarak yorumladın. Giriş, gelişme ve sonucunu merak ediyorum.

Doğaçlama gelişen, muazzam sonuç aldığım bir çalışma oldu. Her şey bir gecede gelişti. Tıpkı ressamın aklındakini tuale yansıtması gibi. Şükrü Erbaş benim için çok kıymetli birisi. "Şiirime sesiyle ruh veren" cümlesini nişane gibi taşıyorum. Koşulsuz, maskesiz yüreğe parmak uçlarımızla dokunduğumuzda, gerçekle kalmayıp aynı zamanda ilahi güzelliğe de haiz kalıyor. Ve gökyüzü semazenim Sercan Çelik'e de ayrıca minnettarım.

Edebiyat, Şiir ve Romantizm Akımının Yeni Nesil Temsilcisi: Engin Dal – Seslenen Adam

39 yaşındasın. Neler sığdırdın?

Bugün 39 yılın z raporunu aldığımda yaşanmışlık ya da yaşanmamışlık ne varsa elimdeki sonuç "iyi ki". Tutanakçısı olduğum hayatımda inanmak en büyük kahramanım oldu. Ve bugün inandıklarımın mahsülünü toplamaya başladım. Beraberinde sabırlı olmanın geçici bir eylem değil hayatımızın bir parçası haline dönüşmesi gerektiğini, sabırsız sabırlı olmayı öğrendim. Kaderin gayrete aşık olduğunu, düşlerimizde yer çekiminin olmadığını öğrendim. Merhametin, sevginin, aşkın insanın munis gömleği olduğunu, "İnşaallah olur" diye dua edip hayalini kurduğumuz her şeyin "Çok şükür oldu" sevincini yaşayabileceğinin kanaatine varmayı öğrendim. Yüzümün gök, ellerimin okyanus ve sesimin şiir olduğu uçsuz bucaksız bir ütopya olduğunu keşfettim. Heybemde çokça birikenler, dilimde dökülmeyi bekleyenler var...

En Sevgiliden Ey Sevgiliye adını verdiğin deneme türündeki ilk kitabın yayınlandı. Klasik olsa da sormak isterim. İkincisi ne zaman?

Her nasip vaktine esir. En kısa zaman diliminde diyelim.

Bu kadar edebiyat, şiir ve romantizm akımında olan birisine sormak isterim. Aşk nedir?

Aşk bizi ruhumuzun katmanlarında ağırladığında aşk'tır. Cinsel dürtü, aşk belirtisi değildir, hormonel yükselmenin belirtisidir sadece. Aşk, tüm bunların çok ötesinde. Dünyevi ihtiraslara hapsolmuş insanlar reel dünyadan sıyrılarak aşk'ın kendisine kani olamazlar. Meşhur ifadeyle onlar "kırk yıllık kani olur mu yani" konumundan öteye geçemezler. Beyhudedir alınmış her nefes. Aşk'la inanırsanız sol yanına kani olursunuz. Kelebekleri kovalamakla kalbi ziyan etmemeli. Mahir bir bahçıvan gibi bahçenizi düzeltmeli, kelebekler mutlak suretle gelecektir. Onca sevgiye rağmen, kalp filizlenmemişse toprağı sen değilsin der Cahit Zarifoğlu. Vakitsizleştiren sözlere, ölümsüz kılan öpüşlere, bir de ruha değen huzur dokusuna aşık olmalı, çok değil, güzel sevmeli. Pinokyolar çağında fabrikasyon aşk değil, bir saye nefesi gibi suç ortağına adadığında "aşk" aşktır...

Sen nelerden ilham alıyorsun?

Spesifik olarak belirli canlıdan ziyade ruhun derinliğindeki lagünlerden. Hangi sosyal sınıfın içinde yer alırsa alsın, hayatındaki olaylara bir sebep veya çözüm bulması için zihinsel ve fiziksel bir mücadele içindedir. İşte insanların bu varoluş mücadelesinden de fazlaca ilham alıyorum. İnsan, doğa canlısından, doğanın tasarımdan, ezan'dan özellikle saba makamı. Mistisizm barındıran her şeyden. Film izlemekten ve senaryolarını okumaktan. Araştırma ve gözlem sonucu çıkan sonuçlardan. Ve son olarak caz müziğinin armonisinden.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

3'lemenin altını doldurmalı. (zihin, ruh, beden) Ruhunuzun, kalbinizin yelkenlerini açarak engin bir ummanda kayığının kaptanı olsun herkes. Ruhlarını haraç-mezat sergilemesin kimse... Kağıdın beyaz hürmeti, harflerin nabzı olsun. Çok hoş kalın...

Kaynak: Haberler.com / Zirvedekiler
İstanbul'da katliam: 4 kişiyi öldürüp intihar etti

4 kişiyi öldürüp canına kıydı! İntihar anı kamerada

İstanbul'daki aile katliamında yeni detaylar! Kız kardeşi ve eşini de ağır yaralamış

Katliamda her bir detay kan donduran cinsten! Tüm ailesini öldürmeyi kafasına koymuş

27 ilimizde eğitime kar engeli

27 ilimizde eğitime kar engeli

Antalya Havalimanı'na iniş yapan yolcu uçağında yangın

İçi yolcu dolu uçak, inişten sonra alev aldı

title