Yazar Ebubekir Aytekin İkbal-Der'de Konuştu
Adıyaman’ın Kahta İlçesinde İkbal Kültür ve Yardım Derneği (İkbal-Der) tarafından düzenlenen sohbet programına katılan Yazar Ebubekir Aytekin, İslam tarihinden çeşitli kesitlerle tartışma konularını ele aldı.
Adıyaman'ın Kahta İlçesinde İkbal Kültür ve Yardım Derneği (İkbal-Der) tarafından düzenlenen sohbet programına katılan Yazar Ebubekir Aytekin, İslam tarihinden çeşitli kesitlerle tartışma konularını ele aldı.
Belli başlı ekollerden hareketle, bu ekollerin diğer fikirlere ve okullara yaklaşımlarını daha çok uç örneklerle ele alan Yazar Aytekin, İslam tarihi boyunca Müslümanlar arasında tartışmaların eksik olmadığını söyledi. Bundan sonra da tartışmaların eksik olmayacağını ifade eden Yazar Aytekin, " Sorun tartışmaların olup olmaması değil, bu tartışmaların niteliği ve neticede ayrıştırıcı, tekfir edici olmaması, birleştiren ve ufuk açan bir niteliğe sahip olmasıdır denilebilir.
Kelamcıların aklı ve mantığı devreye sokup Kuran'ı yorumlamalarına karşılık, diğer bir kısım ekolün sadece zahiri yöne bakıp yorumlar yapabildikleri ve yorum şeklinden dolayı kelamcıların tekfir düzeyinde eleştirilere muhatap olduklarını görmekteyiz.
Bu, özellikle kimi karşı ekol müntesibinin kelamcıları, felsefecileri tekfir etmesine kadar gitmiş, sözlü ve fiziki saldırılara muhatap olmalarına neden olmuştur.
Selefiyye olarak bilinen ekolde ise daha çok olduğu şekilde, özellikle peygamber efendimizin uygulamaları ve ashabın uygulamalarını merkeze koyan, bu uygulamalara olduğu gibi tabi olmayı, yeni olana çok tevessül etmemeyi merkeze koyduğunu görmekteyiz. Yorumu ve tevili bu anlamda sıkıntılı gördükleri, bunun çizgiden sapmalara neden olabileceği kanısını taşıdıklarını görmekteyiz.
Tasavvuf uygulamalarının da tarih boyunca tartışma konusu olduğu birçok vakadan bahsedilebilir. Özellikle binli yıllardan sonra çok daha sistematik bir şekilde halk içinde revaç bulan tasavvuf ekolü, uygulama usulü kadar, fikri olarak da tartışmaların odağında yer almış, karşı tarafın tezlerini çürütme adına fikirler öne sürmüşlerdir.
Tartışmaların genelinde görülen husus, bulunulan coğrafyanın kültürel dokusunun, coğrafi şartlarının, oluşan ekolün etkinliğinde belirgin olduğunu söyleyebiliriz. Ekol müntesiplerinin bağlılıkta ve sabit fikirlilikte aşırı olmaları durumunda bu tartışmaların çok farklı sonuçlara götürülebildiği görünmektedir. Nitekim bir kısım alimin bulundukları coğrafyadan göç etmelerinde bu fikri tartışmalara tahammül sınırının az olmasının etkili olduğu görülmektedir. Nitekim Mevlana'nın ailesinin bulundukları yerden göç etmesinde de bu tür tartışmaların etkili olduğu dile getirilmektedir.
Günümüzde yapılan tartışmaları ve hatta uç davranışları yeni, ilk olarak görmek doğru görünmüyor. Müslümanların farklı düşüncelere karşı tepkisel davranabildiği göz önünde bulundurulduğunda bugünkü tartışmalara, ithamlara biraz daha aklıselim yaklaşılması sonucunu çıkarabilmektedir" diye konuştu. - ADIYAMAN