Türkiye'nin En Önemli Avantajı Güçlü Devlet Olabilmesidir"

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu, "Çevredeki coğrafyamızda kargaşa var, yönetim boşlukları var, kavgalar var. Ama Türkiye'nin en büyük avantajı, hala üniter, merkezi ve güçlü bir devlete sahip olmasıdır" dedi.

Tabakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada sıkıntılı bir süreç yaşandığını söyledi.

Türkiye'de son dönemdeki terör olaylarının ülkenin güçlenmesine engel olmak amacı taşıdığına işaret eden Tabakoğlu, "Türkiye üzerinde uluslararası operasyonlar yürütülüyor. Bu, güçlenme ihtimalini azaltmak için. Güneydoğu'daki, Doğu'daki olayları biliyorsunuz. Hep bunların uluslararası operasyon tarafı var. Yani Türkiye'yi kendi haline bırakmak istemiyorlar" diye konuştu.

Türkiye'nin çevresindeki ülkelerde yaşanan olaylara bakarak, yaşadığı sıkıntılı süreci aşması gerektiğini belirten Tabakoğlu, şöyle konuştu:

" Türkiye'nin yaşadığı sıkıntılı süreci aşmasının yolu, güçlü devlet... Türkiye'nin en önemli avantajı güçlü devlet olabilmesidir. Çünkü etrafa baktığımız zaman Türkiye dışında ciddi devlet yok. Çevredeki coğrafyamızda kargaşalıklar var, yönetim boşlukları var, kavgalar var. Ama Türkiye'nin en büyük avantajı, hala üniter, merkezi ve güçlü bir devlete sahip olmasıdır."

"AB dağılma sürecinde"

Türkiye'nin Avrupa Birliğine (AB) girmesinin imkansız olduğunu iddia eden Tabakoğlu, "AB Türkiye'nin gücünü arttırmaz, aksine azaltır. Hiç Rusya'nın AB'ye girme derdi olduğunu düşünüyor musunuz. Türkiye büyük bir devlettir, Türkiye ayrı bir devlettir. Bütün Avrupa'yı toplasanız, Türkiye onun önündedir. Böyle düşünmemiz gerekir, yani ayrı bir kategoridir Türkiye. Bunun kaynağı binlerce yıldan gelir" diye konuştu.

Tabakoğlu, AB'nin dağılma sürecinde olduğunu öne sürerek, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin AB'ye girmesine karar verecek olan Türkiye değildir. Türkiye'yi almaya karar verirlerse ki almayacaklar, öyle bir şey yok. AB dağılma süreci içerisinde. Çünkü yoğun bir bürokrasi var ve Avrupa'nın ikinci sınıf diplomatları, ikinci sınıf politikacıları, AB'de görev yapıyor birinci sınıf yoktur aralarında. Başlangıçta öyle değildi, başlangıçta AB birinci sınıf Avrupalılar tarafından kurulmuş, oluşturulmuştu ancak şimdi öyle değil."