Türkiye İnsani Yardım İçin Dünyanın Her Yerinde
Türkiye, dünya çapında bir medeniyet kurarak tarihe mührünü vuran Osmanlı gibi, iç savaş ve doğal afetlerin yaşandığı ülkelere yardım elini hiç esirgemeden tüm kurumlarıyla uzatıyor Tarihte kurduğu vakıflar aracılığıyla başta öksüz ve yetimler olmak tüm ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşan bir medeniyetin takipçisi olan Türkiye, bugün dünyanın neresinde olursa olsun yetim ve öksüzleri "emanet" olarak kabul edip, en iyi şekilde ilgilenmeye devam ediyor SÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arabacı: "Yardımlaşma konusunda geçmişte olduğu gibi günümüzde de güzel örnekler sergileniyor.
METİN BOLAT - Tarihi ve kültüründen kaynaklanan güçlü bir geleneğe sahip olan Türkiye, dünya çapında bir medeniyet kurarak tarihe mührünü vuran Osmanlı gibi, zor durumdaki ülkelere yardım elini hiç esirgemeden tüm kurumlarıyla uzatıyor.
Türkiye, Osmanlı gibi hayır ve hasenat işlerini gerçekleştirirken yalnızca Allah rızası ve insanlığa hizmet gayesiyle hareket ediyor. Din, dil, ırk, hatta yeryüzündeki hiçbir canlı ayrımı gözetilmeyen Osmanlı'da merhamet hep ön planda yer aldı. Bugün geçmişine sahip çıkan Türkiye Cumhuriyeti de iç savaş ve doğal afetlerin yaşandığı ülkelere yardım için hemen harekete geçiyor.
Osmanlı'da "yetimlere yazlık elbise alan", "öksüz ve yetim çocukları barındıran", "yetim öğrencileri giydiren", "dul ve fakir hanımların ihtiyaçlarını karşılayan" vakıflar bulunuyordu. Yardımlaşma konusunda güçlü bir geleneğe sahip olan Türkiye de bugün dünyanın birçok bölgesindeki yardımlarıyla göz dolduruyor.
Özellikle Somali ve Suriye'deki çalışmalarıyla dikkati çeken Türkiye, gıda yardımının yanı sıra yetim kalan yüzlerce çocuğa kol kanat geriyor. Onların eğitimlerinin yanında anne ya da babalarının eksikliğini hissettirmemeye çalışan Türk yetkililer, çocukların sosyal hayata kazanımları için ellerinden geleni yapıyor. Çocukların yemesinden içmesine, barınmasından sağlığına kadar her şeyiyle ilgileniliyor.
Türkiye dünyanın en büyük 4. donörü
AA muhabirinin Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden derlediği bilgilere göre, ilk başlarda gıda yardımı şeklinde başlayan insani yardımlar, son yıllarda dünyanın birçok bölgesine yayıldı. Ayrıca nicelik ve nitelik bakımından da çeşitlenerek, gıda dışında birçok alanı da kapsar hale geldi. Türkiye'nin insani yardımları sadece ikili düzeyde gerçekleşmiyor. Yardımlar, uluslararası örgütler aracılığıyla da yapılmaya gayret gösteriliyor. Bu durum, dış insani yardımlara uluslararası bir boyut da kazandırıyor. Bu alanda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarla işbirliği de artırıldı. Dünya Gıda Programı, Türkiye'yi "yükselen donör" (emerging donor) olarak nitelendirdi.
Türkiye'nin, 1 Temmuz'da Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi'ne (OCHA) katılımıyla OCHA Donör Destek Grubu'nun üye sayısı 27'ye yükseldi. Böylece Türkiye, insani yardımlar alanında dünyanın en büyük 4. donörü konumuna geldi.
İnsani yardımlar
Türkiye'nin yaptığı insani yardımlar arasında 2004 sonunda meydana gelen Güneydoğu Asya depremi, 2005'teki Pakistan depremi, 2006'da Lübnan'da yaşanan insani kriz, 2008 yılının sonunda patlak veren Gazze krizi, 2010 başındaki Haiti ve Şili depremleri, Ağustos ayında yaşanan Pakistan'daki sel felaketi, 2011'de meydana gelen Japonya depremi ile Libya krizi bağlamındaki yardımlar bulunuyor.
Ayrıca açlık ve kuraklıkla mücadele eden Somali ve iç savaş nedeniyle zor durumda olan Suriyelilere yapılan yardımlarla da ön plana çıkılıyor. Öte yandan, başta Türk Kızılayı olmak üzere pek çok sivil toplum örgütü de insani yardımlar alanında oldukça aktif bir rol oynuyor.
"Medeniyetimiz insanı yaşatma odaklıdır"
Selçuk Üniversitesi (SÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Arabacı, Osmanlı medeniyetinin insan odaklı olduğunu söyledi. "Bizim medeniyetimiz insanı yaşatma odaklıdır" diyen Arabacı, şunları kaydetti:
"İnsanı yaşatmadığınız, korumadığınız, yüceltmediğiniz zaman tüm çaba ve emekleriniz, gelişme hamleleriniz boşa çıkar. Bir medeniyet değerimiz ve kültürümüz var. Tarihimiz boyunca da insanı korumaya yönelik çalışmalar hep yapılmıştır. Ahilik kültürümüz vardı. Osmanlı, nerede zulüm ve kötülük varsa onu sona erdirmek için çaba sarf etmiştir. Büyük devlet olmanın temelinde zulmü ortadan kaldırma, insana yardım vardır. Yardımlaşma konusunda geçmişte olduğu gibi günümüzde de güzel örnekler sergileniyor. Sadece devlet değil, sivil toplum kuruluşları da yardımlaşma konusunda aktif rol oynuyor." - Konya