Haberler
Putin, açık açık tehdit etti: Sabrımız bir gün mutlaka tükenecek

Putin, ilk kez bu kadar açık tehdit etti! Sözleri yaklaşan savaşın habercisi

Genel Kurul'da gerginlik: 'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

'Asgari ücret en düşük memur maaşından az olmamalı' dedi ortalık karıştı

İngiliz polisinden PKK operasyonu: Arama yapılan adreslerden biri teröristleri paniğe soktu

İngiliz polisinden PKK operasyonu: Arama yapılan adreslerden biri teröristleri panikletti

Güran ailesinin silinen kayıtlarındaki Kürtçe konuşmalar deşifre edildi: Bunu söylersen seni koruruz

Aileden Enes'in arkadaşına: Bunu söylersen seni koruruz

Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinde Sağlık Politikaları Konferansı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dedeoğlu: "Avrupa Birliği ne kadar daha çok hızda üyelik ve farklı üyelikleri olan bir yapıya doğru evrilirse Türkiye'nin şansının artacağı kanaati taşıyorum" Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Karakaş: "Türkiye 2003 ve 2004'de hukuk olarak kıpırdanmaya başladı.

Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, "Avrupa Birliği ne kadar daha çok hızda üyelik ve farklı üyelikleri olan bir yapıya doğru evrilirse Türkiye'nin şansının artacağı kanaati taşıyorum" dedi.

Dedeoğlu, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümünce Senem Ayşe Konferans Salonu'nda düzenlenen "Türkiye- Avrupa Birliği İlişkilerinde Sağlık Politikaları" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Avrupa Birliğinin genişleme sürecini kömürlü trene benzetti.

Türkiye'nin ölçekleri bakımından büyük bir vagon olduğunun kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Dedeoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye birçok açıdan büyüyecek bir vagon. Yani lokomotife yük yükleyecek. Her tren yalpaladığında hem Türkiye'de hem Avrupa'da 'Ne olacak bu Türkiye'nin hali' diye konuşuluyor ve her seferinde de 'Arkasına eklesek bu tren durur mu yani en son takılan olacağı için trenin ivmesi yavaşlar mı?' Bunları bekleye bekleye Türkiye sona kalmış vaziyette. 'Türkiye, trenin arkasına eklendiği vakit de o vagon bu yükü çekecek mi? Türkiye'nin ona sağlayacağı katkılar ileriye gitmesini mi sağlayacak?' soruları soruluyor. Ya takar, dener, bakarsınız. Eğer götürmüyorsa trenin yapısında değişiklik yapılması gerekir. ya da gitme hedefini öne çekeceksiniz. ya da takmayacaksınız. Bu üç seçenekten birine karar verilmiş değil. Bu karar verme sürecinin giderek uzadığını söylemekte yarar var. Brüksel daha fazla karar vermeye zorlandıkça Avrupa Birliği karşıtı Avrupa halklarının sayısı artacaktır. Anti Avrupacı eğilimlerin artması gündeme getiriliyor. Şöyle deniliyor; 'Yeni bir düzenleme yapalım.' Yeni bir anlaşmayla bu düzenlenebilir. Ben kendi adıma daha federal bir yapıya gitme ihtimali arttıkça Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin daha zor olacağını düşünüyorum. Allah'tan böyle bir ihtimal benim açımdan daha zor gözüküyor. Avrupa Birliği ne kadar daha çok hızda üyelik ve farklı üyelikleri olan bir yapıya doğru evrilirse Türkiye'nin şansının artacağı kanaati taşıyorum. Bu şu demektir; lokomotifin yapısı değişecek, tren de yalpalamaktan bu yöntemle kurtulabilecek."

Türkiye'nin büyüme verileri

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eser Karakaş ise Türkiye'nin gelecek 15 yıl içinde ortalama yüzde 6 büyüme hızı tutturmazsa sıkıntılarla karşılaşabileceğini belirtti.

Karakaş, Türkiye'nin 2,5 büyümesi iş bekleyen gençleri kesmeyeceğini, ortalama yüzde 6 büyümenin Türkiye için önemli olduğunu kaydetti.

Türkiye'de yaşanan 1994'de krizini anlatan Karakaş, "Dönemin Başbakanı bir yıl öncesinin bilanço karları üzerine vergi saldı. Bu bir faciadır. Bunu Nijerya bile yapmıyor. 1994'te yapılanın acısını halen çekiyoruz. Dış yatırımcı gelmiş Türkiye'ye, bir yatırım yapmış para kazanmış vergisini vermiş, yeni bir mali yıla girmiş. Birisi diyor ki 'Geçen sene sen vergini verdin ama onun üzerinden bir vergi daha alalım.' Buraya 1 kuruş vergi gelmez. İşte bu evrensel hukukun tam antitezidir" ifadesini kullandı.

Karakaş, 1994'te uygulanan vergi talebinin Anayasa Mahkemesince de uygun bulunduğunu, bunun Anayasa Mahkemesinin "367" ve türban kararı ile düştüğü üçüncü büyük çukur olduğunu dile getirdi.

Türkiye'ye giren yabancı sermayelere ilişkin de bilgi veren Karakaş, şöyle konuştu:

"Türkiye'ye 1954'den itibaren 2004'e kadar ülkeye giren net yabancı sermaye yatırımı 18 milyar dolardır. Türkiye 2003 ve 2004'de hukuk olarak kıpırdanmaya başladı. Kıpırdanmanın da kaldıracını Avrupa Birliği yaptı. 2006'da Türkiye 1 yılda 22 milyar dolar doğrudan net yatırımcı sermaye çekti. Yani 50 yılda çektiğinden daha fazla çekti. 2007'de 22 milyar dolar bir kere daha tekrar etti. 2008'de de edecekti fakat dünya krizi vurdu. 2004 ve 2007 yılları arasındaki büyüme oranları Türkiye tarihinin üzerine yani ortalama yüzde 7,2'ye çıktı. Niye dışarıdan olağanüstü bir tasarruf girişi oldu, o tasarruf iç tasarrufla beraber Türkiye'nin büyümesini artırdı, neden bu kadar para girişi oldu? Avrupa Birliği süreci devreye girdi, bu kadar basit. Yabancı yatırımcı, 'Tansu Çiller'in 1994'de Türkiye yaptığı faciayı bir daha yaşamayacak' dedi. Bu güvenceyi hissettiler ve paralarını Türkiye'ye getirdiler."

KSÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Mehmet Karaaslan da Türkiye'de sağlık alanında çok ciddi gelişmeler yaşadığını, bununla kamu ve özel sektördeki rekabetle daha iyi sağlık hizmeti sunma konusundaki çalışmaların artmasına vesile olduğunu söyledi.

KSÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bakan'ın moderatörlüğündeki konferans, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Hüseyin Yıldırım ile Kahramanmaraş Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Kamil Türkmen'in sunumlarıyla sona erdi. - Kahramanmaraş

Kaynak: AA / Yerel
title