Türk Turizmi Masaya Yatırıldı
‘Türk Turizmi ve Avrupa Birliği’ panelinde konuşan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Sadece Tarhana çorbası bile Türkiye’yi dünyaya tanıtan bir marka olabilir” dedi.
'Türk Turizmi ve Avrupa Birliği' panelinde konuşan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Sadece Tarhana çorbası bile Türkiye'yi dünyaya tanıtan bir marka olabilir" dedi.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (iİKÇÜ) Turizm Fakültesi'nin düzenlediği 'Türk Turizmi ve Avrupa Birliği' paneli, Turizm eski Bakanı Işılay Saygın'ın oturum başkanlığında gerçekleştirildi. Panelde konuşan
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, turizmin barışa olan etkisini vurgulayarak Seferihisar olarak yaşadıkları gelişmeleri aktardı. Başkan Soyer, "Seferihisar'da 6. yılımızı doldurduk. Seferihisar bir tarım kenti, turizm kentidir. Seferihisar olarak kentin ekonomik dinamiklerinden de kendimizi sorumlu hissediyoruz. Turizm insanları özgürleştiren bir sektördir. Bu fırsat olarak kullanılabilir. Kültürümüzü markalaştıracak birçok değere sahibiz. Sadece Tarhana çorbası bile Türkiye'yi dünyaya tanıtan bir marka olabilir. Tarhana dünyanın en besleyici sağlıklı ürünlerden biri ama Türkiye'de hangi restorana gidersek gidelim Tarhana çorbasını içemiyoruz. Kendimize saklıyoruz. Evimizde yapıyoruz ama dışarıda sunmuyoruz" diye konuştu.
"TURİZM SİYASAL HAYATI DA ETKİLİYOR"
Panelin açış konuşmasını yapan İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Demir, 2012 yılından bu yana fakültelerinde yaşanan gelişmeleri aktararak Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinde bu yıl ilk öğrencilerini alarak gelişim süreçlerine katkı sağlayacaklarını belirtti. Turizmin ekonomideki öneminin sürekli arttıran dinamik sektör olduğunu belirten Işılay Saygın da turizmin ekonomiye katkısının dışında sosyo-kültürel hayata katkısı siyasal hayata etkilerine dikkat çekti. Saygın, "Özellikle gelişmekte olan ülkeler turizmin dinamiğinden faydalanmaktadır" dedi.
"TÜRKİYE 100 MİLYON TURİSTİ ÇEKEBİLECEK POTANSİYELE SAHİP"
Avrupa Parlamentosu Milletvekili İsmail Ertuğ da, turizmin AB ülkeleri içinde önemli bir sektör olduğunu ifade etti. Ertuğ şöyle konuştu: "UNESCO kültür miraslarına baktığımızda da AB'nin kültür mirası konusunda dünya birincisi olduğunu görüyoruz. AB ciddi birikimlere sahip. Ancak onlarında eksiklikleri var. Aşırı ulusal düşünce bunlardan biri. Bazı konularda, örneğin iç pazar konusunda birlikte çalışma sözü verdikleri anlaşmalar imzalamışlar. Üye ülkelerin ulusal yaklaşımlar nedeniyle çok fazla ilerde olmadığını görüyoruz. 28 ülkenin bağımsız hareket ettiği tek konu ise kültür ve turzmdir." Ertuğ ayrıca AB'nin Türkiye'de olduğu gibi çok fazla sezona bağlı kaldıklarını ifade ederek diğer eksikliğin ise eleman sıkıntısı yaşamalarının olduğunu söyledi. Ertuğ, " Ülkeler arasında turizm sektöründe eleman yetiştirme konusunda farklılıklar yaşanıyor. Tüm bunların yanında değişik branşlarda ortaya çıkıyor. Genç,yaşlı turizminin yanında spor alanlarına yönelik branşlar gelişmekte. Yaş ortalamasının yüksek olmasının neticesi olarak sektörlerin ayrılması doğal bir süreç" diye konuştu. Ertuğ, Türkiye'nin yıllık 34 milyon turistten çok daha fazla turisti çekebilecek kültürlere sahip olduğunu belirterek "Ben Türkiye'nin 100 milyon turisti çekebileceğini düşünüyorum. Çünkü bu potansiyeli var" ifadelerini kullandı.
"DIŞARIDA TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ ÇOK DAHA İYİ BİLİNİYOR"
Türkiye'nin deniz kum güneş turizminin dışında oldukça zengin bir potansiyelinin olduğunu söyleyen İKÇÜ Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Volkan Altıntaş ise şunları söyledi: "2023 hedefiyle turizm stratejisine sahip bir ülke olan Türkiye'de, bu stratejiyi herkesin bildiğini düşünmüyorum. Stratejinin içeriğinin de iyi bilinmesi gerekiyor. Stratejide 2023 vizyonunda, turizmde ilk beş ülke arasına girebilme hedefi konulmuş. Bu noktada sürdürülebilir turizm hedefinin pratiğe dönüştürülmesi gerekir. Dışarıda Türkiye'nin potansiyeli çok daha iyi biliniyor. Örneğin önceki yıllarda "Avrupalı Seçkin Destinasyonu" ödüllerine Türkiye'den Edirne, Kars, Bitlis ve Nemrut seçildi."
"SEKTÖR ÇALIŞANLARI MUTSUZ"
Berlin'de faaliyet gösteren Neukölln Aufbruch (Neukölln Hareketi) Başkanı Kazım Erdoğan ise sektörde çalışanların çalışma şartları nedeniyle mutsuz olduğunu ifade etti. Erdoğan, " Turizm alanında çalışan personelin yüzü gülmüyor. Çünkü çeşitli nedenlerden dolayı kötü koşullarda çalışıyorlar. Sosyal güvenceleri konusunda endişeli şekilde, belki de asgari ücretten daha düşük maaşlarla çalışanlar var. Bu insanların maddi koşullarının çağımıza uygun şekilde ücretler verilmesi gerekir. Gönülsüz tıraş eden berber durumuna düşürülmüşler. Bu insanları kazanmamız lazım" ifadelerini kullandı. - İZMİR