Tüketiciler Birliği Şubeler Buluşması 2016 Nevşehir'de Yapıldı
Tüketiciler Birliği Şubeler Buluşması Nevşehir’de başladı.
Tüketiciler Birliği Şubeler Buluşması Nevşehir'de başladı. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, 6 ayda verilecek kararı 16 ayda veren Antalya Kepez Kaymakamlığı'na 'Kaplumbağa Terbiyecisi' tablosunu hediye edeceklerini söyledi.
Nevşehir'de Kozaklı Belediyesi'nin ev sahipliğinde yapılan Tüketiciler Birliği Şubeler Buluşmasına, Genel Başkan Mahmut Şahin, Kozaklı Belediye Başkanı Celalettin Güven, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müşaviri Nesih Tanrıverdi, Kayseri Sanayi ve Ticaret İl Müdürü Alaattin Fırat, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can, Yargıtay 13'üncü Hukuk Dairesi Üyesi Ali Selman Erkuş ile Tüketiciler Birliği Şube Başkanları katıldı.
Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, Tüketiciler Birliği Şubeler Buluşması 2016 öncesinde yaptığı açıklamasında, "Küçük bir ilçede, küçük imkanlarla toplandık ama büyük fikirler ve büyük ideallerle büyüyerek devam edeceğiz. Ülkemizde başta bankacılık olmak üzere bütün satıcı ve sağlayıcıların, tüketiciyi ezmeye çalıştığı bir ortamda Tüketiciler Birliği azimli ve kararlı tutumunu sergilemeye devam edecek" dedi.
Şahin, "Hukuku kullanarak bu noktaya gelen tüketici mağduriyetlerine ne kadar seyirci kalınacak merak ediyorum. İnsanların hak arama noktasında en kolay müracaat yerleri hakem heyetleridir. Çok geç karar vermelerinden dolayı tüketicinin güveni noktasında sıkıntı oluyor. En geç 6 ay içinde karar vermek zorundalar. Artık bu süre pek ciddiye alınmıyor" diyerek şu şekilde konuştu:
"6 ay yerine 16 ayda karar verilince aklımıza kaplumbağa geldi. Osman Hamdi bu tabloyu Osmanlı'nın son dönemlerindeki hantallığı anlatmak için yapmış. Biz de bunu Antalya Kepez Kaymakamlığı'na 16 ayda verdiği karardan dolayı bu tabloyu hediye edeceğiz. Odalarında bu tabloyu görmek istiyoruz."
Kozaklı Belediye Başkanı Celalettin Güven, "İlimiz Nevşehir biliniyor ama Kozaklı biraz az biliniyor. Türkiye haritasını 4'e katladığımız zaman tam ortasındaki noktada Kozaklı'yı buluyoruz. Bizim meşhur olmamızın temel sebebi kaplıca suyumuz. Şu an 10 bin yataklı kapasitemiz var. Suyumuzu sadece termal turizmden ziyade fizik tedavisinde de kullanıyoruz. Ülkenin çok değişik yerlerinden de insanlar geliyor" diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can, "Kimse kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayacak güçte değil. Beslenme, haksızlık gibi konuları insanlar tek başına karşılayamaz. Bir arada yaşayacağımız zaman neye göre hareket edeceğiz. Onun için kurallara ihtiyacımız var. Kurallar belli ama hepimizin eksiklikleri, korkuları, kaygıları, sıkıntıları vardır. Bu sıkıntılar olunca yanımızdaki arkadaşımızdan şiddetle bir şeyler armaya çalışırız. Bu tür konularda da yargı ortaya çıkıyor" dedi.
"Güzel haklarımız var. Tanınmış olan hakların hayata geçirilmesi gerekir. Bu yüzden mahkemeler çok önemli. Mahkemelere ve uyuşmazlıkları çözebilecek kurumlara ihtiyacımız vardır. Bizim ihtiyaçlarımız vardır ve buna bağlı olarak mekanizmalar üretiriz, bunlar da bizim ihtiyaçlarımızı sağlar. Sağlayamadığı zaman değiştirmeye karar veririz" diyen Prof. Dr. Osman Can, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Bir davranışın iyi yada kötü olduğunu ölçmek için kurallara ihtiyacımız vardır. En temel kurallardan birisi başkasına zarar vermemektir. İnsan olarak var olmanın temel kaynaklardan bir tanesi budur. Tüketiciler birliği açısından önem arz edecek tarafı, başkasına haksızlık yapmayacaksınız. Hakkınızı gerçekten hayata geçirecek icra gücüne de sahip olmak gerekir. Haksızlıkların ortaya çıkması sonrasında bu haksızlıkları ortadan kaldıracak kurumlara da ihtiyaç vardır.
Türkiye yıllardır Anayasa meselesini tartışıyor. 1830'lardan beri tartışıyoruz. Herkes aslında bir anayasa uzmanı haline geldi. Ortada çok ciddi Anayasa sorunu var Türkiye'de. Devlete niye ihtiyaç duyarız? Güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılasın diye. Yetki vermelerin bize bir maliyeti var ve vergi veriyoruz. Devlet haklarımızı güvence altına alamadığı zaman, haklarımızı koruyabilecek yeterliliğini kaybettiği zaman ortada ciddi bir problem vardır. Bunu çözemediğimiz zaman, sizin güvenliğiniz garanti altında değil, mal güvenliğiniz, ahlaki konulardaki güvenliğiniz tehdit altındadır.
1921 yılında bir anayasa yapıldı. Temsilciler alındı ve kendi ihtiyacını tanımladığı bir devlet mekanizması ortaya çıktı. Bu anayasayla Türkiye'nin en büyük sorunu çözüldü ve bu insanlar ülkenin bağımsızlığını kazandı. Daha sonra yapılan Anayasaların hiç birisi kararın bir sisteme dönüştürüldüğü anayasa değil. Bizim adımıza yapılmış bir Anayasa değildi. Biz bir şablon belirledik ve ona göre yaşayacaksınız dediler. Böyle olduğu zaman haklarla ilgili problemler ortaya çıkar. Anayasalar, bizlerin bir iradesi değilse hak aramalar konusunda ciddi problemler var demektir.
Hak arama özgürlüğü, düzenin yozlaşmasını engeller. Tüketici Hakem Heyetleri'ni siz çalıştırmadığınız zaman işlemez. Sınır yoksa, kontrol yoksa yozlaşma başlar. Yargı yürütmeyi kontrol etmiyorsa yozlaşma başlar. Bu fizik kuralı gibi bir şeydir. Hak arama yollarına başvurmuyorsanız, ayıplı malları şikayet etmezseniz, etme hakkınız olmaz. Bir firmayı hak arama özgürlüğüne başvurmak suretiyle, kendi sınırlarını gösterdiğiniz zaman, siz aslında koca bir devlete sınırlarını gösteriyorsunuz. Bir hak ihlali gördüğünüz zaman hakkınızı aramaya başladığınız zaman demokrasiyi getirmeye başlarsanız." - KAYSERİ