Trabzon Hasırı Ören Kadınlar, Greve Çıktı: "Hiçbir Sosyal Güvencemiz Yok, Hakkımızı Talep Ediyoruz"
Trabzon hasırı ören kadınlar, emeklerinin karşılığını alamadıkları için grev başlattı. 12 yaşından itibaren hasır bilezik dokuyan Güllü Ak, enflasyona göre zam talep ettiklerini söyledi ve “Biz yıllardır ucuz paralara çalışıyoruz; ne sigortamız var, ne bir güvencemiz var, ne de bir yere kaydımız var. Kuyumcular istedikleri gibi paralarını alıyorlar, karlarını yapıyorlar. Bir altının gramını biz çok ucuza dokuyoruz” dedi.
ESRA NUR PERVAN
Trabzon hasırı ören kadınlar, emeklerinin karşılığını alamadıkları için grev başlattı. 12 yaşından itibaren hasır bilezik dokuyan Güllü Ak, enflasyona göre zam talep ettiklerini söyledi ve "Biz yıllardır ucuz paralara çalışıyoruz; ne sigortamız var, ne bir güvencemiz var, ne de bir yere kaydımız var. Kuyumcular istedikleri gibi paralarını alıyorlar, karlarını yapıyorlar. Bir altının gramını biz çok ucuza dokuyoruz" dedi.
Akçaabat'ta yaşayan Selma Sevim, "Emeğimizi çok ağır şartlarda yapıyoruz çok ağır şartlar emeğimizin hakkını alamıyoruz şikayetçiyiz" diye konuştu. Hiçbir güvencelerinin olmadığını söyleyen Leyla Öztürk ise, "Leyla bu pasaja giremez diye tehditler alıyorum ve mesleğimi çok severek yaptığı mesleği üzülerek söylüyorum yapmak istemiyorum" diye konuştu.
"EMEĞİMİZİ ÇOK AĞIR ŞARTLAR ALTINDA YAPIYORUZ"
Sorunlarını dile getiren bir metne 200 imza topladıklarını ifade eden Selma Sevim, şunları söyledi:
"Trabzon hasırı dokumaktayız. Mesleğimiz bu bizim. Emeğimizin karşılığını vermedikleri için arkadaşlarımızla birlikte grev başlattık. Emeğimizi çok ağır şartlarda yapıyoruz, çok ağır şartlar; emeğimizin hakkını alamıyoruz şikayetçiyiz. Dilekçe yazdık, esnaflar odasına getirdik; hasır örücüleri olarak. Üç kere toplantı yaptılar ve sonuçlandıramadılar.
Pes etmeyeceğiz. 200 tane imza topladım. Grup lideri olarak tüm örücü grubu arkamdadır. Sorunlarımız çok fazla. Çünkü hiç bunu yapan kesim zaten hep bayan kesin, erkeklerden birkaç tane vardır içimizde. Bizler ne kadar fazla dokursak, emeğimizin karşılığını alamıyoruz sonuçta. Çok zahmet isteyen bir iş. Komşularımız mesela bizim elimizde yaparken görüyorlar üste para verelim bırakın diyorlar yani bu derece artık mesleğe bitirmeye başladılar."
"BİZ BU MESLEKTEN EKMEK YEDİK ÇOCUKLARIMIZI OKUTTUK"
12 yaşından itibaren hasır bilezik dokuyan Güllü Ak ise enflasyona göre zam talep ettiklerini söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Trabzon hasırı bizim elimizin mesleği. Biz başka meslek yapmadık. Zaten okuldan çıkan bu mesleği yaptık. Biz yıllardır bu ucuz paralara çalışıyoruz; ne sigortamız var, ne bir güvencemiz var, ne de bir yere kaydımız var. Ucuz ucuz, kuyumcular istedikleri gibi paralarını alıyorlar, karlarını yapıyorlar. Bir altının gramını biz çok ucuza dokuyoruz. 7 milyona (7 liraya) dokuyoruz, altının gramını. Satılmaya gidince bir sürü para alıyor, bir sürü kar alıyorlar.
Biz kendi emeğimizi istiyoruz. Onlar da kazansın biz de kazanalım: Yıllardır buradan biz ekmek yedik. Çocuklarımızı okuttuk, eşlerimize destek olduk, yardımcı olduk. Ama gözlerimiz gitti, sağlığımız gitti. Şu anda biz bu enflasyona göre zam istediğimiz halde bizi adam yerine koymadılar. Hala kendi dediklerini yapmak istiyor emeğimizin karşılığını vermemek için direniyorlar. Bizi tehditlerle düşürdüler artık. Şu anda burada olan bize destek olanlar hiçbiri tel almıyor. Grevde oldukları için de daha da tel vermemekle tehdit ediyorlar. Önemli değil. Biz ona da razıyız artık. Çünkü daha artık son noktaya geldik. Ne çocuğumuzu sevebildik, bu yaşımıza kadar; ne parka getirebildik, ama biz buradayız. Biz diğer örücülere de sesleniyoruz. Bizim sesimizi duysunlar biz bu kalabalıkla bu işi halledeceğiz biz haklıyız kazanacağız. Aslında davamız da devam edersek, bizi aynı Trabzon çevresinde kim hasır bilezik dokuyorsa buradan onlara çağrımdır. Gelsinler bize destek olsunlar."
"BİZ ÖRMEZSEK ONLARDA KAZANAMAZ "
Bedriye Berberoğlu ise eski örücülerden olduğunu ifade ederek, "40 yıldır bu işi yapıyorum. Eski örücülerdenim. Ama dediğiniz gibi ne gecemiz vardır, ne bayramımız, ne de seyranımız. Yani onun için bizim hakkımızı versinler. Onlarda kendi haklarını istesinler alsınlar biz kimseye karşı değiliz emeğimizin hakkını istiyoruz biz örmezsek onlar da kazanamaz veremez yapamaz onun için emeğimizin hakkını istiyoruz. Biz örmesek onlar da kazanamaz" dedi.
"BU DAVA KEMAL SUNAL'IN FAŞO AĞA DAVASINA DÖNMÜŞTÜR"
Hasır bilezik dokuyucularından Asiye Yılmaz kuyumcuların her gün kapılarına milyon dolarlık arabalarla geldiklerini ve haklarını talep ettiklerinde kötü sözlerle karşılaştıklarını belirterek;
"Her gün kapımıza milyon dolarlık arabalarla farklı farklı arabalarla gelip tel bırakıyorlar. Bir de biz emekçilere, küçümseyerek; 'Sizler de kimsiniz' diyerek aşağılayıcı kelimeler kullanıyorlar. Biz bu kelimeleri hak etmiyoruz. Bu emekçilerin ördüğü bileziklerle hasır takımlarla o koltuklara oturuyorlar o oturdukları koltukları biz emekçilere borçlular. Biz bu aşağılayıcı kelimeleri hak etmiyoruz, kabul etmiyoruz da herkesin kötü söz sahibinindir. Biz sabahlara kadar örüyoruz emeğinizin karşılığını da alamıyoruz ve bu dava Kemal Sunal'ın filmindeki Faşo Ağa davasında dönmüştür."
"BÖYLE GİDERSE 10 YIL SONRA ÖRÜCÜ BULAMAYACAKLAR"
33 yıldır bu mesleği yapan ve haklarını alamazlarsa kuyumcuların 10 yıl sonra örücü bulamayacaklarını söyleyen Leyla Öztürk şunları belirtti:
"Yıllardır bu meslekle uğraşıyorum 33 yıldır emek sarf ettim. Hepsinde teker teker haklarım var. Maalesef hakkımın karşılığını alamadım ve şu an 'Leyla bu pasaja giremez' diye tehditler alıyorum ve mesleğimi çok severek yaptığım mesleği üzülerek söylüyorum yapmak istemiyorum. Bu saatten sonra greve devam diyorum, arkadaşlarımı sonuna kadar destekliyorum sonuna kadar arkasındayım. Ben bu insanların dilekleri ile yola çıktım, onların dertlerini dinleyerek çıktım. Geçen sene tekrar böyle bir şey olmuştu, onları dile getirmeye çalıştım, ama çok üzüldüm. Her zaman örücünün yanındayım. 10 yıl sonra hiçbir örücüyü bulamayacaksınız, örücülerinize değer verin diye bunu dile getirmeye çalıştım. Ama beni hiçbir zaman kale almadılar."
"BU MESLEĞİ YAPARAK EŞİME YARDIMCI OLUYORUM"
Bu mesleğin zor bir meslek olduğundan bahseden Soner Uğurlu ise kendisinin bile bu mesleği yaparken zorlandığını ifade ederek şunları söyledi:
"40 yaşındayım. Hemen hemen 20 seneden beri ben de örüyorum. Eşime yardımcı oluyorum daha doğrusu. Bir erkek olarak bu meslek bu hasır bilezik örme mesleği oldukça basit değil. İkinci bir şey olarak, bu arkamızda gördüğünüz insanlar hariç daha yüzlercesi var. Bu sadece görünen bir kısmı dile getirdiğimiz bu, sabahlara kadar ördüğümüz bu hakkımızı alamamamızın sebebidir bu. Benim eşim 2 gün önce bu grev için kuyumcuya tel iade etmeye gittiğinde o kişinin eşime, 'siz korkmuyor musunuz' kelimesi altında çok şeyler aranır açıkçası. Ne eşim bana zaman ayırabiliyor, bu meslek altında; ne ben eşime çocuklarıma. Burada herkes olduğu müddetçe eşlerine çocuklarına karşı şu anda çoğu insan belki de bu parkı daha yeni görüyordur açıkçası. Bu emeğimizin karşılığını alamadığımız için çoğunlukla isyan etmek durumunda kalıyoruz. Ben bir erkek olarak zorlanıyorsan bayanları düşünemiyorum haklıyız yani davamızda sonuna kadar haklıyız."
"BİZ İŞİMİZİ KİMSEYE VERMEK İSTEMİYORUZ"
Emriye Ulusoy, "Bu sanat 500 yıllık sanat. Rumların zamanından, Osmanlı Devleti'nin zamanından kalma. Bu patenti il dışına çıkartmaya kalktılar. 2004'te Trabzon hasırı olarak patent aldık. Bu işimizi kimseye vermek istemiyoruz" dedi. Esra Aslan ise diğer illerde Trabzon hasırı kurslarının açılmasına karşı olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Belki de benden sonra öğrenecek olan da yoktur bu bilezikleri. Arkadaşlarım kadar uzun süredir örmüyorum bu bileziği. Ama arkadaşlarımın talepleri şunlar. Burada da kuyumcuların dediği gibi 20 kişi değil 200 kişinin imzası vardır. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Bizim talebimiz, sigortamız yok bir güvencemiz yok gitsek hiçbir hak talep edemiyoruz; bunu da biliyoruz ama biz çifteleri bıraktığımız anda kuyumcuların da iş yapamayacağını gayet iyi biliyoruz. Bizim talebimiz şu anda, altının gramı sadece 20 lira örmek istiyoruz. Hakkımızı alalım ve Trabzon hasırının dışarıda kesinlikle kursların açılmasını istemiyoruz bu Trabzon hasırıysa Trabzon'da kalması gerekiyor."
Derya Bayır ise "Otizmli kızım olduğu halde sabahlara kadar onunla beraber yapıyorum, annem babam hasta olduğu zaman Giresun'a gidip ziyaret edemiyorum. Çünkü sipariş gününde gidecek, bir gün gezmeye gittim siparişimi istediler. Ben Giresun'dan gelene kadar arabada dokuyup geldim, o siparişi yetiştirmek için. Bana demediler ki emeğinin karşılığı, 'sen oradan geldiğinde ördün, sana şu fazlalığı verelim' diyen olmadı" dedi.
"MAKUL BİR FİYATTA ANLAŞMAK İSTİYORUZ"
Hasır dokumacıları son olarak taleplerinin karşılanmadığı takdirde dernek kurarak Trabzon hasırı kurslarının açılmasına engel olacaklarını belirterek şunları söylediler:
"5 kol bileziği 250 lira alıyorduk. Bu greve kalkmadan önce, bu grevi duyunca 350'ye 450'ye çıkartan kuyumcular var. Kendi aralarında toplantı yaptılar. Bunu 300'ün seviyesine çektiler ve biz hala daha 300 liraya bunu örerken dışarıya, bunun gramını mesela 22 ayağı da 34 gram bunun taşı ile tokası ile birlikte 37- 38 gramı bulurken, adama bunu 900'den 1000 liradan çarpıp da satarken, bize verdikleri sadece 300 lira. Bu da 19 kol diyelim en basit örneği 19 kol şu ana kadar herkes bilir, geniş bilezik ören herkes bilir, 19 kola aldığı en fazla 450 liraydı 450 liraya örülen bir örgü en çok işçiliğini biz yapıp deyip de kuyumcuların bizi yani küçük görmesini istemiyoruz biz makul bir fiyatta anlaşalım hem onların işlerini görsünler hem biz işimizi görelim. Kuyumcular eğer bu isteklerimizi kabul etmezse derneği kurup bütün örücüleri dernek çatısı altında toparlayıp hiçbir şekilde ne hasırı ördürüp ne de kurs açmalarına izin vermeyeceğiz ve hep birlikte birbirimizi destekliyoruz."