Topçu; "Güçlü Bir Türkiye ve Yönetimde İstikrar İçin Evet"
AK Parti eski Milletvekili Adayı Abdullah Topçu Referandum ile ilgili, "Yasama, yürütme ve yargı organlarının kesin olarak birbirinden ayrıldığı, Güçlü bir Türkiye için, yönetimde istikrar için, Tek Devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak anlayışını tahrip etmeyecek ve Millet iradesini...
AK Parti eski Milletvekili Adayı Abdullah Topçu Referandum ile ilgili, "Yasama, yürütme ve yargı organlarının kesin olarak birbirinden ayrıldığı, Güçlü bir Türkiye için, yönetimde istikrar için, Tek Devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak anlayışını tahrip etmeyecek ve Millet iradesini esas alacak bu sisteme bende evet diyorum." dedi.
Topçu, Anayasa değişikliği, referandum, Amerikan seçimleri ve birçok konuda gündemi değerlendirdi.
Nisan ayında yapılması planlanan Referandumda Anayasa değişikliği Halka sunulacak. Türkiye, Muhalefetin iddia ettiği gibi bir rejim değişikliğine mi gidiyor. Yoksa sistem mi değişiyor sorularına yanıt veren Abdullah Topçu,
"Ben çok açık bir şekilde şunu ifade etmek istiyorum. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kesin olarak birbirinden ayrıldığı, Güçlü bir Türkiye için, yönetimde istikrar için, Tek Devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak anlayışını tahrip etmeyecek ve Millet iradesini esas alacak bu sisteme bende evet diyorum. Bu birilerinin iddia ettiği gibi bir rejim değişikliği değil. Tam aksine sistem değişikliğiyle beraber vesayetçi zihniyetin, ceberut yönetim anlayışının yıkılması demektir. Yürütmeyi de yasamayı da millet seçecek. Dolayısıyla Yasama ve Yürütme Millet iradesiyle şekilleneceği için Vesayetçi odakların sisteme müdahale etmeleri zorlaşacak. Parlamenter sistemlerde olduğu gibi istismar alanları bulamayacaklar. Bugün Başkanlık sistemine karşı çıkanların asıl korkuları budur. Yani dağdaki çobanla benim oyumun özgül ağırlığı aynı değildir anlayışına sahip olanlar. Dağdaki çobanın iradesinin ve yerli milli Anadolu insanının iktidar olmasın hazmedemiyorlar. Meselenin özü budur.
Geçmişe baktığımızda her on yılda bir darbe olmuş. Milletimizin değerleri yerle yeksan edilmiş. Yönetimde istikrar sağlanamamış. Adeta ceberut bir anlayışla milletimizin iradesine ipotek konulmuş. Partiler kapatılmış. Milletin temsilcileri hapislere atılmış. Bir Başsavcı istediği zaman parti kapatmaya teşebbüs etmiş. Bu başsavcı yetkiyi milletten mi alıyordu? Bir hanımefendi meclise başörtülü girdi diye feryat figan ediliyordu. Bu milletin geleceği bir avuç zümrenin iki dudağı arasına hapsedilmişti. Devletin bütün stratejik kurumlarına yuvalanarak milletimizin adeta kanını emmişler. Yasama bu ceberut zihniyetin elinde, Yürütme bu ceberut zihniyetin elinde, yargı bu ceberut zihniyetin elinde. Milletin artık bunlara tahammülü kalmadı. Eğer Parlamenter sistem ideal bir sistem idiyse geçmişte olan bu zulümleri nereye koyacağız. Bugün diktatörlükten bahsedenler, saray rejimi diye feryat edenler, geçmişte neden sesleri solukları çıkmıyordu. Şimdi demokrasi havariliği yapıyorlar. Biz mevcut sistemin değişmesini istemezük diyorlar. Birde buna rejim değişikliği diyorlar. Neden istemiyorsun? Derdin ne senin? Bu anayasa değişikliği teklifi millete gidecek ve kararı millet verecek. Efendim kararı millet verse bile bu diktatörlüğe gider. Diyorlar. Bu rejim değişikliği demektir. Diyorlar. İddia bu. O zaman bunu millete izah et. Milleti ikna et. Milletten niye korkuyorsun. Çünkü millet sana ve senin zihniyetinde olanlara inanmıyor. Geçmişinizdeki kötü sicilinizden dolayı bu millet size itibar etmiyor. Onun için ne ederseniz edin. Bu millet bu anayasa değişikliğine evet diyecek. Eğer bugün bu anayasa değişikliğine karşı olanlar milletten yana olursalar, milletin kararlarına, milletin değerlerine saygı duyarsalar. Belki iktidar yüzü görebilirler. Yoksa ilelebet bir daha iktidar yüzü göremeyecekler. Zaten feryatları da bundan kaynaklanıyor."
Anayasa değişikliğinin milletin hakemliğine sunulduğunu ifade eden Topçu, "Bundan neden korkuyoruz. Millet ne derse ona saygı duymamız lazım. Belki milletimiz buna hayır diyecek. Bu telaş, bu korku neden? Benim anlayışım, bu anayasa değişikliğiyle ilgili teklifin milletin hakemliğine sunulmasına karşı çıkanlarla aynı safta olamaz. Çünkü bunların milletle, milletin değerleriyle uzaktan yakında ilgisi yok.
Her gün Milleti hakir gören, Millete hakaret eden güya aydın geçinenlerle aynı koroda yer almak mümkün değil. Her gün Atatürk'ün nutkundan pasajlar okuyup vatandaşımızı kandırmaya çalışan, ama aynı zamanda bölücülere oy veren kişilerle aynı safta yer almak mümkün değil. Bu teklife hayır diyenlere baktığımızda. Tercihlerine saygı duymakla beraber aynı düşüncede olmak doğrusu söz konusu bile olamaz. Bu ve bunların ağababaları bu milletin faydasına hiçbir zaman rahmet okumamışlar. Bundan sonra da okumazlar."
ABD'deki seçimleri de değerlendiren topçu, yeni Başkan Trum'ın ilk icraatları ve söylemleri dünya için insanlık için ne yazık ki umut verici değil dedi.
Topçu, "Ben Trump'ın batmakta ve yıkılmakta olan, Amerika'nın derin güçleri tarafından yani küresel sermaye sahipleri tarafından ortaya atıldığını düşünüyorum. Amerika'yı ve dünyayı sömüren üç-beş küresel simsar sermaye sahibi tacir kendi geleceklerinin güvencesi için Trump'ı seçtirmişlerdir. Trump yarın yıkılacak olan Amerika'nın enkazından bu üç-beş tacirin en az zararla çıkabilmesi için özellikle seçtirilmiştir. Dolayısıyla bu tacirler kendi gelecekleri ve hegemonyaları için gerekirse dünyayı kana bulayabilirler. Bunlar için Suriye'de ya da dünyanın herhangi bir yerinde milyonlarca insanın ölmesi hiçbir şey ifade etmez. Ama zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı var. Zulümle abad olunmaz. Batı ve Amerika ikiyüzlülüğünün zulmünün bedeli ağır olacak inşallah. Bugün 5 yaşında bir çocuğa kelepçe vuran bir zihniyet asla medeni bir zihniyet olamaz. Bu zihniyet aşağılık bir zihniyettir. Batı medeniyeti çökmüştür. Mazlum coğrafyalar, özellikle ümmet coğrafyası bu katiller sürüsünü topraklarında defetmediği sürece rahat yüzü göremeyeceklerdir. Türkiye'nin güçlenmesi demek mazlumun ümmetin uyanması demektir. Ümmet sahipsizdir. Mazlum sahipsiz kalmıştır. Türkiye güçlendikçe mazluma ümmete sahip çıkacaktır. Bunu bildikleri için Türkiye'de güçlü dirayetli bir yönetim istemiyorlar. Türkiye'nin yerli ve milli politikası batıyı rahatsız ediyor. Türkiye'den korkuyorlar. Türkiye'nin her alanda güçlenmesi batıyı tedirgin ediyor. Türkiye son on yılda kontrol edilmekten çıktı. Diz çöktürmek için her yolu deniyorlar ama başaramıyorlar. Vazgeçmiş değiller. Onun için bir olmalıyız birlik olmalıyız. Başka çaremiz yok. Yerli ve milli savunma sanayimizi daha da güçlendirmeliyiz. Nükleer silah üretebilecek altyapıya ve teknolojiye sahip olmalıyız. Bu konuda Pakistan'la neden işbirliği yapmıyoruz. Çünkü Batının anladığı dil güçtür. Güçlü olursanız batı size saygı duyar. Dünyaya barış huzur ve adaletin gelmesi için Türkiye'nin mutlaka nükleer bir güç olması gerekir."
Türkiye kendi değerlerinden, kendi medeniyet kodlarından, inançlarından taviz vermeden yoluna devam etmelidir diyen Topçu, " Bütün Dünya ülkeleriyle Uluslararası mütekabiliyet esaslarına göre ilişkilerini sürdürmelidir. Bizim için yıkıcı olan bütün antlaşmalar sözleşmeler mutlaka gözden geçirilmelidir. Gerekirse yırtılıp atılmalıdır. Çekiç güç, incirlik üssü, hainlerin yuvalandığı yerler. Artık neden gereken yapılmıyor. Avrupa Birliğini oluşturan ülkeler, teröristleri, vatan hainlerini besleyip besleyip üzerimize salıyorlar. Biz hala Avrupa Birliğine üye olmak için kendi kendimizi kandırmamalıyız. NATO ne zaman bizim yanımızda olacak. Türkiye yıllardır bizi esir alan bu milletin aleyhine ne kadar antlaşma, sözleşme varsa hepsini yırtıp atmalıdır. Bugün yapamazsak bir daha yapamayız. İnşallah Bu referandumdan sonra Türkiye çok daha güçlü olacak ve çok daha radikal kararlar alacaktır diye düşünüyorum." şeklinde konuştu. - ARDAHAN