Soma'daki Maden Faciası Davası
Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 45 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıklardan Yalçın Erdoğan ve Fuat Ünal Aydın'ın avukatı Turgay Konyar, siyasi ve ekonomik nedenlerle devletin maden işletmeciliğinden çekilmiş olmasının, madenler üzerinde devlet otoritesinin ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini savunarak, "Burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır.
Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 45 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıklardan Yalçın Erdoğan ve Fuat Ünal Aydın'ın avukatı Turgay Konyar, siyasi ve ekonomik nedenlerle devletin maden işletmeciliğinden çekilmiş olmasının, madenler üzerinde devlet otoritesinin ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini savunarak, "Burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır. Dosyaları savcılıkta beklemektedir. İş teftişine ilişkin bu dosyalar, dava dosyasına girmeden bizim yaptığımız savunmalar eksiktir" dedi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın bugünkü duruşmasına sanık avukatlarının müvekkillerine ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.
Tutuksuz sanıklardan vardiya emniyet amiri Yalçın Erdoğan ve havalandırma mühendisi Fuat Ünal Aydın'ın avukatı Konyar, iddianamede sanıklar üzerine, görev sorumlulukları dikkate alınmadan toptan bir yaklaşımla suçlama yöneltildiğini, bunun "suçun şahsiliği" ilkesine aykırılık teşkil ettiğini söyledi.
Müvekkillerinden vardiya emniyet amiri Erdoğan'a, iddianamede ve sorgulamada sadece elinde bulunan seyyar gaz ölçüm cihazına ilişkin sorumlulukları konusunda değil, ocaktaki çok sayıda sabit sensörle ilgili "kontrol edip etmediği" yönünde suçlamalar yöneltildiğine işaret eden Konyar, şunları söyledi:
"Müvekkilim Erdoğan'a kendisinden kilometrelerce uzak ve hiç sorumlu olmadığı sensörlerle 'neden ilgilenmedin' suçlaması yöneltiliyor. İddianamede, şirkette çalışanların sorumluluk sahaları net şekilde belirlenerek suçlama yöneltilmesi gerekirken, kümülatif bir anlayışla suçlama yoluna gidilmiştir."
Konyar, diğer müvekkili havalandırma mühendisi Aydın'ın ise madende toplam 10 kilometrelik bir ağda, bu alanda çalışan tek kişi olduğunu, emrinde çalışan kimsenin bulunmadığını söyledi.
Müvekkilinin, iddianamede yöneltildiği şekliyle ocaktaki gaz durumuyla ilgili bir sorumluluğu bulunmadığını, sadece havanın fiziksel olarak ocak içinde dağılımından sorumlu olduğunu savunan Konyar, "Bugüne kadar da ne kendisine ne şirkete, 'hava alamıyoruz, içeride boğuluyoruz' şeklinde gelen bir şikayet yoktur. İddianamede de bu yönde bir suçlama bulunmamaktadır. Bu durumda Fuat Ünal Aydın, sorumluluk alanında ne yapmamıştır da bu kazanın meydana gelmesine yol açmıştır. İddianamede bu yok" diye konuştu.
Konyar, müvekkillerinin, kazada yaşamını yitirenler gibi sürekli olarak yer altında çalıştıklarına da işaret ederek, "Dolayısıyla aynı risk altında çalışmaktadırlar. Hayatın doğal akışı içinde gereken tüm tedbirleri almış olmaları gerekir" dedi.
-"Bu dosya kamu görevlileri olmadan eksiktir"
Savunmasında, madenler üzerinde kamu sorumluluğu bulunduğuna da dikkati çeken Konyar, şunları kaydetti:
"Türkiye'de madenler her ne kadar özelleştirilmiş olsa da hükümetin tasarrufu altındadır. Hükümetin, siyasi ve ekonomik nedenlerle bu madenlerde işletmeden çekilmiş olması, madenler üzerindeki devlet hakkı ve otoritesinin sona erdiği anlamına gelmemektedir. Bu nedenle devletin, madenlerde insan onuruna yaraşır, güvenli çalışma koşullarını sağlama sorumluluğu devam eder. Madenler TKİ tarafından işletilirken, bir elin parmağını geçmeyecek kadar ölüm meydana gelirken, daha sonra 301 ölümlü böyle bir kazanın meydana gelmesi, bunun yanında 3-5 ölümlü çok da dikkati çekmeyen kazaların yaşanıyor oluşu gözönüne alınırsa burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır. Dosyaları savcılıkta beklemektedir. İş teftişine ilişkin bu dosyalar, dava dosyasına girmeden bizim yaptığımız savunmalar eksiktir."
Sanıklar hakkında istenilen cezalar
Davada, tutuklu 8 sanık "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor.
Tutuksuz 37 sanıktan 12'sinin "taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarının istendiği davada, 25 tutuksuz sanığa ise bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.