Soma'da Yetim Kalan Çocukların Hüznü Yürekleri Dağlıyor
Maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin yetim kalan çocuklarından kimileri ölümün anlamını bilemeyecek yaşta olmaları nedeniyle babalarının halen geleceğine inanıyor, kimileri ise yaşadıkları hüzünleri şiir ve mektup yazarak dile getiriyor Babasının ölümünden sonra annesiyle ilk kez mezarına giden Ramazan Ünal'ın 7 yaşındaki kızının "anne, sen niye ağlıyorsun, babam ölmedi" diye teselli vermesi vicdanları sızlatıyor Kenan Avcı'nın kızı 9 yaşındaki Gülçin'in ise madencinin ölümünün ardından yazdığı mektubu herkesten saklarken, babasının okuması için mezarına koymak istemesi, minik yüreğindeki özlemi ve acıyı yansıtıyor.
KASIM SAKALLI - Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 301 madencinin yetim kalan çocuklarının hüznü yürekleri yaralıyor.
Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden madencilerin 432 yetim çocuğu, babasız kalmanın acısını minik yüreklerinde taşıyor.
Çocuklardan kimileri ölümün anlamını bilemeyecek yaşta olmaları nedeniyle babalarını halen geleceğine inanıyor, kimileri ise yaşadıkları hüznü şiir ve mektup yazarak dile getiriyor.
Çeşitli yıllarda kentte aradıklarını bulamayarak Soma'ya giden binlerce Zonguldaklı'dan Ramazan Ünal (33) ve Kenan Avcı'nın (33) kızları, babasız kalmayı kabullenmek istemiyor.
Babasının ölümünden sonra annesiyle ilk kez mezarına giden Ramazan Ünal'ın 7 yaşındaki kızının "anne, sen niye ağlıyorsun, babam ölmedi" diye teselli vermesi yürekleri dağlıyor.
Ünal'ın eşi Nefise Ünal, AA muhabirine, eşinin 10 ay Ankara'da günübirlik işlerde çalışmasının ardından Soma'da madene başvurduğunu, 4 gün çalıştıktan sonra da üzücü olayın meydana geldiğini söyledi.
Eşini söz konusu sürede hiç görmediğini anlatan Ünal, "8 senedir evliydik, 7 yaşında kızımız var. Eşim öldükten sonra kızım bana teselli verdi, yoksa ben bu kadar dayanıklı duramazdım" dedi.
Ünal, kızının üzülmemesi için yanında ağlamamaya çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Ağlarken hemen yanıma geliyor 'anne, sen niye ağlıyorsun, babam ölmedi' diyor. Cevap verip bir şey söyleyemiyorum. 10 aydır kendisini görmüyorduk. Bu yüzden kızım geleceğine inanıyor babasının. Aslında babasının öldüğünü biliyor ama tam olarak algılamıyor. Uzun süre görmediği için geleceğini düşünüyor. Çocuğumu mezarlığa ilk defa getirdim. Onun babasının öldüğüne inanmasını beklemiyorum çünkü ben bile inanmıyorum. Halen 'acaba eşim burada mı yatıyor' diye düşünüyorum."
Babasının mezarındaki toprağa dokunan 7 yaşındaki Gülten Ünal da annesinin "seni yeniden buraya getireceğim" diye ikna edilebilmesi, yakınlarını bir kez daha hüzünlendirdi.
Babaya şiir
Kenan Avcı'nın hayatını kaybetmesiyle yetim kalan 10 yaşındaki Tuğçe, 9 yaşındaki Gülçin ve 4 yaşındaki Ceylin de özlemle her gün babalarının mezarına götürülüyor.
Gülçin Avcı ise babasına ölümünün ardından yazdığı şiirdeki "Babam/Babam, canım babam, tatlı babam/Babam, canım babam/Seni çok seviyorum/Baba seni çok seviyorum/Babam, canım babam/Tatlı güzel babam/Seni çok seviyorum" dizeleriyle yıllar sürecek özlemi dile getiriyor.
Babasını çok özlediğin ve her gün ziyarete gittiğini anlatan çocuklardan Tuğçe, büyüyünce babasının isteği üzerine İngilizce öğretmeni olacağını söyledi.
Anne Güldane Avcı da en küçük kızının ölümü anlayamadığını ve sürekli babasının nerede olduğunu sorduğunu vurgulayarak, çocuğuna cevap veremediğini ifade etti.
Babasına yazdığı mektubu tek yengesine okuttu
Çocukların yengesi Gülay Avcı da çocukların babalarının ölümünden çok etkilendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Gülçin, babasına şiirin yanında mektup da yazmış. Yanıma gelerek bana 'Yenge, babama yazdığım bir mektup var senden başkasıyla da paylaşmam, senden yardım istiyorum' dedi. 'Seni çok özledim baba, yerin hiç dolmuyor. Yaramazlık yapıyorum beni affet' gibi satırları okurken çok ağladım. Mektubu babasına okutmak istediği ama kimsenin görmesini istemediğini söyledi. Toprağa ne şekilde koyarsak babasının okuyabileceğini sorması beni çok yaraladı."
Avcı, çocukların küçücük yüreklerinde derin acılar taşıdığını dile getirerek, "En küçüğü amcası yani eşime babasına çok benzediği için 'baba' diyor. Ona ölümü anlatmak çok zor. Mezara gittiğimiz de 'Babam oraya neden gitti. Neden çıkmıyor, orada çok mu oyuncak var?' diye sorular soruyor. Gerçekten büyük bir acı yaşıyorlar" şeklinde konuştu. - Zonguldak