Seçmene Baskıya Ağrı'dan Tepki
AK Parti Ağrı İl Başkanı Abdurahman Çetin ve bazı milletvekili adayları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi öncesinde seçmene yönelik baskılara tepki gösterdi.
ORHAN GÜNGÖR - AK Parti Ağrı İl Başkanı Abdurahman Çetin ve bazı milletvekili adayları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi öncesinde seçmene yönelik baskılara tepki gösterdi.
Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, seçim çalışmaları sırasında, şehir merkezi dışında kalan bölgelerde ciddi bir baskı yapıldığını gördüklerini belirterek, özellikle köyde yaşayan vatandaşların özgür iradesini kullanamadığını iddia etti.
Abdurrahman Çetin, "7 Haziran seçimlerinde sandıklarda aldığımız tedbirler var ancak HDP ile örgütün ortak bir çalışması var. KCK, PKK ve HDP, şu an birlik olmuş, Orta Anadolu'da, batıda kullandıkları özgürlük, demokrasi ve insan haklarından yoksun tamamen bir faşizm ruhuyla bu halkın üzerine hükmetmeye çalışıyor" dedi.
Terör örgütü mensuplarının, belli başlı köylerde istedikleri oyları alabilmek için muhtarları tehdit ettiğini savunan Çetin, vatandaşların korku nedeniyle adli makamlara başvuramadığını kaydetti.
Çetin, "Eli öpülesi annelerimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın fotoğraflarını, broşürlerini çoraplarının yanına sıkıştırarak saklıyor. Onlara bakarak teselli buluyor. Bu şekildeki baskılar, sandığa gidildiği dönemde çok farklı sonuç çıkarır endişesi bizlerde mevcut ancak halkımız inşallah dirençli olacak, iradesini gösterecek ve sandığa kesinlikle onların baskılarına aldırmadan özgür iradesiyle gidip oyunu kullanacak. Devletimizin üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz. Bu anlamda halkımız rahat olsun ve özgür iradesini kullansın" diye konuştu.
"Baskı politikası sistematik olarak sürüyor"
AK Parti Ağrı milletvekili adayı Yılmaz Ensaroğlu ise terör örgütünün uzun bir süredir baskı politikası yürüttüğünü belirterek, seçim yaklaştıkça baskının daha da arttığını savundu.
Ensaroğlu, "İnsanları daha fazla terörize etmeye, daha fazla tedirgin etmeye dolayısıyla kendi istekleri doğrultusunda oy kullanmamaları halinde başlarına gelebileceklerden yana korkutmaya yönelik politikalar sistematik olarak sürüyor" dedi.
Ensaroğlu, şunları söyledi:
"İnsanlar demokrasilerin temel ilkesi olan kapalı ya da gizli oy ilkesine uygun bir biçimde yönetime katılma hakkını ne kadar kullanabilirler doğrusu bundan yana çok fazla bir şey söylemek mümkün değil çünkü şimdiden seçim gününün üzerine gölge düşmüş durumda. Bunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Bundan HDP yöneticileri içinde de ben epeyce rahatsız olan yöneticiler olduğunu biliyorum. Yani onlar gerekli tepkiyi verir. İnsanların korkmadan ve tedirgin olmadan bu seçimi barış ve huzur içinde gerçekleşmesine ciddi katkı sağlarlar. Şu anda insanlardaki psikolojik durum çok da iyi değil. Özellikle insanlar üzerindeki korku tedirginlik her geçen gün artsın istiyorlar."
Bazı köylerde vatandaşların evlerinden çıkmaya korkar hale geldiğini, vatandaşların özgür iradesini seçime yansıtması gerektiğini ifade eden Ensaroğlu, "İnsanlar kimi tercih edecekse etmeli. Demokrasi bunu gerektirir ama şu anda böyle bir problemimiz var. Kimi adaylar bu tür baskı, engelleme ve ambargolar yüzünden seçmenle tam bir iletişim kuramıyor. Seçmende kendisine sınırsız bir biçimde fiili durum olarak erişebilen insanların tek yanlı propagandasına muhatap kalıyor. HDP ister barajı aşsın ister aşmasın bu tür seçim kampanyası seçim süreci sağlıklı değil" diye konuştu.
"Kurşunlarla, taşlarla karşılaştık"
Seçim çalışmaları sırasında saldırıya uğrayan Ağrı Bağımsız milletvekili adayı Cemal Kaya da baskı ve şiddetle vatandaşların sempatisinin kazanılamayacağını belirtti.
Demokrasinin olduğu yerde şiddetin olamayacağını da vurgulayan Kaya, "Herkes gitsin rahatça propagandasını yapsın ama maalesef Taşlıçay ilçesinde hoş olmayan bir olayla karşılaştık. Kurşunlarla, taşlarla karşılaştık. Nedenini de hala çözmüş değilim. Yani böyle bir seçimin olma şansı yok. Demokraside bu var mı?" dedi.
Halkın cesur bir şekilde iradesini sandığa yansıtması gerektiğini anlatan Kaya, şunları söyledi:
"Baskıyla oy alacaksam almaz olayım çünkü baskıyla alınan oy, senin oyun değildir. O suni bir olaydır ve zorlamadır. Dönem dönem duyumlar alıyoruz. Bazı şeylerin olduğu söyleniliyor. Devletin istihbarat güçleri var. Bakacak, var mı böyle bir şey tedbirini alacak. Seçim güvenliğini sağlamak hükümete, devlete aittir. Devlet ne olursa olsun bu ülkede seçim güvenliğini sağlamalıdır. En ücra köşedeki köylü vatandaşıma, çoban kardeşime sesleniyorum; lütfen gidin demokratik bir şekilde o perdenin arkasına girin özgürce oyunuzu kime istiyorsanız verin."
"Halkımız AK Parti'yi seviyor"
AK Parti Ağrı milletvekili adayı Abdullah Atalay da bölge halkının AK Parti'ye karşı büyük sempati duyduğunu, terör örgütünün bu sevgi ve desteği engellemeye çalıştığına dikkat çekerek, "Halkımız genel manada AK Parti'yi seviyor ve destekliyor. AK Parti ile önemli manada gönül ilişkisi olan bir halk. Baskılardan dolayı kendini gösterme konusunda özellikle çekingen ve daha dikkatli bir tutum sergiliyor" diye konuştu.
Atalay, HDP dışındaki siyasi partilerin seçim çalışmalarına katılan vatandaşların görüntülerinin çekildiği iddiasında bulunarak, seçim çalışmaları sırasında yaşadığı bir olayı şöyle aktardı:
"Geçen hafta Diyadin'de bir ziyaret planladık. Ziyaret esnasında ilçe merkezinden geçerken özellikle HDP'lilerin cep telefonlarıyla orada yürüyüş yapan biz kalabalığın ve kalabalıktaki arkadaşların fotoğraf çekimlerini yaptıklarını gördük. Bunlarla mesaj vermeye çalışılıyor. İşte AK Parti'nin yanında yer alanların fotoğrafını çekiyoruz. İşte bunları başka yerlere bildiriyoruz gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Halkın iradesine yönelik tutum ve davranışların bir korku ve baskı algısı oluşturması ne demokratik olgunluğa yakışır ne de siyasi rekabetin profesyonelliğine yakışır. Bu iş sadece seçim günü oy kullanmaktan ibaret değildir. Eğer oy verecek seçmenler seçim sonrasında vereceğimiz oyun miktarına bağlı olarak bir kısım sıkıntılara maruz kalacağız endişesi taşıyorsa orada güven ve huzur içinde herkesin kendi özgür iradesiyle oy kullandığını söylememiz mümkün değildir."