Haberler
Antalya'da 4.6 büyüklüğünde deprem

Antalya'da deprem! Sarsıntının şiddeti çevre illerde de hissedildi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Halep'te büyük kriz! Sorun çözülmezse kaybedilmesi an meselesi

Suriye'deki operasyon sonrası Fransızların 102 yıl önce hazırladığı harita yeniden gündem oldu

102 yıl sonra ortaya çıkan harita Orta Doğu'yu karıştıracak

Sıkıyönetim ilanı Güney Kore'yi karıştırdı! Başkan Yoon'un yardımcıları istifa etti, sokaklar yangın yeri

Üst düzey isimlerin hepsi istifa etti, atılan sloganlar sokakları inletti

Seçimden Sonra Doğu ve Güneydoğu'da Artan Gerginlik

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uzmanlar, yerel seçimlerden sonra terör örgütü yandaşlarının bölgede artan eylemlerinin çözüm sürecine zarar vermeyeceği görüşünde Bölgede, iş makinesi yakma, işçi kaçırma, yol kesme eylemlerin artmasını, örgütün süreci kendi inisiyatifiyle sürdürmek için elini güçlendirmeye yönelik bir tutum olarak değerlendiren araştırmacılar, çözüm sürecinde bu ve benzeri provakatif eylemlerin gerçekleşmesinin beklendiğini belirtiyor 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Bilimsel Danışmanı Ertürk: "Örgüt, çözüm sürecinde masada güçlü olduğu imajını vermek ve daha etkili şekilde masaya oturarak süreci inisiyatifi doğrultusunda yürütmek için böyle provakatif olaylar içinde olabilir" Yazar Fırat: "Bunlar, önceleri süreci dikkate almayanların, 'eyvah galiba ciddi' diyerek, bu tür provakatif gerginliklerle devleti operasyon yapmaya zorlamaya yönelik eylemleri" USTAD Başkanı Akgül: "Örgütün içinde kontrol edilemez bir grup bunun denemelerini yapıyor.

SEMA KAPLAN - Uzmanlar, yerel seçimlerin ardından BDP'nin bazı yerleşim yerlerindeki itirazlarının değerlendirilmediğini gerekçe göstererek terör örgütü ve yandaşlarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde artırdığı eylemlerinin çözüm sürecine zarar vermeyeceği görüşünü taşıyor.

Bölgede, iş makinesi yakma, işçi kaçırma, yol kesme eylemlerin artmasını, örgütün süreci kendi insiyatifiyle sürdürmek için elini güçlendirmeye yönelik bir tutumu olarak değerlendiren araştırmacılar, çözüm sürecinde bu ve benzeri provakatif eylemlerin gerçekleşmesinin beklendiğini belirtiyor.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Bilimsel Danışmanı Kenan Ertürk,  AA muhabirine, çözüm süreci başladığından bu yana ülkede çeşitli eylemler gerçekleştirildiğini hatırlattı.

"KCK'nın başına Murat Karayılan'ın yerine Cemil Bayık geçirildi. Bayık, terör örgütü PKK içinde daha sert tutumuyla tanınan bir isim. Bu bir etken iken diğer etken ise hala örgütün hiyerarşik yapısında sözünü geçiremediği unsurların olmasıdır" diyen Ertürk, bu eylemlerin iki sonucu beraberinde getirdiğini vurguladı.

-  "Örgüt süreci inisiyatifi doğrultusunda yürütmek için provokatif olaylar içinde olabilir"

Ertürk, şöyle dedi:

"Bu iki sonuçtan biri örgütün hala kendi içinde bu süreçte tam bir ahenk ve uyum içinde çalışmadığının göstergesidir. Çözüm sürecinin şartlarında inisiyatifi elde tutma adına, 'ben hala güçlüyüm', 'hala eylem yapabiliyorum' kozunu elinde tutarak çözüm sürecinin tarafları arasında güçlü konumda olma statüsünü elde bulundurma girişimi olarak değerlendirebiliriz. Benim daha çok üzerinde durduğum sonuç budur. Örgüt çözüm sürecinde masada güçlü olduğu imajını vermek ve daha etkili şekilde masaya oturarak süreci inisiyatifi doğrultusunda yürütmek için böyle provokatif olaylar içinde olabilir."

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı zamanda anayasa değişikliği ile başkanlık sürecinin de başlangıcı olabileceğini kaydeden Ertürk, "Dolayısıyla örgüt bu başkanlık seçimlerine giderken de süreci belirleme adına bu tür eylemler yapıyor olabilir. Cumhurbaşkanlığı ve önümüzdeki genel seçimler demokratik açılım sürecini de belirleyici birer enstrüman olacaktır. Örgütün bu süreci belirlemek için de, 'hala güçlüyüz, hala bu yapılanma içinde her türlü insiyatifi kullanabiliriz' argümanını elde tutmak için bu tür eylemlere yönelmesi sözkonusu olabilir" diye konuştu.

"Sürecin kalıcı olacağına dair emareler görüldü"

Yazar Ümit Fırat, son dönemlerde gelişen hadiselerin hükümeti, devleti eski alışkanlıklarına döndürmeye yönelik kışkırtma amaçlı yapıldığını belirtti.

"Örgüt tüm bu yaşanmış süreci yok sayarak, 'nerede kalmıştık?' noktasına dönmek için hükümeti zorluyor. Bu bir zorlama bana göre. Örgüt içinde tek bir mekanizmadan karar veriliyor ve bunlar uygulanıyor değil" ifadelerini kullanan Fırat, örgüt içinde muhtelif kanatlar ve eğilimler olduğunu kaydetti.

Fırat, örgütün bir de alışkanlıkları olduğuna işaret ederek, "Legal alanda gelişmeler oluyor ama bu da onların içine sinmiyor, çünkü kendileri işin içinde aktif olarak yok. Bu gelişmeleri böyle değerlendirerek devleti ve hükümeti sağduyuya davet etmek gerekiyor. Bu gibi provakasyonların arka planında başka kışkırtıcı unsurlar var. Bunu iyi okumak lazım" dedi.

Yaşanan gelişmelerin baştan beri dikkat edilmesi gereken hususlar olduğunu dile getiren Fırat, süreç başlamadan sona ermesi için de çeşitli ataklar geliştirildiğini hatırlattı.

Fırat, sürecin bugüne kadar aksamadan devam ettiğini aktararak, şöyle konuştu:

"İnsanlar önceleri, 'bu iş yürümez' diye çok fazla ciddiye almamış da olabilirler ancak 1,5 yılı aşkın süredir silah sesi duyulmuyor. Sürecin kalıcı olacağına dair emareler görüldü. Öcalan'ın da tutumunda bu var. Bunlar, önceleri süreci dikkate almayanların, 'eyvah galiba ciddi' diyerek, bu tür provokatif gerginliklerle devleti operasyon yapmaya zorlamaya yönelik eylemleri. Devletin Kürt meselesinde adım atmadığını gerekçe göstererek yeniden silahlı mücadeleye başlamasının meşru hiçbir zemini yok."

"Bu tür eylemler süreç içinde beklenen gelişmelerdi"

Eski Cumhuriyet Savcısı ve Stratejist Prof. Dr. Nurullah Aydın, devlet ve terör örgütünün uzlaşma süreçlerinin dünyadaki örneklerine bakıldığında terör örgütündeki bazı marjinal grupların çözüm sürecini sabote etmek, tıkamak, daha fazla taviz koparmak için şiddeti ve baskıyı artırmaya yönelik eylemleri olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Aydın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan olayların da böyle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Bunda hükümetin operasyon yetkisini valilere bırakması, askerin kışla dışına çıkmaması, taciz ateşlerine rağmen yine de operasyon yapılmamasının önemli bir etkisi sözkonusu. Bu tür eylemler süreç içinde beklenen gelişmelerdi" şeklinde konuştu.

" Bu eylemleri muhatabın tamamına genellemek yanlış olur"

Uluslararası Stratejik ve Tahlil Derneği (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül, seçim sonrasında provokatif eylemlerin meydana geldiğine dikkati çekerek, süreç başlamadan da süreci akamete uğratmak isteyenlerin olabileceğinin düşünüldüğünü ifade etti.

Akgül, Türkiye'deki son gelişmelerle bunu fırsat bilenlerin devreye girdiğini savunarak, bu çevrelerce çözüm sürecini sekteye uğratmak adına çeşitli yerlerde bir takım denemeler yapıldığını vurguladı.

Çözüm sürecinin muhataplarının buna prim vermemeye çalıştığını anlatan Akgül, bu tür can sıkıcı olayların sürebileceğine işaret etti.

Akgül, bu tür eylemlerin yeni anayasa çalışmalarına kadar sürmesinin beklendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Örgütün içinde kontrol edilemez bir grup bunun denemelerini yapıyor. Bu eylemleri muhatabın tamamına genellemek yanlış olur. Soğukkanlı davranarak, süreci kararlılıkla sürdürmekte yarar var."

"Örgüt, bu eylemlerle hükümetin, devletin elini çabuk tutması için mesaj vermek istiyor"

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi (IMPR) Danışmanı ve DÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu da son dönemlerde meydana gelen eylemlerin sadece eylem boyutunda kaldığını, çatışmasızlık halinin sürdüğünü vurguladı.

Yard. Doç. Dr. Şeyhanlıoğlu, örgütün bu tür eylemlerinin bir mesaj niteliği taşıdığını, daha fazla ileriye gitmesinin mümkün olmadığını kaydederek, şunları dile getirdi:

"Öcalan, 'Silahların devri kapanmıştır' dedikten sonra bu nevruzda da bu düşüncesini sürdürdü. Artık çatışma yok. Kan dökme söz konusu değil. Ancak örgütte, 'Biz nereye gidiyoruz?' sorusunun yanıtı aranıyor. Belki bu tür eylemler bir süre daha devam eder ama daha ileriye gitmesi söz konusu olamaz. Örgüt, bu eylemlerle somut adımlar konusunda hükümetin, devletin elini çabuk tutması konusunda bir mesaj vermek istiyor."

Şeyhanlıoğlu, barış sürecinden en karlı çıkacak olanların Kürtler olduğunu, yeniden çatışmanın başlamasının Kürtlerin lehine olmayacağını savunarak, yerel seçimlerle elini güçlendiren Başbakan Erdoğan'ın süreci barışla nihayete erdireceğini belirtti.

Kimsenin masayı deviren taraf olmak istemeyeceğine işaret eden Şeyhanlıoğlu, yeni anayasa yapımına kadar bu tür eylemlerin devam etmesinin beklenen bir durum olduğunu sözlerine ekledi. - Diyarbakır

Kaynak: AA / Yerel
title