Savaş Mağduru "Minik Çıraklar"
Ülkelerindeki savaş nedeniyle yaşamın acı yüzüyle erken yaşta tanışan, henüz oyun çağındayken birden büyümek zorunda kalan Suriyeli çocuklar, sığındıkları Gaziantep'te el sanatlarıyla hem meslek öğreniyor hem de ailelerini geçindiriyor.
Ülkelerindeki savaş nedeniyle yaşamın acı yüzüyle erken yaşta tanışan, henüz oyun çağındayken birden büyümek zorunda kalan Suriyeli çocuklar, sığındıkları Gaziantep'te el sanatlarıyla hem meslek öğreniyor hem de ailelerini geçindiriyor.
Suriye'deki savaşının mağdurları Hacı Mustafa, Zekeriya Hamid ve Muhammed Mahmi, ülkelerinde ve Türkiye'de yaşadıklarını, geleceğe dair umutlarını, hayallerini ve özlemlerini, AA muhabirine anlattı.
Babasını ve 4 kız kardeşini savaşta kaybeden, annesi ve erkek kardeşiyle geldiği Gaziantep'te hayata tutunmaya çalışan bakırcı çırağı 12 yaşındaki Zekeriya Hamid'in acısı, annelerinin kendilerini terk etmesiyle daha da katlanmış. 10 yaşındaki kardeşiyle yaşam savaşı veren Hamid, ustasından öğrendiği bakır sanatına dört elle sarılıyor.
Küçücük ellerine zor sığan çekiçle bakır döven Hamid, kaldığı yerde başka Suriyeli ailelerin de bulunduğunu ve onların kendilerine yardımcı olduğunu söyledi. "Akşamları onlar bize yemek getiriyor" diyen Hamid, çıraklıktan kazandığı parayla geçindiklerini belirtti.
Ülkesinde okurken öğretmen olma hayali kurduğunu dile getiren Hamid, "En büyük arzumuz, Suriye'deki savaşın bitmesi. Ülkeme dönmeyi ümit ediyorum. Hayalini kurduğum ülkeme döndüğümde tekrar okuyup öğretmen olacağım. Çocukları okutmak istiyorum" diye konuştu.
"Haftalık 60 liraya çalışıyorum"
Bakırcılar çarşısının çocuk işçilerinden 13 yaşındaki Hacı Mustafa da bir akrabasıyla 8 ay önce Halep'ten geldiğini, 2 ay önce göç eden annesi ve kardeşleriyle Türkiye'de yaşadıklarını ifade etti.
Suriye'de gittiği okulu savaş dolayısıyla yarıda bırakmak zorunda kaldığını anlatan Mustafa, "Burada çalışmak zorundayım, eğer Suriye'ye dönersem okuluma devam edeceğim. İnşallah bir an önce savaş biter, ben de ülkeme dönerim. Okulumu ve arkadaşlarımı çok özledim" dedi.
Babası Ahmet Mustafa'nın halen Suriye'de olduğuna işaret eden Mustafa, "Köyümüzde davar sürümüz var, babam onlara bakıyor ve bize para gönderiyor. Ben de burada haftalık 60 liraya çalışıyorum, bu bize yetiyor. Hayata tutunmaya çalışıyorum" diye konuştu.
"Hayalimde doktor olmak vardı"
Sedefçiliği öğrenmekten memnun olduğunu dile getiren Mustafa, şöyle devam etti:
"Hayalimde doktor olmak vardı. Şu an okumadığım için bu gerçekleşemeyecek. Yine de ileride doktor olmak için çabalayacağım. Şu an sedef işlemeyi öğreniyorum. Buradan kazandığım parayla ailemi geçindiriyorum. Hem de bir meslek öğrenmiş oluyorum. Türkiye'yi kendi memleketim gibi sevdim. Buradaki evimizde 7 kişi kalıyoruz. Ailemle yaşamımızı sürdürüyoruz. Geçinmemiz için iş bulmak zorundaydım. Öyle de yaptım. Çok şükür geçimimizi sağlıyoruz. İnşallah, savaş biter de ülkemize döneriz. Ülkemi çok özledim."
"Hayata dört elle sarılmak zorundayız"
Bakırcı çırağı 15 yaşındaki Suriyeli Muhammed Mahmi, babasının gözleri önünde hayatını kaybetmesini hafızasından silemiyor. Kimi muhalif kimi Esed taraftarı asker olan akrabaları yüzünden ülkelerinde zorluklar yaşadıklarını belirten Mahmi, "Halep kentinde evimizde oturduğumuz sırada bir bomba patladı ve babam, o patlamada şehit oldu. Halamın ve amcamın oğulları, hala Suriye'de asker. Kimi akrabalarım muhalif kimisi ise Esed askeri ve bu bizi Suriye'de zor durumda bıraktı. Biz de çareyi Türkiye'ye göç etmekte bulduk" dedi.
Suriye'ye dönmek istemediğini, Türkiye'yi çok sevdiğini aktaran Mahmi, "Buraya geldiğimizde hiçbir şey bilmiyordum. Şimdi Türkçe'yi hem okuyup hem de yazabiliyorum. Burada para da kazanıyoruz. Bizim için çok iyi oluyor. Hayata dört elle sarılmak zorundayız. Türkiye'yi ülkemiz olarak benimsiyoruz" diye konuştu.
Ustaları da memnun
Sedef ustası Yunus Emre Bıyık, çırak bulmakta sıkıntı çektiklerini, okulların açılmasıyla bu sıkıntılarının daha da arttığını söyledi. Suriyeli çocukların bu anlamda işlerini kolaylaştırdığını dile getiren Bıyık, "Bu çocuklar, hem bizim işimizi kolaylaştırıyor hem de buradan aldıkları harçlıklar sayesinde aile bütçelerine katkı sağlıyor. Biz, aileleriyle de sürekli iletişim halinde olarak sıkıntılarını gidermeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çırak yetiştiremedikleri için mesleklerinin kaybolma tehlikesi olduğunu anlatan Bıyık, "Çırak bulmakta sıkıntı çektiğimiz için mesleğimizin geleceğini merak ediyorduk. Belki de bizim ilerleyen yıllardaki temsilcilerimiz, bu çocuklar olacak" diye konuştu.