Saü Öğretim Üyesi Mehmet Memiş Açıklaması
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd Doç. Dr. Mehmet Memiş, İslam’ın sanata bakışını değerlendirdi.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Sanatları Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd Doç. Dr. Mehmet Memiş, İslam'ın sanata bakışını değerlendirdi. Mehmet Memiş, İslam'ın özünde sanatı desteklediğini söyledi.
Aynı zamanda tanınmış bir hattat olan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Memiş, insanları güzele, güzelliğe çağıran İslam'ın, bu kavramların kendinde tezahür ettiği sanata ve sanat eserlerine duyarsız kalmasının düşünülemeyeceğini kaydetti.
En ilkelinden en gelişmişine kadar bütün insan topluluklarının sanatla meşgul olduklarının bilindiğini ifade eden Memiş, evrensel bir din olan İslam'ın sanatı yadsımasının söz konusu olmayacağını dile getirerek "Cenab-ı Hakk'ın yarattığı güzellikleri görünür ve hissedilir kılmak ve görünen güzellikler aracılığıyla görünmeyene ulaşmak, İslam sanatının en karakteristik özelliklerinden biri olarak kabul edilmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Kur'an'da sanat icrasını yasaklayan herhangi bir ifade bulunmadığını aktaran Memiş, "Aksine Sebe Suresinde zikredildiği üzere, Hz. Süleyman'ın sarayı için yaptırdıkları arasında heykeller de bulunmaktadır ve bunlar şükredilecek nimetler olarak gösterilmiştir" şeklinde konuştu. Ancak, İslam sanatının tevhit temelinde kendi prensiplerini ortaya koyduğunu, bu prensibler çerçevesinde tapınmak maksadıyla yapılan her türlü resim ve heykelin yasaklandığının altını çizen Memiş, "Putperestliğe tepki olarak ortaya çıkan İslam'ın yüce peygamberi tevhid akidesini yerleştirmek için bu hususta daha tedbirkar ve hassas davranmıştır. Suret yapanların şiddetli azaba maruz kalacaklarını belirtmiştir. Bunun sebebi de "tasvir" veya "süret" isimleriyle bilinen resim ve heykelin bilhassa İslam öncesi devirlerde putperestlik amacıyla kullanılmış olmasıdır. Netice olarak, eğer tapmak veya Allah'ın yaratma kudretine karşı rekabet amacı taşımıyorsa, İslam'ın koyduğu kural ve esaslara ters düşmüyorsa tasvirin yasak olduğunu söyleyemeyiz." diye konuştu.
İslam'ın temel ilkesinin insanları aracısız tek bir Tanrıya, yani Allah'a inanmaya davet etmek olduğunu, bu nedenle çok tanrılı pagan inanışlardaki her türlü tapınma objesinin ve bu amaca hizmet eden resim, heykel gibi nesnelerin reddedildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Memiş, "Tasvir karşısında ortaya konan bu tepki, Müslüman sanatkarların bahsedilen sanat dallarına karşı mesafeli durmalarına sebep olmuş, bunun yerine İslam dünyasında başta hat sanatı olmak üzere, tezhib, minyatür, ebru, cild gibi kitap sanatları daha fazla revaç bulmuştur" şeklinde konuştu. Memiş, Müslüman sanatçıların bu nedenle resim heykel yerine perspektif ve derinliği olmayan, ayrıntı içermeyen minyatür sanatını icra ettiklerini kaydetti.
İslam medeniyetinin yüzyıllar boyunca insanların hayranlığını uyandıran sanat şaheserleri ortaya koyduğunu vurgulayan Memiş, günümüzde sanatın sadece müzik, tiyatro, sinema gibi alanlarla sınırlı tutulması, bu alanlar dışında üretilen eserlerin yok sayılmasının doğru olmadığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Memiş, öte yandan İslam'ın geçmişte yapılan eserlerin tekrarıyla tanıtılmasının da doğru olmadığını belirterek "Geçmişi temel alarak modern anlamda özgün ve çeşitli eserler ortaya koyabilmeliyiz" diye konuştu.
İlahiyat Fakültesi'nde İslam sanatı ile ilgili yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Memiş "Fakültemiz programında zorunlu dersler arasında Türk-İslam Sanatları Tarihi, seçimlik dersler arasına da Hüsn-i Hat, Türk Süsleme Sanatları gibi dersler bulunmaktadır. Bu derslerimizde İslam sanatının tarihsel gelişimi, özellikleri ve önemli eserleri hakkında bilgiler verilmektedir" dedi.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Memiş, seçimli derslerde ve ders dışı faaliyetlerde, ilgi duyan öğrencilere başta hat olmak üzere, tezhib ve ebru dallarında uygulamalı dersler verildiğini de sözlerine ekledi. - SAKARYA