Reflünün Tedavisi İnteraktif Toplantıda Hekimlere Anlatıldı
Memorial Kayseri Hastanesi’nin düzenlediği ‘gastroözefageal reflü hastalığı’ konulu interaktif toplantıda Prof. Dr. Alper Akcan ve Doç. Dr. Alper Yurci tarafından hastalığın medikal ve cerrahisi tedavisi anlatıldı.
Memorial Kayseri Hastanesi'nin düzenlediği 'gastroözefageal reflü hastalığı' konulu interaktif toplantıda Prof. Dr. Alper Akcan ve Doç. Dr. Alper Yurci tarafından hastalığın medikal ve cerrahisi tedavisi anlatıldı. Holiday Inn Kayseri Otel'de yapılan toplantıya Kayseri'deki kamu ve özel hastanelerde görev yapan dahiliye, genel cerrahi, kulak burun boğaz ve aile hekimleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Memorial Kayseri Hastanesi Direktörü Op. Dr. Mehmet Akif Yücel, sağlık sektörü ile ilgili bilgi verdi. Daha sonra Gastroenteroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Alper Yurci ise reflünün medikal tedavisini anlattı.
Endoskopi hastalığın teşhisinde önemli
Doç. Dr. Yurci, yaşam kalitesini düşüren reflü hastalığının Türkiye'de her 5 kişiden 1'inde görülen önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi. Reflünün en sık görülen kronik hastalıklardan biri olduğunu belirten Doç. Dr. Yurci, "Yanma ve ağıza acı ekşi su gelmesi şikayetlerinden bir ya da her ikisinin, haftada bir veya daha sık olması, reflü hastalığının belirtileridir. Bulantı, kusma, yutma güçlüğü, zayıflama ve kansızlık bulguları ya da sindirim sistemi kanaması gibi alarm semptomları varlığında ise; mutlaka endoskopik inceleme yapılmalıdır. Hastalığın tanısında, daha çok belirtilerin değerlendirilmesi ve deneme tedavisi üzerinde durulmaktadır. Endoskopi, hastalığın teşhis edilmesinde önemli bir yöntemdir. Endoskopinin kimlere yapılacağının iyi belirlenmesi gerekmektedir. Birkaç semptomdan yola çıkarak bu tür hastalara endoskopi yapılması uygundur. Ayrıca erkek, sigara içen, obez ve şikayetleri her gün olan hastalara yapılan endoskopi ile reflünün teşhisi yapılır. Hastalığın tedavisinde genel cerrah ve iç hastalıkları uzmanlarının koordineli çalışması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Yurci, "Yüksek doz verilen 2 hafta verilen proton pompa inhibitörleri (PPI) sonucunda semptomlarda ciddi bir düzelme görülüyorsa ve bunu testle doğrulayabiliyorsak tedaviye kalındığı yerden devam edilmelidir. Tabi başlangıçta sosyal tedbirleri almak son derece önemlidir. Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, kilo verilmesi, sigaranın bırakılması, yatak başının yükseltilmesi, yemekten sonraki 2-3 saat içinde uzanmama gibi önlemler özofageal asit maruziyetini azaltmaktadır" dedi.
Hekimlerin sorularını yanıtladılar
Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Alper Akcan da hastalığın cerrahi tedavisi hakkında hekimlere bilgi verdi. Reflü hastalığının doğal gidişatını araştıran çalışmalarda hastaların önemli bir kısmının yaşam şekli değişiklikleri, diyet ve ilaç tedavisi ile yakınmaların ortadan kalktığını ifade eden Prof. Dr. Akcan, şunları söyledi:
"Hastaların bir kısmı ise semptomların maksimal medikal tedaviye rağmen devam etmesi, hastalığın ilerleyici yapısı ya da komplikasyon gelişimi gibi nedenlerle cerrahi tedavi adayı durumuna gelmektedir. Tipik yakınmalarla (yanma, regurjitasyon) başvuran, PPI ile kısmen bile yanıt alınan hastalarda cerrahiye iyi yanıt alınması beklenirken, atipik semptomların varlığında (epigastrik ağrı-dolgunluk-basınç, dispepsi, bulantı) ya da extraözefagial semptomların varlığında (öksürük, bronkospazm, ses kısıklığı, boğaz ağrısı, astım, larenjit, dental erozyonlar) cerrahiye yanıt daha az tahmin edilebilir olmaktadır." Daha sonra Prof. Dr. Alper Akcan, cerrahi yöntemin nasıl yapıldığını hekimlere video eşliğinde anlattı. Toplantı sonunda Prof. Dr. Alper Akcan ve Doç. Dr. Alper Yurci, hekimlerin sorularını yanıtladı. - KAYSERİ