Osmanlı Türkçesine Dil Derneği Yöneticisinden Destek
TDED Genel Başkan Yardımcısı İlbak: "Kendi dilini anlayan, anlaşabilen, bir önceki kuşakların yazdıkları eserlere ulaşabilen, Akif'i, Necip Fazıl'ı, Reşat Nuri'yi, Kemal Tahir'i ve Namık Kemal'i anlayabilen bir neslin olabilmesi için Osmanlı Türkçesi'nin öğrenilmesi gerekiyor.
KADİR YILDIZ - Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkan Yardımcısı Üzeyir İlbak, 19. Milli Eğitim Şurası'nda liselerde Osmanlı Türkçesi öğretilmesine yönelik alınan tavsiye kararına ilişkin, "Kendi dilini anlayan, anlaşabilen, bir önceki kuşakların yazdıkları eserlere ulaşabilen, Akif'i, Necip Fazıl'ı, Reşat Nuri'yi, Kemal Tahir'i ve Namık Kemal'i anlayabilen bir neslin olabilmesi için Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi gerekiyor. Onun için bu çabayı biz destekliyoruz ve doğru buluyoruz" dedi.
İlbak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 4 yıldır Osmanlı Türkçesi eğitimi verdiklerini ifade ederek, bunun, yabancı bir dil olmadığını söyledi.
İnsanların kültür ve medeniyetine yabancılaştırıldığını ancak kendilerinin bununla yeniden buluşmak istediklerini belirten İlbak, Latince yazılmış kitaplarda kullanılan kelimelerden dolayı Türkçe'den Türkçe'ye tercümeler yapıldığını kaydetti.
Üzeyir İlbak, 1930'larda basılmış bir eseri yeni neslin anlayabilmesi için bugünkü dile çevrildiğini dile getirerek, "Türkiye'nin bunu aşması lazım. Kendi dilini anlayan, anlaşabilen, bir önceki kuşakların yazdıkları eserlere ulaşabilen, Akif'i, Necip Fazıl'ı, Reşat Nuri'yi, Kemal Tahir'i ve Namık Kemal'i anlayabilen bir neslin olabilmesi için Osmanlı Türkçesi'nin öğrenilmesi gerekiyor. Onun için bu çabayı biz destekliyoruz ve doğru buluyoruz. Bunun son 30-40 yılda İngilizce ve Fransızca öğretildiği gibi değil, öğretilirken öğretilmeyen bir ders olarak kalmaması lazım. İstiklal Marşı bu harflerle yazıldı, Nutuk da bu harflerle yazıldı. Bunları kendi harfleriyle okuyup anlamak durumundayız" diye konuştu.
"Üniversitelerimizin bu konuda yeterince uzmanı var"
Yeni nesle bir şey öğretilmesi için kitap eksenli eğitim ve öğretime dönülmesi gerektiğini savunan İlbak, şunları kaydetti:
"Bunun anlamı, yabancı dillerden tercüme edilmiş, bir kısmına da Türkçe eser eklenmiş 100 temel eseri internetten indirerek ödev yapmak değil, 100 temel eser yerine 10-15 temel eseri seçip sınıfta okuyarak Türkçe'nin doğrusunu kavrayarak yapmak. Eğer bunu başarabilirsek Osmanlı Türkçesi konusunda da bunu yapabileceğimizi düşünüyorum. Üniversitelerimizin bu konuda yeterince uzmanı var. Bu, pilot çalışma olarak Sosyal Bilimler Lisesi'nde denendi ve iyi neticeler alındı. Bunun başarılı olacağını düşünüyorum."
TDED Genel Başkan Yardımcısı İlbak, Osmanlı Türkçesi öğrenilmesinin öğrencilerin kelime haznelerinin gelişmesi açısından katkı sağlayacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Bana göre, öğrencilerimizin yabancı dil öğrenememesinin temelinde de kendi dillerini bilmemesi yatıyor. Dillerini bilemedikleri için yabancı kelimelerle konuşmaya başladılar. Türkçe'yi unutup, konuşmalarının arasında İngilizce, Fransızca kelimeler serpiştirerek kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Bugün finans, teknoloji ve diğer alanlarda çoğu arkadaşımız ve akademisyen Türkçe konuşmuyor. Eğer geçmiş medeniyetimize ait birikimi doğru öğrenir ve değerlendirebilirsek önemli neticeler alacağız. Geçmişiyle iletişim kuran geleceğini de doğru inşa edecektir. Geçmişi reddederek bir yere varamayız. Cumhuriyetin ilk yılları da bizimdir, tek parti de bizimdir. Bunları doğru okuyup, analiz edip geleceğe doğru düşünceyle yeni kuşağı ihya edecek alan oluşturmalıyız."
"Osmanlı Türkçesi'ne yabancılar bizden daha fazla ilgi gösteriyor"
Osmanlı Türkçesi'ne yabancıların bizden daha fazla ilgi gösterdiğine işaret eden İlbak, Atatürk Kitaplığı'nda Japon ve Almanların gazete ve dergilerin fotoğraflarını çekerek arşiv yaptıklarını söyledi.
"60 ülkenin tarihi, bu harfler olmadan, bu harflerle okunmadan yazılamaz" diyen İlbak, şunları kaydetti:
"Osmanlı arşivi, 60 ülkenin ortak tarihinin dilidir. Balkanlar bunu bilmeden tarihini yazamaz, Ortadoğu kendi tarihini yazamaz, Afrika'nın kuzeyindeki ülkeler bunu bilmeden kendi tarihini yazamaz. Çünkü o dönem Osmanlı egemenliğindeki bir alandır ve Osmanlı kelimeleriyle onların arşivi tutulmuştur. Japonya'nın bile bir dönemi aydınlatabilmesi için Osmanlı Türkçesi'ni bilmesi gerekiyor. Bunları üst üste koyduğunuzda bu harfleri çöpe atmanızın izah edilebilir mantığı yok. Bugün, Japonya, Çin ve Hindistan geldiği noktaya kendi harflerini çöpe atarak gelmediler, kendi harflerine sahip çıkarak geldiler. Ama bunu anlamamak için diretiyoruz. Kendi harflerimiz ve kelimelerimizle düşünebilen, kendi kültür ve medeniyetini anlayabilen, algılayabilen ve bunun üzerine bir şey koymaya çalışan bir nesle dönüşmek zorundayız. Bunu ideolojik bir teraziye koymanın manası yok. Osmanlı Türkçesi'nin grameri 35-40 sayfalık bir risaledir. Bunu abartmanın anlamı yok." - Kocaeli