Of'ta Kültürel Buluşma: Şiirler ve Türkülerle Dayanışma Mesajı
Trabzon'un Of ilçesinde düzenlenen etkinlikte, şiirler okunup türküler söylendi. Etkinlik, çevre duyarlılığı ve toplumsal sorunlara dikkat çekerken, bölgenin kültürel zenginliğini ön plana çıkardı.
Haber: Gençağa KARAFAZLI
(TRABZON) – Trabzon'un Of ilçesinde, Of Folklor Derneği tarafından "Sözlerle Kırılan Sessizlik ve Başlar Özgürlük" sloganıyla düzenlenen etkinlikte şiirler okundu, türküler söylendi. Etkinlikte, çevre duyarlılığı, toplumsal sorunlar ve kültürel miras konularında güçlü mesajlar verildi.
Of sahilinde Of Folklor Derneği tarafından "Sözlerle Kırılan Sessizlik ve Başlar Özgürlük" başlığıyla gerçekleştirilen ve çok sayıda yurttaşın katıldığı etkinlik, 40 yıl aradan sonra bölgede yapılan önemli kültürel buluşmalardan biri olarak öne çıktı. Gece boyunca yaklaşık yirmi şair şiirlerini seslendirirken, halk müziği sanatçıları da türkülerle geceye renk kattı.
Programın sunuculuğunu üstlenen Pirman Hacibektaşoğlu, Bölgenin kültürel zenginliğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Gün içinde develer varmış, pireler berberken, ben annemin beşiğiyle tıngır mıngır sallarken evrenin cennet bir köşesi varmış. Orada dereler kemençe çalar, ormanlar horona dururmuş. Kimi Türkçe, kimi Rumca, kimi Hemşince, kimi Ermenice anlatırmış aşkını, acısını. Hepsi farklı kültürleriyle karıştırarak mutlu mesut yaşarlarmış. Biz bu akşam size bu bölgenin masalını anlatalım istedik. Kimlerle mi? Tabii ki bu bölgenin yüreği, aklı, dili, bilgisini şiirlere döken şairleriyle… Trabzonlu şairlere hoş geldiniz diyoruz."
"Ne yakınlık kalmış ne de gidip gelen yemekler"
Programın diğer sunucusu Sakine Kural Ömerderelioğlu da çocukluğunun köyüne dair anılarını paylaştı:
"Köyümün arı gibi çalışan genç delikanlıları değişmiş. Sonra mısır tarlaları yerini çay bahçelerine bırakmış. Döğmeli ahşap evleri yerini estetik çok katlı beton yapılar almış. Ne yakınlık kalmış ne de gidip gelen yemekler. Biri var ki, her noktada çocukluğum saklanmış. Şairlerimizin dağına, taşına, gökkuşağına, ırmaklarına methiyeler dizdiği güzeller güzeli bir diyarda kalmıştı. Kuş cıvıltılarına, yaprakların dansına karşılık verdiği bir bahar sabahı köye çelik gözlü, iyi giyimli, senetli sepetli adamlar gelmiş: 'Ey ahali, köyünüze talih kuşu kondu. Çok kazanacağız. Derelerinizden elektrik, dağlarınızdan altın çıkacak' demişler. Ama dereleri kurutup, dağları oyup, gerekirse ormanları yakacaklarını söylememişler. Gel zaman git zaman… HES'ler kurulmuş, maden ocakları açılmış, ağaçlar kesilmiş, ormanlar yakılmış, kül olmuş. Hayvanların yuvaları yok olmuş. Dağ yeşile küsmüş, toprağın kalbi kararmış, dereler taş kesmiş. Çocukların gözlerine gökyüzü yerine is dolmuş. Görememişler olacakları. Bilememişler böyle olacağını. Eyvahlar olsun."
"Benim ekmeğim, bu toprağın mısırıdır
Etkinlikte sahne alan şair Ümmihan Saral ise kadının direnişini ve toprağa bağlılığını şu sözlerle dile getirdi:
"Eyvah ki eyvah. Kadının sesi önce fısıltı, sonra rüzgar olmuş dağları aşmış. Bir kadın benim ninnim, derenin şarkısıdır. Benim ekmeğim, bu toprağın mısırıdır. Bu coğrafya bizi biz yapandır. ve katılmış onlara bölgenin her yerinden direnç çiçekleri: genci, yaşlısı, kızlı, kızanı, engellisi, engelsizi, izin vermeyeceğiz"
"Kavgaysa kavga, burası bizim"
Of Folklor Derneği yöneticilerinden Nokta Hacibektaşoğlu da etkinlikte yaptığı konuşmada dayanışma ve mücadele vurgusu yaptı:
"Dağ yamacında büyük bir çadır kurulmuş. Bir tarafında ateşler yanmış, diğer tarafında çocuklar oynamış. Orada aşklar bile filizlenmiş. Dozerlerin uğultusuna rağmen birbirlerini gözlerinde bulmuşlar cesareti. Kendim için değil, bizim için direniniz. Sabah sizin için kadınlar, dillerinde ortak türkülerin yanlarında; çocuklar aralarında, gençler orada… O gün dağ, kadınların türkülerini göklere taşımış. Dereler bentlerini aşmış, ormanlar küllerinden doğmuş. Hepsi tek yürek olmuş. 'Buradan öte yol yok' demişler. Bu coğrafya bizim. Kavgaysa kavga."