Marmara Depremi'nin 16. Yılı
Düzce Depremzedeler Derneği (DEPDER) Başkanı Ayşegül Şenol Can, "Bizler depremi unutsak dahi depremin kendisini unutturmayacağını bilmek durumundayız" dedi.
Düzce Depremzedeler Derneği (DEPDER) Başkanı Ayşegül Şenol Can, "Bizler depremi unutsak dahi depremin kendisini unutturmayacağını bilmek durumundayız" dedi.
Can, Marmara Depremi'nin 16. yılı dolayısıyla dernek binasında düzenlediği toplantıda, İstanbul Avcılar'dan Bolu'ya doğru uzanan bir hat üzerinde Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda gerçekleşen bu depremle başta Kocaeli, Gölcük, Sakarya, Yalova, Düzce'de olmak üzere on binlerce insanın hayatını kaybettiğini ve yüz binlerce binanın yıkıldığını belirtti.
Ülke topraklarının yüzde 92'sinin deprem riski taşıdığını, nüfusun yüzde 95'inin ise bu alanlarda yaşadığını vurgulayan Can, "Bu nedenlerledir ki, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri sonrasında da büyüklüğü farklı da olsa yıkım ve can kaybı yaşadığımız depremler oldu. Örneğin Van-Erciş depremleri sonrasında ortaya çıkan tablo 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde yaşadığımız derin acılardan ders almadığımızı göstermiştir. Başka bir anlatımla depremin afete dönüşmemesi için etkin mücadele yöntemleri geliştirebilmiş değiliz" ifadesini kullandı.
17 Ağustos ve 12 Kasım'da yaşanan felaketlerin temel nedenlerini, bataklıkların, verimli tarım arazilerin, dere yataklarının yerleşime açılması, kentsel planlamaya ve planlı büyümeye önem verilmemesi, yapı denetiminden nasibini almamış binaların yapılması, zemine uygun olmayan yapı projeleri, usulsüz kat artış kararları, bilimselliği ve kamu yararını yok sayan sayısız düzenlemeler ve uygulamalar olarak sıralayan Can, şunları kaydetti:
"İmar ve kentleşmede yaptığımız hatalar nedeniyle yeniden aynı acıları yaşamamak adına deprem gerçeğinin unutulmaması ve bizlerin de unutturmaması gerekmektedir. Bizler depremi unutsak dahi depremin kendisini unutturmayacağını bilmek durumundayız. Depreme karşı önceden önlem almak mümkündür. Bunun en kısa anlatımı ise bilimsel planlama, halkın katılımının sağlandığı planlama anlayışı ve kamu yararından vazgeçmemektir. Günümüzde bilimin ve teknolojinin ulaştığı standartlar gereği her zeminde her türlü bina yapılabilir. Problem ise her zeminde tek tip bina yapamayacağımız için yapı yapma kültürü, kullandığımız malzeme, teknoloji gibi pahalı olan yöntemleri kolaylıkla hayatımıza sokamamamız. Üstelik denetim mekanizmalarındaki kötü uygulamalar sebebiyle kat sayısını sınırlandırmak gerekmektedir."
Depremin değil binaların öldürdüğünü dile getiren Can, "Bu gerçeği unutmadan, doğanın bir gerçeği olan depremlerin önlenemeyeceğini ancak alınacak önlemler, eğitim ve planlı yerleşim ile depremle ölmekten vazgeçip depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiği düşüncesi ile merkezi ve yerel yöneticileri, biran önce gerekli önlemleri almaları konusunda bir kez daha uyarıyoruz" dedi.