Manisa'da Pamuk Üreticileri Maliyet Artışlarından Şikayetçi
Manisa'nın Salihli ilçesinde pamuk hasadı başlayan üreticiler, tarım girdi maliyetlerinin %200-300 artmasına rağmen pamuk fiyatlarının düşük olmasından şikayet ediyor. Üreticiler, emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve çiftçi olarak batma noktasına geldiklerini ifade ediyor. Salihli Ziraat Odası Başkanı, bu durumun devam etmesi halinde Türkiye'nin tarımda dışa bağımlı hale geleceğini belirtiyor.
OSMAN BEKAR
(MANİSA) - Hasadın başladığı Manisa'nın Salihli ilçesinde pamuk üreticileri, maliyetlerinin iki ile üç kat artmasına karşın pamuk fiyatının düşük olmasından yakındı. Üretici Selim Akbıyıkoğlu, "Çalışarak üreterek batıyoruz. Çalışıp ürettikçe daha çok batışa gidiyor Türk çiftçisi" derken, üretici İbrahim Çiftçi de, "Girdiğimiz kapıdan çıkamıyoruz. Aldığımız her şey yüzde 200 -300 arttı, pamuk fiyatı yerinde sayıyor" diye konuştu.
Domates, kavun, karpuz, biber, soğan, patlıcanın ardından pamuk üreticisi de emeğinin karşılığını alamıyor. Manisa'nın Salihli ilçesinde başlayan pamuk hasadında üreticiler, maliyetlerinin geçen yıla göre en az iki kat arttığını ancak pamuk alım fiyatının buna rağmen azaldığını belirterek tepki gösterdi. Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç da bu şekilde devam ederse bütün ürünlerde dışa bağımlı bir ülke haline gelineceğini vurguladı.
"Masrafları çıkartınca bize bir şey kalmaz"
Tarla sahibi İbrahim Çiftçi şunları söyledi:
"Ben pamukla uğraşıyorum, domatesle uğraşıyorum. Bu yıl pamuğun dekar maliyeti 7- 8 bin lirayı buldu. Pamuk fiyatları çok düşük. Geçen seneye göre daha da çok düşük. Geçen sene 25- 26 lira pamuk sattım. Bu sene 22- 23 lira bandında geziyor. Aldığımız her şey yüzde 100- 200 arttı. Bizler üretiyoruz ama kazanamıyoruz. Domates de aynı, pamuk da aynı diğer mahsullerin hepsi aynı. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Devlet arkamızda değil. Geçtiğimiz sene dekar başına 4 bin, 4 bin 500 lira arasındaydı. Bu sene 7- 8 bin lirayı buldu. Çiftçi batıyor. Geçtiğimiz sene işçi yevmiyelere 300- 350 lira arasında idi şu anda 800 liraya kadar geldi. Her şey yüzde 200- 300 arttı. Çiftçinin malı hiç artmıyor. Tarım ilaçları onlar da yüzde 200- 300 arttı. Pamuğun açılması için kullandığımız malzeme geçen sene 3 bin liraydı maliyeti, şimdi ise 5 bin lira açtırıcı ve döktürücü. Her fiyata artarken pamuk halen yerinde sayıyor. Pamuk toplama maliyetimiz bin 350 liraya anlaştık çırçırımızla, topluyorlar. Geçen yıl ben bunu 750- 800 liraya toplattım. Sadece bu fiyat dekar başına bu parayı veriyoruz. Buraya kaç kilo vereceğini şu anda bilemiyorum ama diğer tarlalardan dekar başına 450- 500 kilo pamuk alıyor. Girdiğimiz kapıdan çıkamıyoruz. Burada da 500- 550 kilo pamuk versen bize bir şey kalmaz masraflarını çıktıktan sonra."
"Çiftçinin ektiği mahsul aynı yerinde sayıyor"
İsmail Erkan ise şunları söyledi:
"Ben pamuk toplama makinesi işletmecisiyim. Bu yıl verimlerimiz hayli düşük. Erkekçinin üretim maliyeti hayli yüksek. Makineyi çalıştırırken de makinenin girdi maliyetleri geçen yıla göre iki katına yükseldi. Şoför maliyeti, basıcı arkadaşların maliyeti... Geçen yıl hasadımıza başladığımızda mazot 20-22 lira arasındaydı. Şu anda mazot 42 liraya yükseldi. Çiftçinin ektiği mahsul aynı yerinde sayıyor. Makinenin dönüm parasını biraz yükselttiğimiz zaman çiftçiye zarar oluyor. Bu şekilde toparlarsak biz bir şey kazanamıyoruz. Her şey iki katına yükseldi. Çiftçiler bu sene çok mağdur durumda."
Üretici Faik Turanlı ise, "Pamuk tarımına ve diğer ürünlere verilmiş olan desteklemeler yetersiz. Yapılan en büyük eksikliklerden bir tanesi, üretmiş olduğunuz ürünün gübre ve mazot desteklerini sezon bittikten sonra alıyoruz. Bunların üretim esnasında bölgelere göre yatırılmasını rica ediyoruz. İklim krizinden dolayı su kıtlığının tarımda çok handikap oluşturacağını tahmin ediyoruz. Burada yaşanan handikaplardan bir tanesi suların gitgide azalması, elektrik maliyetlerinin artması Türkiye ekstra bir maliyet yüklemektedir" dedi.
"Üretimde dışa bağımlı hale geliyoruz"
Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç şu ifadeleri kullandı:
"Şu anda pamuk tarlasındayız. Bu senenin başından başlıyorum; arpa, buğday, karpuz, kavun, pamuk, salçalık domates, kapya biber her bir bölümde çok bir sorun yaşadık. Birçok ürünümüzün maalesef domatesimi salçalık biberimizi, karpuzumuzu kavunumuzu ya halka bedava dağıttık ya da sürdük. Biz buradan tüm yetkililere şunu söylüyoruz; üretmezsek tükeniriz. Pandemi tüm dünyada gösterdi ki iki tane meslek çok önemli. Sağlıkçılarımız, alın terini toprağa akıtan çiftçilerimiz. Çiftçi üretmezse pazarlar boş kalır. Bir devletimizden özellikle desteklerin artırılması, daha çok verilmesini istiyoruz. Pamuğumuz beyaz altınımız odamızın eski kayıtlarına baktığımızda 2005 yıllarına kadar 80 bin dekara kadar bulan pamuk ürünü maalesef şu an 10- 12 bin dekara düşmüştür. Bunun en büyük sebebi, maalesef para yapmaması, çiftçilerin maliyetlerinin artması. Pamuğu elimizden geldiğince artırmalıyız. Dış ülkelere bağımlı olmamalıyız."
"Yerli üretimin bilincinde olmalıyız"
Selim Akbıyıkoğlu şunları söyledi:
"Hem pamuk üreticisi hem de çırçır işletmesi sahibiyim. Arkadaşlarımızla sezon boyunca ekilişten hasada kadar pamuklarımızın takibini yapıyoruz. Bu yıl zor bir yıldı, kuraklığın baş gösterdiği, hastalıklarla ve mücadele edildiği bir yıldı. Pamuk üreticilere bu hastalıklarla mücadele en iyi şekilde yaparken gerekli ilaçlamaları maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen en iyi şekilde yapıp verimi almaya ürün üretmeye çabalamışlardır. Bu yıl da kuraklığın etkisi ile barajımızdan gelen sularda enerji maliyetlerindeki maliyetler yüksekliğinden kuyularla yaşanan sıkıntılar baş göstermektedir. Yeraltı suları aşağı doğru çekildikçe, kuyularımızın su vermez duruma gelmesi, kulaklığın gözle görünür ve hissedilir durumda olması en önemli sorunlarımızdan biridir. Ben bir işletmeci olarak şunu söylüyorum; Salihli'de Manisa'da bütün Ege'de ciddi bir pamuk üretimi var. Fakat eski yıllara göre ciddi bir düşüş var. Ülkemizin katma değeri en yüksek ürünlerinden bir tanesidir. Hem iplik sanayinde tekstil sanayisinde yağ hayvancılıkta yem sanayide ciddi bir üründür. Fakat ithalatla ilerlemek zorunda kalmaktadır. Çiftçimizin sanayicimizin yurt dışındaki maliyetlerle rekabetçi olmadığı için sorun yaşamaktadır. Yerli üretimin bilincinde olmalıyız. Üreticimiz bugün üretimden vazgeçerse, çok daha kötü günlere gideceğimiz, aşikardır. Üreticiden gördüğüm isyan şudur; çalışarak üreterek batıyoruz. Çalışıp ürettikçe daha çok batışa gidiyor Türk çiftçisi."