Küresel Isınmaya Karşı Önlem Alınmalı
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Mahnaz Gümrükçüoğlu, küresel ısınmanın yaşadığımız dönem içinde büyük bir sorun haline geldiğini belirtti.
Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, küresel ısınmanın yaşadığımız dönem içinde büyük bir sorun haline geldiğini belirtti. Eski dönemlerde 150 yılda meydana gelen ısı değişikliğinin günümüzde 15 yılda gerçekleştiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, "Bu durum, iyi bir dünya bırakmanın ötesinde bir varoluş savaş vermesi anlamına geliyor" diye konuştu.
İklim değişikliğinin doğal bir olay olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu; "Dünya tarihine baktığımız da iklimler defalarca kez değişmiş. Ama bugün yaşadığımız ve problem haline gelmiş olan küresel ısınma çok hızlı bir değişimi gerçekleştirdiği için büyük sorun haline gelmiş durumdadır. Eski devirlere baktığımız da 150 yılda meydana gelecek ısınma biz son 15 yılda gerçekleştirdik. Ortalama olarak, +1 derece dünyanın ısısını artırmış durumdayız. Küresel ısınma olduğu zaman peki ne oluyor? Dünyanın her yeri ısınacak mı? Hayır ısınmayacak. Bazı yerler soğuyabilir. Bir sürü senaryo var bununla ilgili. Ama genel anlamda baktığımız zaman dünyada bugün normal olarak adlandırdığımız havaların normal olmaktan çıkması anlamına geliyor. Havanın normali yoktur, her yerde farklıdır" dedi.
Küresel ısınmanın nedenleri konusuna değinen Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu; "İnsanın yaptığı faaliyetler atmosferi kirletmemiz küresel ısınmanın nedenini oluşturuyor. Son dönem de milyonlarca yıldır toprağın altında birikmiş karbon dediğimiz kömürü, petrolü son 150-200 yıl içerisinde çıkarttık, birden bire hepsini yaktık, hepsini bitirmedik ama çok hızlı bir şekilde yaktık. Bundan çıkan karbonun hepsi atmosfere gitti ve atmosferde karbon kolay kolay kaybolmuyor. Ortalama karbondioksitin atmosferde kalma süresi 200 yıldır. Yani 200 yıl önceki verdiğimiz karbon da atmosferde duruyor hala. Bunlar güneşten gelen ışınları atmosfere yansırken kuzeye kaçmasını engelleyip tutuyorlar. Tuttuğu zaman da şemsiye gibi dünyanın daha fazla ısınmasına neden oluyor" diye konuştu.
Karbon emisyonlarını azaltmamız gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu; "Bugünden itibaren karbon emisyonlarını azaltmamız gerekiyor. Senaryolar çerçevesinde ortalama 5 derecelik bir artış gerçekleşirse dünya arık riskin ötesine doğru geçiyor. Bu iyi bir dünya bırakmanın ötesinde bir varoluş savaşı verilmesi anlamına gelir" dedi.
Gümrükçüoğlu; "Çok şiddetli yağışlar, çok yüksek aşırı sıcaklıklar yani ölümlere neden olabilecek sıcaklık dalgaları. Bunların hepsi ekstrem hava olayları, meteorolojik olaylar. Daha önce hiç görülmemiş şiddetli kasırgalar, olanı yok edecek şiddetli kasırgalar küresel ısınmanın göstergeleri. Yeni dünyada bütün yağışların kesilmesi her yerin kurak olması, sıcak olması mümkün değil. Çünkü bir su var ve o suyun dengesi var. O suyu yok edemezsiniz, dünya içerisinde sürekli döngü halinde döner. Suyun bir damlası ne atmosfere, nede uzaya kaçmıyor. Yer altında da yok olmuyor, sürekli dönüyor. Ama biz o dönerken suyun döngüsünü bozduk" açıklamasında bulundu.
Gümrükçüoğlu; " Bilimsel çevreler dışında baktığımız zaman bu sonuçları bizim yarattığımız gözler önünde. Yaşadığımız olayların nedeni küresel ısınma değil, küresel ısınmanın sonucundan biz bu olayları yaşıyoruz. Yani küresel ısınmayı tamamen biz yaratıyoruz. Bu şekilde devam edersek, hiçbir önlem almazsak, hava olayları şiddeti giderek artacak. Kuraklıklar yüzde 5 iken yüzde 50'ye çıkacak. Genel anlamda baktığımızda seller artacak, yaşam alanları daralacak, döngü değişecek ve sistem alt üst olacak" dedi.
Gümrükçüoğlu; "Okyanus kıyısına uzak olmamıza rağmen, bu tür olaylardan deniz kıyısındaki ülkeler daha kolay etkileniyor. Ama artık hiçbir şekilde karaların ortasında büyük hortumlar görünmezken görünmeye başladı. Uzun zamandır Akdeniz üzerinde bu tür olaylar görünmeye başladı. Sellere ya da kuraklıklara baktığımız zaman elbette bizde etkileniyoruz. Örnek vermek gerekirse; Sel olaylarında son bilmem kaç yılın en büyük yağışını yaşadık. Bu kadar büyük yağışlar Samsun'da, Ankara'da al geçitleri doldurdu. Ancak görülmemiş yağışlar değildi bunlar ama hesaplanması mümkün olmayan yağışlardı. Bu olayları meteorolojik olaylara yüklemek yerine artık tolere edilebilecek önlemler alınması gerekir. Ama biz Karadeniz'in bütün derelerinin önüne kocaman bir yol yapıyoruz, rahat rahat otomobillerle ulaşım sağlayalım diye. Derelerin önünde deniz olmasına rağmen kapatıyoruz. Karadeniz'de sel olması içler acısı bir durum. Çünkü bütün dereler tamamen denize çıkıyor. Ama biz bunların önünü kapattığımızda can kaybını önleyemeyiz. Bunların olmaması gerekiyor. Yanlış yapılaşma Türkiye'nin her yerinde var. Bu hepimizin suya yakın yerlerde yaşama isteğimizden kaynaklanmaktadır. Dünya nüfusunun yüzde 40'ının üzerindeki bölümü zaten kıyılarda yaşıyor. Ama bu bizim bunlardan etkilenmemizi etkilemiyor. Yaktığımız her şeyden kaynaklanan karbon emisyonunu kesinlikle azaltmamız gerekiyor. Dünya olarak fosil yakıtlardan kurtulmamız gerekiyor. Temiz diye doğalgaza geçmek bundan kurtulmamız anlamına gelmiyor. Fosil yakıtların olumsuzluklarını etrafa yaymamız gerekiyor. Çünkü rüzgar enerjisi kesintili diyorlar, kuşlar ölüyor diyorlar. Ama fosil yakıtların yarattıklarından insanlar ölüyor. Daha temiz teknolojik şeylerin olması gerekiyor. Dünyanın bu problemini çözmek gerekiyor. Bu afetler iklim değişikliklerini yavaş yavaş etkiliyor. Örneğin; Kuşlar göçmüyorlar, sıcak bir yere gitme ihtiyacı duymuyorlar ve böylece dengede bozulmuş oluyor. Yavaş yavaş meydana gelen olaylar gözümüzde görmediğimiz, dolaylı olarak algıladığımız ama buna yorumlamadığımız olaylar. Bunların düzelebilmesi için öncelikle insanların zihniyetinin değişmesi gerekiyor. Bu şekilde dünyanın düzeninin devam etmeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Bireysel olarak da daha az enerji kullanmamız gerekiyor. Daha az enerji kullanırsak, daha az enerji üretme ihtiyacı duyacağız. Her şeyi çok hızlı tüketiyoruz ve çok gereksiz tüketimler yapıyoruz" dedi.
Çevre kirliliği konusunda Sakarya'nın da risk altında olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, "İzmit'in kirliliğine yetişemedik, ama ne yazık ki hava kirliliğe doğru gidiyoruz. İstanbul çevre kirliliğine doydu artık. İstanbul'un kirliliği artık bu bölgelere doğru geliyor. Üstelik kocaman bir ovası olan muhteşem bir yer Sakarya. Burası Türkiye'nin özeti gibi. Ovası, yaylası, nehri, gölü, denizi her şeyi var. Türkiye'nin en verimli ovalarından iki tanesi burada. Biz onların orta yerine şehir kurmuş genişletiyoruz. Erozyona neden olacak yanlış şeyler yapıyoruz; Liman yapıyoruz, demir-çelik fabrikaları kurmak, termik santral getirmek, çimento fabrikaları kurmak istiyoruz. Çok verimli topraklara sahibiz. Ancak buna rağmen böyle sanayilerin kurulmasını düşünmeyi anlamlandıramıyorum. Sanayi de gelişmeli ama tarım alanları etkileyecek düzeyde değil. Burası eko turizm için muhteşem bir yer. Buraya insanların dünyanın dört bir yanından getirip tanıştırabiliriz. Sadece Acarlar Longozu yeter. Bu longoz başka bir ülkede olsa dünya'nın ilgi odağı haline gelir. Çünkü dünyada longozların sayısı zaten çok az. Ama biz orayı koruyamıyoruz. Karasu'yu sanayi açısından geliştirmeyi çalışırsak orası zaten denizden kazanılmış bir yer ve denizle bağlantılı olması gerekiyor. Dünya da 11 tane longoz var, ve 2 tanesi bizdeydi. Birini yok ettik, diğerini nasıl koruyacağız bilmiyorum. Bir örnek vermek gerekirse; Longozun denizle bağlantısını kesmişler, bağlantısı olması gerekiyor. Su bağlantısını kestiğiniz zaman Longoz olma özelliği kalmaz. Sakarya'yı korumamız gerekiyor, bu kadar güzelliği varken korumamak bana göre geleceğe yapılmış kötü bir durum" diye konuştu. - SAKARYA