'Kentlerin Bugünü ve Yarını'
Bursa Kent Konseyi Sosyolojisi Çalışma Grubu tarafından düzenlenen 'Mekanın Yeniden Üretiminden Kentlerin Bugünü ve Yarını' konulu panele konuşmacı olarak katılan Prof.Dr.İlhan Tekeli, Türkiye tarihinde 3.kez kentsel dönüşümün yaşandığını, ilk...
Bursa Kent Konseyi Sosyolojisi Çalışma Grubu tarafından düzenlenen 'Mekanın Yeniden Üretiminden Kentlerin Bugünü ve Yarını' konulu panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. İlhan Tekeli, Türkiye tarihinde 3. kez kentsel dönüşümün yaşandığını, ilk ikisinin güçsüz aktörlerle, son dönüşümün ise çok güçlü aktörlerle yapıldığını söyledi.
Atatürk Kongre Kültür Merkezi (Merinos AKKM) Başkanlık Salonu'ndaki toplantıya, vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Panel öncesinde konuşan Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Enes Battal Keskin, Kent Sosyolojisi Çalışma Grubu'nun Bursa Kent Konseyi'nin şehirle ilgili konularda çalışma yapması açısından önemli olduğunu söyledi. Çalışma grubunun herkese açık olduğunu hatırlatan Keskin, şehirlerin artık yaşam alanı olmaktan çıkıp değişim alanına dönüştüğünü belirtti.
Panelin konuşmacısı Prof. Dr. İlhan Tekeli ise rant meselesinin teknisyenler dahil büyük bir kesimin doğru bilmediğini, Türkiye'de siyasi tartışmaların hep rant üzerinden yapıldığını ve rantın suçlama mekanizması gibi çalıştırıldığını kaydetti. Rant kelimesinin aynı zamanda adil olmayan bir durumu ifade etmek için kullanıldığını anlatan Tekeli, kentsel rant teorisinin de büyük bir kesim tarafından bilinmediğini söyledi. Bir şehir büyüdükçe rantın oluşacağını belirten Tekeli, rantın kendisi değil, siyasi olarak manüpile edilmesine karşı olduklarını ifade etti. "Rantın en önemli etkisi hayatı pahalılaştırmasıdır" diyen Tekeli, şehir büyüdükçe rantın elbette olacağını, ancak azdırıldığında hayatın pahalılaştığını dile getirdi.
Günümüzde tüketim üzerinden hayat kalitesi tanımı yapıldığını söyleyen Tekeli, ne kadar çok tüketim olursa refahın da o kadar yüksek olduğunun sanıldığını belirtti. İnsanoğlunun, kendisine gerekli olandan çok fazlasını tükettiğini, bunun sonucunda da ortaya çıkan ekonominin 'daha çok tüketin' dediğini anlatan Tekeli, "Dünyanın içinde bulunduğu krize çözüm olarak 'daha çok tüketin' anlayışı görülüyor. Peki sürdürülebilirlik nasıl sağlanacak? Böylesi bir açmazın içerisindeyiz. Acaba yaşam kalitesi farklı bir şey olabilir mi? İnsan bir yaşam doyumu elde etmek istiyor. Yaşam doyumu, potansiyellerimizin ortaya çıkardığı performansın bize sağladıklarından geçer. Demek ki yaşam projesi, daha çok tüketme değil, kendi potansiyellerimi geliştirmektir" diye konuştu.
Kentsel dönüşümlerle şehirlerin kabuk değiştirdiğini, metropollerden şehir bölgelerine, tek merkezden çok merkeze geçildiğini anlatan Tekeli, mavi yakalıların yerine beyaz yakalıların hakim olduğu yeni bir orta sınıfın oluştuğunu ifade etti. Türkiye'de de sürecin paralel geliştiğini söyleyen Tekeli, şunları söyledi:
"Her ülke bu dönüşümü kendi aktörlerinin biçimine, ekonomisine göre yaşıyor. Fakat gelişmiş ülkelerde yaşanan dönüşüm, hukuk devleti kalıpları içinde, yeni katılımcı planlama süreçleri içerisinde, müzakereci planlamanın uygulandığı bir demokrasi anlayışıyla yapılıyor. Türkiye'de ise dönüşüm en abartılı şekliyle İstanbul'da yaşanıyor. Bizler dönüşümü güçlü aktörler eliyle yaşamaya çalışıyoruz. Türkiye'de bu yaşanan 3. dönüşümdür. İlki 1860'lı yıllarda İstanbul'da oldu. Dünyada şehirler, sanayi şehirlerine dönüştürüldü. İstanbul'da sanayi az olmasına rağmen bir sanayi şehri olarak dönüştü. Çünkü dış ilişkileri şehri bu yöne götürdü. O yıllarda dönüşümü para olmadığı için siyasiler değil, yangın yapmıştır. Binlerce ev yanıyor ve yerlerine binalar yapılıyor. Bu dönüşüm 1950'lilere kadar sürdü. 1950'den sonra eski doku yıkılıp yerine apartmanlaşma ortaya çıkmıştır. Bunu 'yap-sat'çı ve gecekondu gibi iki güçsüz aktörler yapmıştır. Şimdi Türkiye üçüncü dönüşümünü yaşıyor. Bu dönüşümü ilk iki dönüşümde olduğu gibi güçsüz aktörler eliyle değil, çok güçlü aktörlerle yapıyor. Birincisi büyükşehir belediyeleri ve TOKİ'dir. İkincisi gayrimenkul yatırım ortaklıklarıdır."
Şehirlerin yapılanma biçimlerinin de değiştiğini aktaran Tekeli, 1950'lilerde şehirlerin tek tek binaların eklenmesiyle oluştuğunu, şimdi ise büyük parçaların eklenmesiyle büyüdüğünü söyledi. Yeni yapılanmayla, şehirlerin bir anlamda parçalandığını kaydeden Tekeli, parçalanmayla kişilerin sadece kapıları kapalı bir yere değil, aynı zamanda şehir içinde de kendilerini hapsettiğini söyledi.
(MŞ)
03.12.2012 15: 32: 08
TSI
NNNN - BURSA