Kent Konseyi'nde "Kentlerin Geleceğinde Vizyon Tasarı ve Sosyal Etkinin Önemi" Konferansı
Antalya Kent Konseyi’nde “Kentlerin Geleceğinde Vizyon Tasarı ve Sosyal Etkinin Önemi” konulu konferans veren Şehir Plancısı A.Fauk Göksu, günümüzde birbirine benzeyen kentlerin artık kimliklerini yitirdiğini belirtti.
Antalya Kent Konseyi'nde "Kentlerin Geleceğinde Vizyon Tasarı ve Sosyal Etkinin Önemi" konulu konferans veren Şehir Plancısı A.Fauk Göksu, günümüzde birbirine benzeyen kentlerin artık kimliklerini yitirdiğini belirtti.
Şehir Plancısı A.Fauk Göksu, Moderatörlüğünü Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Yusuf Örnek'in yaptığı Antalya Kent Konseyi'nde 'Kentlerin Geleceğinde Vizyon Tasarı ve Sosyal Etkinin Önemi' konulu konferansında kentlerin geleceğinde vizyon, tasarı ve sosyal etkinin önemini anlattı. Şehir Plancısı A. Faruk Göksu, "Kentlerimiz 60-65 yılda üç kez dönüştü. Dünyanın hiç bir yerinde 60-65 yıllık süreç içerisinde üç kez dönüşen kent yok. Kentlerimiz birbirine benzemeye başladı. Birinci dönüşüm süreci 1950 ila 1980 yılları arasında oldu. Gecekondular ve apartmanlar ürettik" dedi. 2981 Sayılı Yasa ile bütün gecekondu alanlarının sağlıksız ve riskli yapı adı altında 15 yıl içerisinde dönüştürüldüğüne de dikkat çeken Göksu, "Bunun sonucunda çarpık kentleşmeyi ortaya çıkardık. 1999 yılında deprem oldu. Birincisini de, ikincisini de yanlış yaptığımız ortaya çıktı. Şimdi üçüncü sürece girdik. Bu üçüncü süreçte iki şey var. Bir kamu eliyle yapılan dönüşüm var, bir de özel sektör eliyle yapılan. 65 yılda üç kez yıkıldık, yapıldık ama artık dördüncü kez yıkılıp, yapılmaya kentimiz kalmadı. Kentlerimiz kapasitesini doldurdu. Vizyon, tasarım ve sosyal etkinin önemini dikkate alan bir takım çalışmalar yapmamız lazım" diye konuştu.
SOSYAL BOYUTU UNUTULDU
Kentsel dönüşümün bir gayrimenkul geliştirme olmadığını da vurgulayan Göksu, "Bu piyasa güçleriyle olur. Eğer bu tanımı kabul ediyorsanız, Türkiye'de bir tane kentsel dönüşüm projesi söyleyemezsiniz. Hemen hemen tüm projeler bir gayrimenkul geliştirmeye göre yapılmış. Kentsel dönüşüm ise kamu desteğine gereksinim duyulan sosyal yoksulluk bölgelerinde ekonomik ve sosyal bileşenleri içeren uzun vadeli eylemler bütünüdür. Bu üç dönemin içerisinde ekonomiyi ve sosyal boyutları içeren hiç bir şey olmadı. Yani insanların gelişmesi, sosyal gelişme ve ekonomik kalkınmaya yönelik hiç bir şey yapmadık" ifadesini kullandı.
KENTLER KİMLİKLERİNİ YİTİRDİ
Dünyada kentlerin yeniden kurgulanmasında senaryoların 50-100 yıl öncesinden yazıldığını da hatırlatan A. Faruk Göksu, şöyle konuştu:
"Maalesef bizde hep parçacıl olduğu için, kentlerimizin bir ideolojisi, gelişim felsefesi yok. Bir kenti yeniden nasıl kurgularız bunun arkasındaki felsefe ne olmalı? Gelecek senaryoları ne olmalı? Bütün bunları tartışmamız gerekiyor. Birbirine benzeyen kentlerimiz artık kimliklerini yitirdi. Tarihsel derinliği 15 bin yıllar öncesine kadar giden farklı buluntuların bulunduğu Anadolu coğrafyasında biz bu farklılıkları, nasıl farklılaştırırız diye tartışmamız lazım. Geçmişten gelen değerlerin dikkate alınarak yeniden yazılması ve oluşturulması gerekiyor."
KENTLERİ BU HALE İMAR PLANCILARI GETİRDİ
Kentleri yeniden dönüştürmede şehir plancısına, tasarımcıya, stratejiste ihtiyaç bulunduğunu da sözlerine ekleyen Göksu, "Artık bizim imar plancısına ihtiyacımız yok. Çünkü kentlerimizi bu hale imar plancıları ve politikacılar getirdi. Bu imar planlaması yaklaşımı kentlerimizi maalesef bu hale getirdi" dedi.
BAŞKA BİR STRATEJİ GELİŞTİRMEK LAZIM
Antalya ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Göksu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Antalya'da sahil boyunca bir doğuda, bir batıda ekonomik gücün, kazanımın en fazla olduğu değerler. Buraya başka bir strateji geliştirmeniz lazım. Antalya'nın merkezi çöküyor ama kelebeğin iki kanadı yani sahil kanadı müthiş bir katma değer üretiyor. Antalya bundan yararlanıyor mu? Ne kadar yararlanıyor? Antalya'nın en büyük değerleri kanatlarının iki ucunda. Biri Döşemealtı ve Elmalı, diğeri de İbradı ve Akseki yaylarının olduğu bölge. Biz Antalya'yı yeniden kurgulayacaksak, bu tür stratejileri üreterek senaryolar yazmamız lazım. Üç dönem yap-satçılarla yaptık bu dönüşümü. Her şeyi gayrimenkul odaklı değil, yaşam odaklı yapmamız gerekiyor. Ama imar plancısı yerine, şehir plancısı yetiştirdiğimiz takdirde, vizyonu ön plana aldığımız sürece bir adım atarız." - ANTALYA