Kent Konseyi Burdur'da
Antalya Kent Konseyi, kültür ve tarih gezilerinin sonuncusunu Burdur’daki Susuz Kervansaray ve Sagalassos antik kentine yaptı.
Antalya Kent Konseyi, kültür ve tarih gezilerinin sonuncusunu Burdur'daki Susuz Kervansaray ve Sagalassos antik kentine yaptı.
Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ve Yürütme Kurulu Üyelerinin katılımıyla gerçekleşen gezinin ilk durağı Bucak ilçesinin Susuz köyünde bulunan ve adını buradan alan Anadolu Selçuklu devri XIII. Yüzyıl kervansaraylarından Susuz Kervansaray oldu.
Daha sonra Ağlasun ilçesine geçen grup, burada ise antik Yunan'da Pisidya'nın başkenti olan Sagalassos'u gezdi. Gezinin rehberliğini ise aynı zamanda yürütme kurulu üyesi olan emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Tuncay Neyişçi yaptı. Türkiye'de tarihi ören yerlerine olan ilgisizliğe dikkat çeken Prof. Dr. Neyişçi, bu sorunun çözümüne de eğitim sisteminden başlanılması gerektiği söyledi.
Eğitim sisteminin özgüven vermesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, "Bu özgüven iyi yönlerimizi bildiğimiz kadar, kötü yönlerimizi de bilmemizi gerektirir. Ne kötü yönlerimizden fazlasıyla üzüntü duyacağız, ne de iyi yönlerimizi abartacağız. Onun için de böyle bir eğitim sisteminin mutlaka aktarılmış olması lazım. Bu sonunda şunu getirecek; Bir zamanlar biliyorsunuz İzmir'in adını bile değiştiriyorduk, bu gavur adı diye. Burada ören yerlerine bu kadar ilgisiz kalmamız, Sagalassos'u çoğu kimsenin bilmiyor olmasının arkasındaki neden de bunun bir gavur işi olarak görülmesindendir" ifadesini kullandı.
HEPSİNİN SAHİBİ BİZİZ
Tüm bu değerlerin Anadolu'ya ait olduğunu ve konuya bu gözle bakılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Neyişçi, "Hayır efendim bu Anadolu işidir, ben burada bin seneden beri yaşıyorum, burada ne var ne yoksa tarihten bağımsız olarak hepsinin sahibi benim. Bu Toros dağları nasıl benim kişiliğimi, davranışımı, kültürümü etkilemişse, Perge kenti de etkilemiştir, kervansarayı da etkilemiştir, yivli minaresi de etkilemiştir. Onun için bu evrenin kiracısı, yarın çekip gidecek birisi değilim, ev sahibi benim, mülk sahibi benim diye böyle bir anlayışın oturması lazım. Efendim bu Yunanlıdır, bu Romalıdır, bu Selçukludur, bu Osmanlıdır diye dışlayarak baktığınız zaman oturacak yer, ayağınızı basacak yer bulamazsınız, İşte bu Almaca, bu Rusça, bu Yunanca dediğiniz zaman da konuşacak dil kelime bulamazsınız. Burada yaşıyorsanız bütün bu çeşitli etkileşimlerin bileşkesinde yaratılmış olduğunuzu, onlarla harmanlaşmış olduğunuzun çok iyi anlaşılmış olması lazım."
BAKIŞ AÇISI
Böylesine bir anlayışın ülkeye bakış açısının da farklı olacağına işaret eden Prof. Dr. Neyişçi, "O zaman da işte bu ülkeye bakmak çok farklı oluyor. Örneğin Karain Mağarası 500 bin yıllık bir yaşam geçmişi olmasına rağmen yıllık ziyaretçi sayısı 13 bini geçmiyor. Çatalhöyük dünyanın en eski yerleşim yeri olmasına rağmen yıllık ziyaretçi sayısı 20 bini bulmuyor. Yaklaşık 9 bin 500 yıllık geçmişi olan, dünya kültürüne inanılmaz katkıları olmuş bir yeri yılda ancak 20 bin kişi geziyor. İngiltere'de bundan 4 bin yıl daha genç olan ve Stonehenge dedikleri bir yerin yıllık ziyaretçi sayısı 1 milyonun üzerinde. İşte bunları yabancı olarak görürseniz o zaman bir caminin de, kervansarayın da, Sagalassos'un da kıymetini bilmezsiniz" şeklinde konuştu. - ANTALYA