Kadına Yönelik Şiddet Kaygılandırıyor
Diyarbakır'da kadınlarla ilgili çalışma yürüten sivil toplum kuruluşları ve merkezler, kadınlara yönelik şiddetin arttığını, bu konuda gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini belirti...
NURTEN ASLAN - Diyarbakır'da kadınlarla ilgili çalışma yürüten sivil toplum kuruluşları ve merkezler, kadınlara yönelik şiddetin arttığını, bu konuda gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini belirtiyor.
Eğitimsizlik ve ekonomik nedenlerden dolayı kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını kaydeden sivil toplum kuruluşları ve merkezler, bu kapsamda psikolojik danışma merkezi kurulmasını öneriyor.
Diyarbakır'da kadınlara yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları imam nikahlı eşi tarafından boğularak öldürülen bir çocuk annesi Songül Malçok olayını kınayarak, kadın cinayetleri konusunda önlem alınmasını istiyor.
Ev Eksenli Çalışan Kadınlar ve Sosyal Haklar Derneği (EVÇAD) Yönetim Kurulu Başkanı Aycan Cankurt Güven, AA muhabirine, derneklerine şiddete uğrayan kadınların da geldiğini, bazı kadınların şiddet olayını kanıksadığını, şiddet gördükleri halde bir yere başvurma gereği duymadıklarını söyledi.
"Namus denildiğinde cinayet meşrulaşıyor"
"Kadınlar yaşadıkları şiddeti anlatırlarsa sonucun daha kötü olacağına inanıyorlar. Bize başvuranları çeşitli merkezlere yönlendiriyoruz. Kadınlar sadece eşlerinden, babalarından değil, çocuğundan da şiddet görebiliyor. Bize başvuran bir kadın uyuşturucu kullanan oğlundan şiddet gördüğünü söyledi. Evlattan gelen şiddet de var maalesef" diyen Güven, kadınlara yönelik şiddetin acı verici olduğunu belirtti.
Güven, "Diyarbakır'da bir kadın öldürüldü. Artık canım çok acıyor. 18 yaşındaki bir genç kadına nasıl kıyılır? Kadına yönelik şiddeti önlemek için çok güzel düzenlemeler yapılıyor. Ancak önlenemiyor. Eğitimsizlik ve ekonomik nedenler kadınlara yönelik şiddetin boyutunu artırıyor" dedi.
Kadının eğitim durumunun çok önemli olduğunu anlatan Güven, şöyle konuştu:
"Bazı erkekler halen kadını bir mal gibi görüyor. Kadını öldürdüklerinde maalesef ki çevre de bu durumu kanıksıyor. Namus denildiğinde cinayet meşrulaşıyor. Namus cinayeti denildiği zaman da çok da üzerinde durulmuyor. Sivil toplum kuruluşları ve bakanlığın bu konuda güzel çalışmaları var. Ama bıçakla kesilir gibi bu olaylar son bulur mu hayır? Çünkü daha yeni bir kadın öldürüldü. Umarım en kısa zamanda çözüm yoluna gidilir."
"Kadın eğitimine önem verilmeli"
Diyarbakır İş Kadınları Derneği (DİKAD) Başkanı Esra Aksu ise kadınların öldürülmesindeki asıl nedenin ortaya çıkarılarak, bunun ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti.
"Diyarbakır gibi illerde çalışma oranı çok düşük. İhtiyaçlar da gün geçtikçe çoğalıyor. Bu ihtiyaçları karşılamak için para lazım. Olmayınca insanlar gerginleşiyor. Böyle olunca da gerginlik savunmasız bir varlık gibi görünen kadınlara yansıyor. Kadına baskı artıyor. Eğitimsizlik ve ekonomik yoksunluk kadına şiddet olarak dönüyor" diyen Aksu, kadınların da eğitimine önem verilmesi gerektiğini aktardı.
Aksu, şöyle devam etti:
"Bizler bile bilinçli insanlarız, konuşarak problemleri çözme taraftarı kişiler olmamazı rağmen bazen psikolojik şiddet görebiliyoruz. Kadınlara daha iyi eğitim verilmesi lazım. Mahalle çalışması yapılmalı. Eğitim seviyesi düşük kadınlarda şiddete maruz kalma daha yoğun görülüyor. Psikolojik danışma merkezleri kurulmalı. Kadınlara ücretsiz hizmet verilmeli. Seçim öncesi aday adayı olanlar bu yönde doğru çalışma yaparsa eminim ki çok daha fazla oy potansiyeline sahip olur. Kadınlara yönelik şiddeti kınıyoruz."
"Cinayetler mercek altına alınmalı"
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları, Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Halime Sanli da dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadınların ikinci sınıf kategoride görüldüğünü, kadınlara yönelik şiddetin her geçen gün arttığını belirtti.
Medyada namus, töre cinayetleri, koca ve baba dayaklarının magazinleştirilerek verildiğini, şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediğini ya da nasıl giyindiğinin sorgulandığını aktaran Sanli, fiziksel, söze ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip etmediğinin tartışıldığını dile getirdi.
Resmi verilere göre bu yıl 28 bin kadının şiddete maruz kaldığını, 95 kadının da hayatını kaybettiğini ifade eden Sanli, şöyle dedi:
"Resmi olmayan rakamlara göre ise Türkiye'de kadına şiddet son 10 yılda yüzde bin 400 artış göstermiş. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete ilişkin veriler kadın cinayetlerinin arttığını göstermektedir. Kadına karşı her türlü şiddet davalarında uygulanan haksız tahrik indirimleri kaldırılmalı. Kadına yönelik şiddette, özellikle aile üyelerinden gelen şiddetle mücadele uzun soluklu, sistemli ve tavizsiz olarak gündemde yerini almalıdır. Aile içi cinayetler mercek altına alınmalı, bir yakınının şiddetine maruz kalma riski yüksek olan gruplar erken devrede saptanarak müdahale edilmesi sağlanmalıdır. Kadın sığınma evleri ile ilgili sorunlar hızla aşılmalıdır."
Sanli, kadına yönelik şiddetin bir insanlık suçu olduğunu sözlerine ekledi.
"Toplum şiddeti reddetmeli"
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) Sorumlusu Özlem Özen ise kadınlara yönelik şiddete dikkati çekmek amacıyla kadınların meydanlarda olduğu saatlerde biri Diyarbakır'da olmak üzere 2 kadının öldürüldüğünü söyledi.
Dünyaya şiddetin dini ve dilinin bulunmadığını, dünyanın her yerinde kadınlara yönelik şiddetin var olduğunu kaydeden Özen, son dönemlerde kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla düzenlemeler yapıldığını ancak kadın cinayetleri ve şiddetin arttığını belirtti.
Özen, kadın cinayetlerinde artış olduğunu, bunu toplumun tüm kesimlerinin reddetmesi gerektiğini kaydederek bunun sadece kadın örgütlerinin ve kadınların sorunu olmadığını, tüm toplumun sorunu olduğuna dikkati çekti.
"Aslında biz evlerde en sevdiğimiz kişiler olan ağabeyimiz, eşimiz, babamız tarafından katlediliyoruz. Aslında burada zihniyetle mücadele etmek gerekiyor. Varolan sistem artık çökmüştür" diyen Özen, kadına bakış açısı ve zihniyetin değişmediği sürece kadınlara yönelik şiddetin süreceğini bildirdi.
Kadın erkek eşitliğini sağlayacak sistemin oluşturulması gerektiğini anlatan Özen, "Çocukluktan başlayan bir eğitim çalışması gerekiyor. İstatistiklerle bu sorunu ortaya koymak sadece sorunu rakamlara boğar. 'Bu kadar kadın öldürüldü' demek o kadar kolay olmamalıdır. Kadına yönelik şiddeti önlemek için topyekün mücadele gerekiyor" diye konuştu.
Özen, Diyarbakır'da 4 mahallede şubelerinin bulunduğunu, kadınlar için sığınmaevinin de olduğunu ifade ederek, kadınlara kararı doğrultusunda çeşitli destekler sunduklarını aktardı.
"Şiddet gören 90 kadın başvurdu"
Yenişehir Belediyesi Kadın Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde (EPİ-DEM) sosyolog Azize Kaya da, merkezde kadınlara yönelik çeşitli etkinlikler düzenlendiklerini, verdikleri eğitimlerle kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak istediklerini bildirdi.
Bu yıl merkezlerine bin 40 kadının başvurduğunu, bunlardan 90'ının şiddet mağduru kadın olduğuna dikkati çeken Kaya, "Durumlarına göre bu kadınlara yardım ettik. Elimizden gelen tüm yardımları kadınlara sağlıyoruz. Bizim yardımcı olamayacağımız durumlarda ise kadınları diğer merkezlere yönlendiriyoruz" diye konuştu. - Diyarbakır