Kadın Katilinin Cezası Ağırlaştırılmış Müebbete Çıkarılmalı"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir temsilcisi Sanem Deniz Kural, mart ayında 33 kadının cinayete kurban gittiğine dikkati çekerek, "Kadına yönelik şiddet ve özellikle cinayetlerin önüne geçilmesinin ilk adımı ceza yaptırımlarıdır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir temsilcisi Sanem Deniz Kural, mart ayında 33 kadının cinayete kurban gittiğine dikkati çekerek, "Kadına yönelik şiddet ve özellikle cinayetlerin önüne geçilmesinin ilk adımı ceza yaptırımlarıdır. Kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yasalaşmalı" dedi.
Kural, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl ocak ayında 20, şubatta 21, martta ise 33 kadının öldürüldüğünü bildirdi. Kadınların öldürüldüğü olayların her geçen yıl artarak sürdüğüne dikkati çeken Kural, 2013 yılında 237, 2014'te 294 kadının bu olaylarda can verdiğini hatırlattı.
Sanem Deniz Kural, bu cinayetlerin neredeyse tamamında katilin kurbanın yakını ya da tanıdığı olduğuna vurgu yaparak, "Olaylarda hayatlarını kaybeden kadınların yüzde 40'ı kocası, yüzde 7'si eski kocası, yüzde 26'sı akrabası, yüzde 13'ü erkek arkadaşı, yüzde 14'ü ise bir tanıdığı tarafından öldürüldü" dedi.
Kadınların öldürüldüğü olayların en çok büyük şehirlerde yaşandığını dile getiren Kural, bu kentlerin İstanbul, Adana, Gaziantep, Ankara, İzmir olarak sıralandığını belirtti.
"Hayatlarına dair karar vermek istedikleri için öldürüldüler"
Kural, mart ayında da kadın cinayetlerinin en çok metropollerde işlendiğini, İzmir ve İstanbul'un mart ayında en fazla kadınların öldürüldüğü iller olduğunu kaydetti.
Cinayete kurban giden kadınların yüzde 46'sının kendi hayatlarına dair karar vermek, yüzde 33'ünün boşanmak isteği için öldürüldüklerini anlatan Kural, "Askerden, cezaevinden izin alarak bile cinayet işleyenler var. En korunaklı olması gereken yerlerde bile cinayet işlemeye cesaret edebiliyorlar. Hatta cezaevinde 'pembe oda' içinde öldürülen bir kadın kardeşimiz var" diye konuştu.
Kural, İzmir gibi büyük şehirlerde kadına yönelik şiddette daha fazla olayın görülmesinin nedeninin, bu kentlerde kadınların şiddet olayları karşısında "kol kırılır yen içinde kalır" görüşünü benimsemek yerine şikayetçi olmayı tercih etmeleri ve dolayısıyla olayların daha fazla kayıt altına alınması olarak gösterdi. Kural, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un yürürlüğe girdiğinde en fazla başvuru yapılan kentlerin başında İzmir'in geldiğini ifade etti.
"Çözüm; indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis"
Kadına yönelik şiddet ve özellikle cinayetlerin önüne geçilmesinin önemli bir adımının ceza yaptırımları olduğunu vurgulayan Kural, "Kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yasalaşmalı ve bu cezaya indirim uygulanmamalı" görüşünü savundu.
2004 yılında Güldünya Tören'nin öldürülmesinden sonra "töre cinayetleri"ne ilişkin, 2010'da Ayşe Paşalı'nın eski kocası tarafından öldürülmesinden sonra "korunma kanunu"na ilişkin, Kader Erten'in 12 yaşında evlendirilip, 13 yaşında anne olması ve 14'ünde ölü bulunmasından sonra ise "erken yaşta evlilikler"e ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığını anlatan Kural, bunların tamamının olumlu etkilerinin yansıdığını bildirerek, "Özgecan olayından sonra da bu tür olaylara ilişkin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yasalaşmalı" ifadesini kullandı.
Kural, bu cinayetlerin faillerinin yargılanmaları sürecinde ceza indirimlerinden yararlanmaya yönelik savunma yaptıklarını, iftiraya başvurduklarını savunarak, bu durumun öldürülen, savunma yapamayan kadınların aileleri için bir adaletsizlik oluşturduğunu, ailelerin evlatlarını öldüren adamın yalanlarını, iftiralarını dinlemek zorunda kaldıklarını söyledi.
Davalarda indirimlerin hala uygulanıyor olmasının cinayet işlemeyi aklından geçiren kişiyi suça yönelttiğini öne süren Kural, "Erkek şiddetini 'aklama' ve 'maruz gösterme' işlevi olan bu indirimlerin kaldırılması için mücadele ediyoruz" dedi.