Haberler

İran, Yemen'e Müdahale Ederek Çatışmanın Parçası Olmak İstemez"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen'de Husilere karşı başlatılan "Kararlılık Fırtınası Operasyonu"na ilişkin, "Umman dışındaki Körfez ülkeleri, süreçte yer aldı.

BÜŞRA NUR ÖZCAN - Uludağ Üniversitesi (UÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen'de Husilere karşı başlatılan "Kararlılık Fırtınası Operasyonu"na ilişkin, "Umman dışındaki Körfez ülkeleri, süreçte yer aldı. Mısır, destek için Aden'e 4 savaş gemisi gönderdi. Koalisyon artıyor. Türkiye de siyasal anlamda destek veriyor. O nedenle İran, Yemen'e müdahale ederek çatışmanın bir parçası olmak istemez" dedi.

Arı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yemen'de yaşananların Arap baharından sonraki süreçte geçiş döneminin iyi yönetilememesi, taraflar arasında yeni bir anayasa yapılması konusunda uzlaşılamaması ve bu süreçte ortaya çıkan güç boşluğunu Husilerin kullanarak etkilerini artırmasından kaynaklandığını söyledi.

Husilerin kısa bir süre içinde Yemen'e nasıl hakim olduklarının sorgulanması gerektiğini belirten Arı, Arap baharına kuşkuyla yaklaşan tarafların, Yemen'deki sorunu kendi haline bırakmasının Husilerin işini kolaylaştırdığını dile getirdi.

Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin Yemen siyasetinde çok etkili olduğunu aktaran Arı, şöyle konuştu:

"Arap baharının başarılı olmasına ilişkin kafa karışıklığından dolayı Ali Abdullah Salih sonrasında Müslüman Kardeşler ile irtibatta olan bazı grupların ki bunun başında da Islah geliyor, onun gelmesini sakıncalı buldukları için soruna temkinli yaklaştılar. Eski rejim Salih'in Husilerin üzerindeki iddialarını yeniden geri alma emeli yüzünden Husileri destekleyerek onların yanında yer alması, sürecin bu noktaya gelmesinde rol oynadı. Ordudaki Ali Abdullah Salih yanlıları Husilere yardımcı oldu ve ordu, Husilerin ilerleyişine fazla tepki göstermedi. Bu yaklaşımlar ve Yemen'deki sürece müdahil olmamalarıyla ortaya çıkan güç boşluğunu Husi milisleri doldurdu. Bunlar yıllardır Salih rejimine karşı da mücadele etmiş, Zeydiliğin bir alt koluna mensup bir Şii topluluk ama diğer Zeydilerden ciddi farklılıkları var. Diğerleri Sünni İslam dünyasıyla çok yakın ilişkileri olan, bir problemi olmayan insanlar. Bunlar, nüfusun yüzde 40'ını oluşturuyor. Daha çok Kuzey Yemen'de hakimler."

Sürecin İran destekli Husilerin Yemen'deki iktidar boşluğunu ellerindeki milis güçle kendi lehlerine çevirmelerinden kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Arı, şunları kaydetti:

"Bu sürece Kırgız ülkeleri müdahil olsalardı iş bu noktaya gelmeyecekti. ABD'nin temel odaklandığı konu da 'Yemen El Kaidesi ile mücadele' olduğundan Husileri başıboş bıraktı. Güney Hareketi de sadece Aden merkezli bir Yemen'i önceledikleri için kuzeydeki gruplar, Husilere karşı mücadelede sönük kaldı. Suudi Arabistan'ın Yemen siyasetinde etkili bir aktör olmasına rağmen bu sürece zamanında müdahale etmemesi de işi bu noktaya getirdi. Yemen'deki sorun, 3'üncü ağızlar tarafından bir Şii-Sünni çatışması olarak yansıtılıyor ve bu oldukça yanlış. Çünkü Şiiler, Yemen nüfusunun yüzde 40'ını oluşturan Zeydilerdir. Zeydiler, Sünnilerle herhangi bir sorunu olmayan bir topluluktur. Husiler, İran Şiiliği'ni benimsemiş bir grubu oluşturuyor. Bu nedenle de İran tarafından hem mali hem askeri olarak destekleniyorlar."

"Yemen'i İran destekli bir rejimin ele geçirmesine, hiçbir Arap ülkesi katlanamaz"

"Husiler, İran desteğini reddetseler de bir İran gerçeğiyle karşı karşıyayız" diyen Arı, Suudi Arabistan'ın Suriye'de, "İran kuklası" bir Esed rejiminin ardından bir de Yemen'de İran destekli bir Husi iktidarının oluşturulması halinde tamamen kuşatılmış bir pozisyonda kalacağını anlattı.

Yemen'deki sorunun sadece Suudi Arabistan'ı değil, tüm Arap dünyasını ilgilendirdiğini bildiren Arı, "Ülkede, işleyen bir demokrasiye müdahale eden kiralık güçler var. Bu kritik sürecin Yemen'de istikrara yol açıp açmayacağını zaman gösterecek ama bu operasyonun gerekli bir müdahale olduğunu söylemek mümkün. Aksi halde Husiler, ellerindeki milis güçler ve İran'dan aldıkları destek sayesinde Yemen'in kaderine hakim olacaklardı" ifadelerini kullandı.

Yemen'e İran'ın fazla müdahale etme ihtimali olmadığını aktaran Prof. Dr. Arı, şöyle devam etti:

"Çünkü bu sürece dahil olan Körfez ülkeleri ve Sudan, Pakistan gibi İslam ülkeleri de var. Umman dışındaki Körfez ülkeleri, süreçte yer aldı. Mısır, destek için Aden'e 4 savaş gemisi gönderdi. Koalisyon artıyor. Türkiye de siyasal anlamda destek veriyor. O nedenle İran, Yemen'e müdahale ederek çatışmanın bir parçası olmak istemez. Suudi Arabistan'ın güneyinde yer alan bir Yemen'i İran destekli bir rejimin ele geçirmesi, başta Suudi Arabistan olmak üzere hiçbir Arap ülkesinin katlanabileceği bir durum değil. Ayrıca meşru olmayan, bugüne kadarki diyalog arayışlarını, barış sürecini sabote eden bir yapı var. Bu, uluslararası meşruiyeti olmayan bir süreçtir. Bunu ne BM kabul eder, ne de herhangi bir devlet. Halkın iradesini yansıtmayan bir gayri meşru gücün ülke siyasetine silah kullanarak hakim olmaya çalışmasına uluslararası toplum, karşı durmak zorunda."

"Bölgedeki çatışma, Şii-Sünni çatışması değil"

Operasyon için kullanılan dilin çok önemli olduğunu da vurgulayan Arı, şu tespitlerde bulundu:

"Türkiye'de de Arap dünyasında da yapılan bir hata var. Bölgedeki çatışma, Şii-Sünni çatışması olarak yansıtılıyor. Oysa böyle bir çatışma değil. Husilerin İran destekli küçük bir grupken ülke siyasetini ele geçirme gayretlerinden kaynaklanan bir durum bu, Zeydilerin ayaklanmasıyla ortaya çıkan bir sorun değil. Zeydiler, sadece burada mağdur olan kesimlerden biridir. Tüm Zeydilerin İran tarafından desteklendiği gibi yansıtılması da bir başka hatadır. Osmanlı Devleti dönemindeki Kuzey Yemen'de sadece Zeydiler yaşıyordu. Nüfusun yüzde 80'ini onlar oluşturuyordu ve Osmanlı'ya 400 yıl boyunca bağlı kalmıştı. Sorunun medyada Şii-Sünni çatışması şeklinde yansıtılması, diğer Zeydilerin Husileri desteklemesine yol açabilir. Bu da en tehlikeli olandır. İş, bu noktaya gelirse sorun asla çözülemez, giderek iç çatışma boyutu kazanabilir ve Yemen'in bölünmesi gündeme gelebilir. O nedenle kullanılan dile dikkat edilmeli."

Prof. Dr. Arı, operasyondan endişe duyduğunu açıklayan ülkelerin bölgedeki sorunları kendi lehlerine kullanmayı arzu ettiklerini, Batı'nın desteğini almış koalisyon ülkelerinin bu girişimini ön yargılı değerlendirdiklerini ifade ederek, "Aynı koalisyonun Suriye meselesine de müdahale edebileceğinden kaygı duyuyorlar. O nedenle 'Burada karşı çıkalım ki Suriye meselesine de bu iş bulaşmasın' diye düşünüyorlar. Çünkü burada İslam dünyasından giderek artan bir destek gören bir koalisyon oluştu. Bu koalisyonun Suriye'de de etkili olma ihtimali var" dedi.

Kaynak: AA / Yerel
Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

DEM'li eş başkandan Tunceli'de ayaklanma çağrısı: 1938'deki gibi işgal ettiler

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

title