"İdeal Hekimi" Öğrencilerine Bağlamasıyla Anlatıyor
Emre Umurbilir - Türkülerde hekimlik konusunu inceleyen Prof.Dr.Sait Eğrilmez, doktor ve adaylarına, "İyi hekim nasıl olur-" sorusunun cevabını, kendisinin de saz çaldığı derslerde türkülerle veriyor.
Emre Umurbilir - Türkülerde hekimlik konusunu inceleyen Prof. Dr. Sait Eğrilmez, doktor ve adaylarına, "İyi hekim nasıl olur-" sorusunun cevabını, kendisinin de saz çaldığı derslerde türkülerle veriyor.
Sivas'ın Divriği ilçesine bağlı Özbağı köyünde dünyaya gelen Prof. Dr. Sait Eğrilmez türkülerle büyümesinin etkisiyle, ailesindeki herkes gibi küçük yaşta saz çalmayı öğrendi.
Aşık Veysel'in türkülerini seven Eğrilmez'in hayatı, 8 yaşında babası tarafından ünlü ozanın "Dostlar Beni Hatırlasın" kitabının hediye edilmesiyle değişti. Kitabın kapağında yer alan fotoğrafını görünce Aşık Veysel'in görme engelli olduğunu öğrenen Eğrilmez, göz doktoru olmaya karar verdi.
Ailesinin iyi eğitim alması için İzmir'e göç etmesiyle eğitim hayatını bu amaç doğrultusunda sürdürme imkanına kavuşan Eğrilmez, hem göz doktoru oldu hem de kendisini örnek alan iki kardeşinin doktor olmasının yolunu açtı.
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eğrilmez, "Ailem, tek odada soba bulunması nedeniyle eğitim döneminde ders çalışabilmemiz için misafir kabul etmiyordu. Aşık Veysel'in kornea nakliyle büyük ihtimalle tekrar görebilecek olması ise beni bu konuda uzmanlığa yöneltti" sözleriyle, ailesi ve Aşık Veysel'in kendisi için önemini anlattı.
Eğrilmez, türkülerde hekimin kim olduğunu öğrenip, ondan sonra hekim olmaya karar verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Biz, tüm tıp eğitimimiz boyunca 'İyi hekim nasıl olunur-' sorusunun yanıtını, batı tıbbında aradık ve cevap veren yine hekimler oldu. 'İyi hekim nasıl olur- diye hastaya soran hiç olmamış ama hastalar, türkülerle bunu anlatmış. Empati yokluğundan, hastanın hekimin yüz ifadesinden nasıl etkilendiği, sıra bekleme, sosyo ekonomik sınıflara göre farklı hizmetlerin verilmesine hastanın getirdiği eleştiri, çocuk hastaların ayrıcalığı, kader anlayışının hekimler neresinde duruyorlar, bunların hepsini hastalarımız türkülerinde söylemişler."
-"Yaşamışların da acısından ders alabilelim istiyoruz"-
Türküsünde "Ben ağlarım, doktor ağlar, dert ağlar" diyenin, "Doktor da ağladı, ben de ağladım, ne yapayım, kader bu" diye düşündüğünü anlatan Eğrilmez, empati yapamazsa doktorun, "Cerrahpaşa" türküsünde olduğu gibi sitemle anılacağını ifade etti.
Sait Eğrilmez, türkü ve ağıtlardan, hastanın çektiği acıların anlaşılabileceğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Çok acılı, sancılı ölmenin bile türküsü var. Bir insan, ölene kadar ağlamak zorunda mıdır- Madem ölecek, madem kaderinde daha fazla yaşamak yok, son zamanlarında rahat nefes alması, ağrısız bir yaşam sağlamak bile hekimin görevidir. Hekim sadece can kurtarmak değil, yaşam kalitesini sağlamaktan da sorumludur. Bunu bir türküyle ispatlayabilirsiniz. Yoksa o kişinin aynı acıyı yaşaması lazım. Allah herkese aynı acıyı yaşatmasın, yaşamışların da acısından ders alabilelim istiyoruz."
-Türküler kitap oldu-
Türkülerin tıp eğitiminde ders aracı olarak kullanılabileceğini ilk kez örneklediğini belirten Eğrilmez, içinden ders çıkarılabilecek, hasta hekim ilişkisini özetleyen her türküyü, ders parçası haline getirdiğini kaydetti.
Eğrilmez, öğrencilerinin türkülerdeki hekimi tanıması ve ona yakışan hekim olması gerektiğini ifade ederek, şunları anlattı:
"Öğrenciler, türkülerden verdiğim örneklerle, hekimliğin halkın gözünde ne kadar tanrı ile insan arası bir konumda olduğunu fark ediyorlar. Yani normal insandan çok daha kabiliyetli, ölümü öteleyebilen ama tanrı kadar da bir şeyi yok çünkü vade bittiyse de artık yapacak hiçbir şeyi olmayan, o anlamda da hastaların gözünde çok hikmet sahibi insan konumunda olduklarını görüyorlar. 'Biz de buna yakışmalıyız, buna yakışır bir hekimlik yapmalıyız' diyorlar."
2006 yılından itibaren kendisinin de görev yaptığı hastane başta olmak üzere, Türkiye'nin dört yanında tıp fakültelerinde 6 binin üzerinde doktor adayına konuyla ilgili ders verdiğini, yaklaşık 4 bin meslektaşına da sunum yaptığını aktaran Eğrilmez, hazırladıkları 196 türkünün yer aldığı "Türkülerdeki Hekimlik ve Sağlıkla İlgili Türküler" adlı kitabının 2010 yılında Sağlık Bakanlığınca yayımlandığını dile getirdi.
Prof. Dr. Eğrilmez, derslerdeki sunumlarında, kendisinin de örnek verdiği türküleri seslendirdiğine işaret ederek, "Tıp fakültelerini gezip, müzikal bir ders veriyorum. Gittiğim yerlerde sanatçı arkadaşlarımdan da destek alıyorum, bana eşlik ediyorlar" dedi.
-"Görev şehidi meslektaşımıza ağıt yazdım"-
Kendisinin de türkü bestelediğini aktaran Eğrilmez, "Geçen yıl görev yaptığı sırada öldürülüp, görev şehidi olan meslektaşımız Ersin Arslan'a ağıt yazdım. Ne yazık ki günümüzde sağlık çalışanına hak ettiği saygının yüzde 1'i bile gözetilmiyor. Artık kurtaramamanın adı öldürmek, iyileştirememenin adı hastalandırmak oldu. Bu tezat, maalesef var. Bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Yayıncı: Nevbahar Kabaklı - İZMİR