Hiç Bir Zorluk Onu Yolundan Döndüremedi
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'na katılma hakkı elde ederek tarihi bir başarının altına imza atan milli cimnastikçi Göksu Üçtaş'ın hayat hikayesi, genç sporcunun başarıya ulaşmasını hiç bir zorluğun engelleyemediğinin de adeta kanıtı.
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'na katılma hakkı elde ederek tarihi bir başarının altına imza atan milli cimnastikçi Göksu Üçtaş'ın hayat hikayesi, genç sporcunun başarıya ulaşmasını hiç bir zorluğun engelleyemediğinin de adeta kanıtı.
İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılan 2012 Londra Olimpiyatları Artistik Cimnastik eleme müsabakalarında 96 sporcuyla mücadele ederek, ilk 30 sıraya girenlerin vize alacağı müsabakalarda başarılı bir performansın ardından kendine 23'üncü sırada yer bulan Üçtaş, azmi sayesinde tüm zorluklara direnerek spor hayatını başarılarla doldurdu.
1990 yılında Gaziantep'in Gaziler Caddesi'ndeki bir evde dünyaya gelen genç sporcu, 5 yaşına geldiğinde komşularının teşviki ve ailesinin desteği ile Gaziantep Gençlik Hizmetleri ve Spor il Müdürlüğü bünyesindeki cimnastik kurslarına başladı. Burada yaklaşık 6 ay kursa katılan Göksu Üçtaş, antrenörü Yalçın Titiz tarafından Bolu'ya yönlendirildi.
Göksu'nun yeteneğini keşfeden ve iyi bir eğitimle çok iyi bir sporcu olacağını gören Titiz, Türkiye'nin bu branşta önünü açabileceği bir yeteneğe ve esnekliğe sahip olduğunu söylediği milli cimnastikçiye, daha iyi çalışma tesisleri ve malzemeleri bulunan Bolu Cimnastik Kamp Eğitim Merkezi'ne gitmesini önerdi.
Antrenörün düşüncelerini dikkate alan Üçtaş ailesi, 1995 yılında bu öneriyi yerine getirdiler. Bolu Cimnastik Kamp Eğitim Merkezi'ne götürülen genç sporcuya burada boy, kilo, kemik yapısı, esneklik gibi bazı testler yapıldı. Yaptığı çeşitli cimnastik gösterileri ile de buradaki yabancı antrenörlerin dikkatini çeken Göksu, yaklaşık 2 aylık deneme sürecinden sonra yatılı okula kabul edildi. O yıl Bolu Kamp Eğitim Merkezi'ndeki yatılı cimnastik okuluna öğrenci olarak sadece Göksu Üçtaş alındı. Göksu, bir yıl kadar kamp eğitim merkezinde tek başına ailesinden uzak şekilde çalışmalarını sürdürdü.
Daha sonra memur olan babası 1996 yılında tayinini isteyerek, Bolu'ya taşındı ve kızıyla yeniden birlikte yaşamaya başladılar. 1999 yılındaki depremde evleri yıkılan ve şans eseri hayatta kalan Göksu ailesi, uzun süre çadırda yaşamak zorunda kaldı.
-İlk madalyasını 8 yaşında aldı-
Göksu Üçtaş, İlk madalyasını da henüz 8 yaşında iken aldı.
1998 yılında girdiği Türkiye Okullararası Artistik Cimnastik Şampiyonası'nda küçükler kategorisinde altın madalya kazanan Göksu, 12 yaşında milli mayo giydiği 16. Uluslararası Boğaziçi Cimnastik Şampiyonası'nda da altın madalyayı boynuna taktı. Girdiği ulusal ve uluslararası yarışmalarda 80'e yakın madalya ve kupa kazanan Üçtaş, İtalya'nın Pescara kentinde düzenlenen 16. Akdeniz Oyunları'nda gümüş madalya alarak, Türkiye'yi bu oyunlarda ilk kez kürsüye taşıdı.
Çek Cumhuriyeti'nin Ostrava kentindeki dünya kupasında yerde altın, denge ve atlama aletlerinde ise gümüş olmak üzere Türkiye'ye ilk kez 3 madalya kazandıran Göksu Üçtaş, Katar'da düzenlenen Artistik Cimnastik Dünya Şampiyonası'nda da bir ilke imza atarak, Türkiye'ye yer aletiyle dünya üçüncülüğü kazandırdı.
Geçen yıllarda bir gazete tarafından "yılın sporcusu" ödülüne aday gösterilen ve Gaziantep Genç İş Adamları Derneği (GAGİAD) tarafından aynı unvana layık görülen Üçtaş, doğum yeri Gaziantep'i ve yetiştiği Bolu'yu çok seviyor.
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Beden Eğitimi Fakültesi'ni geçen yıl bitiren Göksu Üçtaş, kazandırdığı madalya ve başarılar sayesinde ise beden eğitimi öğretmenliğine de sınavsız olarak atandı.
-"Türk Bayrağı kendimi güçlü hissetmemi sağlıyor"-
Bu büyük başarıya ulaşmasında başta antrenörü Mergül Güler olmak üzere kendisine destek olan herkese teşekkür eden Göksu Üçtaş, duygularını şöyle dile getirdi:
"Yarışmalarda o kadar kişinin önünde olmak değil, hakemlerin önünde yarışmak zor. Aynı zamanda bu gurur verici tabi. Özellikle yurt dışındaki yarışmalar çok farklı bir duygu yaşamamıza neden oluyor. Orada sadece kendinizi değil, ülkenizi de temsil ediyorsunuz çünkü. Sol omzumda taşıdığım Türk Bayrağı kendimi güçlü hissetmemi sağlıyor ve yalnız olmadığımı bir kez daha anlıyorum. Bayrağımızın göndere çekilmesi ve İstiklal Marşı'nın okunması kadar güzel bir olay olamaz. Hedefim, olimpiyatlardan da madalya ile dönmek. Bunun için de çok çalışmaya devam ediyorum."
- GAZİANTEP