Hanefi Bostan: "Ayrımcılık Yasağı Temel Bir Prensiptir"
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, “Ayrımcılık yasağı, kanun önünde eşitlik, yasalarca eşit derecede korunma gibi ilkeleri de içinde bulunduran temel bir prensip olarak kabul edilmektedir" dedi.
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, "Ayrımcılık yasağı, kanun önünde eşitlik, yasalarca eşit derecede korunma gibi ilkeleri de içinde bulunduran temel bir prensip olarak kabul edilmektedir" dedi.
Türk Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, "14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6528 sayılı Kanunun 25. maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 10 Madde'nin 8. fıkrasında yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen Okul ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevi ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer" hükümlerine yer verilerek kazanılmış bütün haklar bir çırpıda yok sayılmıştır. Yeni göreve getirilenlerin tamamı taşeron sendikanın üyesi olmaktan başka bir meziyeti bulunmamaktadır. Hatta daha ileriye gidilerek kabiliyetleri, başarıları ne olursa olsun taşeron sendikaya geçenlerin tamamının müdürlüğünü ve müdür yardımcılığı görevleri devam ettirilmiştir. Yapılan bu haksızlıklarla ilgili on binlerce mahkeme kararı olmasına rağmen, mahkeme kararlarının hiç biri bugüne kadar uygulanmamıştır. Hukukun olmadığı ve adaletin yerle yeksan edildiği bir kurumda başarı nasıl sağlanacak, huzur nasıl temin edilecektir?" diye konuştu.
Hanefi Bostan, "Mağdurların çığlıklarını sağır sultan duymasına rağmen, siyasiler duymamış ya da bu çığlıklara kulak tıkamıştır. İnancımız odur ki, bu çığlıkların ulaşacağı bir makam vardır. O makamın adaleti er veya geç gerçekleşecektir. Bu inançla mücadelemizi sürdürürken mahkemelerin dışında il ve ilçe insan hakları kurullarına da hak ihlallerinin taşınması gerekmektedir. Nitekim Osmaniye Türk Eğitim-Sen şube başkanımız Ahmet Kandemir, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce yapılan yönetici atamalarında sendikal ayrımcılık yapıldığı, başarısız bulunan okul müdürlerinin objektif kriterlere göre değerlendirilmediği, değerlendirmelerde malum sendikanın korunduğu, başarılı bulunan okul müdürlerinin ekseriyetle sadece tek bir sendikaya üye olduğu ve bu nedenlerle hak ihlalinin yapıldığı belirtilerek İl İnsan Hakları Kuruluna başvuruda bulunmuştur" şeklinde konuştu.
Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan okul yöneticileri atamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bostan, "Yapılan başvuru sonucunda; İl Milli Eğitim Müdürlüğünün müteaddit kez talep edilen bazı önemli bilgi ve belgeleri komisyona sunmadığı, özellikle mülakat puanının verilişinde yüzde 40 tesire sahip olan temsil kabiliyetinin hangi kriterlere dayandırıldığı dolayısıyla bu kriterlerin objektif olduğu konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, müdür atamalarında görevli bulunan mülakat komisyon üyelerinin İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki görevlerine kısa bir süre önce başlamış olmaları müdür adaylarını tanımaları ve onları değerlendirmeleri için yeterli bir süre olarak görülmemiştir. Böylece Osmaniye İl İnsan Hakları Kurulu, oy birliği ile Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan okul yöneticileri atamasında sendikal ayrımcılık yapılarak insan hakkı ihlalinin bulunduğu kararı almıştır" dedi. Hanefi Bostan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilindiği üzere, ayrımcılık yasağı geçmişten bugüne insan hakları hukukunun bir konusu olarak kabul edilmiş ve zamanla, iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku vs. gibi alanlarda diğer hukuk dallarının da bir parçası haline gelmiştir. Ayrımcılık yasağını içeren maddeler uluslar arası hukuk tarafından "doğrudan uygulanabilirlik" kriteri taşıdığı kabul edilen düzenlemelerdir ve taraf devletler tarafından derhal uygulanmaları gerekmektedir. Ayrımcılık yasağı, kanun önünde eşitlik, yasalarca eşit derecede korunma gibi ilkeleri de içinde bulunduran temel bir prensip olarak kabul edilmektedir. Durum bu iken, MEB'deki İnsan Hakları ihlallerine ne zaman son verilecek?" - İSTANBUL