Haksen Genel Başkanı: Memur maaşları TÜİK ve ENAG'ın rakamlarının ortalamasına göre belirlenmeli
Haksen Genel Başkanı Ayhan Çivi, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları üzerinden memurlara yapılan maaş zamlarını eleştirerek, "Eğer gerçek bir toplu sözleşme yapılacaksa, memurlar insanca yaşayabilecekleri reel bir ücrete kavuşacaksa, sadece TÜİK‘in rakamları değil, bağımsız bir araştırma kurumu olan ENAG’ın rakamlarının ortalaması alınarak bu artışların belirlenmesi gerekiyor" dedi.
(ELAZIĞ) - Haksen Genel Başkanı Ayhan Çivi, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları üzerinden memurlara yapılan maaş zamlarını eleştirerek, "Eğer gerçek bir toplu sözleşme yapılacaksa, memurlar insanca yaşayabilecekleri reel bir ücrete kavuşacaksa, sadece TÜİK'in rakamları değil, bağımsız bir araştırma kurumu olan ENAG'ın rakamlarının ortalaması alınarak bu artışların belirlenmesi gerekiyor" dedi.
"Çalışanlar TÜİK'in enflasyon rakamlarına mahkum edilmiştir"
Hak Sen Genel Başkanı Ayhan Çivi, TÜİK'in enflasyon rakamları baz alınarak memur maaşlarına zam yaptığını ancak gerçek yaşam maliyetlerine göre enflasyonun daha yüksek olduğunu söyledi. Çivi, toplu sözleşmede TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre yapılacak zamların bile direkt toplu sözleşme maddelerine konmadığını belirtti.
Enflasyon rakamları ve memur maaşlarıyla ilgili açıklama yapan Çivi, şunları söyledi:
"Ülkemizin içinde bulunduğu hayat pahalılığı ve ekonomik koşullar en çok da emeğiyle geçinen dar gelirli vatandaşlarımızı ve ücreti ile geçinen bodro mahkumlarını mağdur etmektedir. Ülkemizdeki maaş artış, ücret artış sistemi maalesef tamamen devletin bir resmi kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayınladığı enflasyon rakamlarıyla sınırlı tutulmuş çalışanlar bu rakamlara mahkum edilmiştir. Oysa bizim gerçek yaşamda yaşam maliyetimize baktığımız zaman, harcama kalemlerimize baktığımız zaman, enflasyonun açıklanandan çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bunu nerelerde görüyoruz? Bağımsız bir araştırma kurumu olan ENAG'ın yayınladığı rakamlar da bu düşüncemizi haklı göstermektedir. En son olarak temmuz ayı itibari ile enflasyonu yüzde 100 hesaplarken, Türkiye istatistik Kurumu yüzde 61 hesaplamıştır. O zaman şunu sormak lazım. Adına toplu pazarlık diyoruz, toplu sözleşme diyoruz. Bunun neresi toplu pazarlık neresi toplu sözleşme? Yani toplu sözleşmede bir madde konsun. Densin ki: 'Türkiye İstatistik Kurumu hangi rakamı açıklıyorsa, maaş artışı o kadar yapılacak.' Üstelik bu artış direkt toplu sözleşme maddelerine de konmuyor. Ne yapılıyor? Eğer enflasyon, maaş artışını aşarsa aradaki fark ödenecek deniyor. Maalesef çalışanlar için bu böyle yapılıyor."
"Maaş zamları TÜİK ve ENAG'ın rakamlarının ortalamasına göre belirlenmelidir"
Çalışanların TÜİK'in rakamına göre zam alsalar bile bunun maaşlara 6 ay sonra yansıdığını ifade eden Ayhan Çivi, yapılacak maaşların sadece TÜİK'e göre yapılmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Yani çalışanlar TÜİK rakamlarına göre olsa bile, alacağı maaş artış altı ay bekledikten sonra bordrolar da görebiliyorlar. Biz de diyoruz ki; Eğer gerçek bir toplu sözleşme yapılacaksa, memurlar insanca yaşayabilecekleri reel bir ücrete kavuşacaksa, sadece TÜİK'in rakamları değil, bağımsız bir araştırma kurumu olan ENAG'ın rakamlarının ortalaması alınarak bu artışların belirlenmesi gerekiyor. Enflasyonist ortamlarda, dörtnala giden bir enflasyonla ülkemiz karşı karşıya. Gelir dağılımındaki adaletsizlik en çok da dar gelirli ve ücretli çalışanları etkilemektedir. Ülkemizdeki büyüme rakamları maalesef hiçbir toplu sözleşmede maalesef bugüne kadar -ki altıncısı yapılmıştır- bu maaşlara bu ücretlere yansıtmamıştır. Madem ki ülkemiz büyüyerek zenginleşiyor, çalışanların ve emeklerin de bu büyümeden de nasibini alması gerekiyor. Ama bugüne kadar bu çalışanlardan esirgenmiştir. Sadece bizi yönetenlerin, hükümetin söylediği şey, 'Çalışanları emekliyi enflasyona ezdirmedik.' Yani sonuç itibari ile çalışanların problemini çözecek söylem yok. Oysa, onların reel anlamda da bir artışa ihtiyaçları vardır. Bunu da zaten yaşamımızda hissediyoruz.
"Çalışanlar büyük ölçüde bankalara borçludur,faiz ödemektedirler"
Çalışanlar büyük ölçüde bankalara borçludur, bankalara faiz ödemektedir. Yaşamını ancak bu şekilde sürdürmektedir. Bugün enflasyona baktığımız zaman Türkiye İstatistik Kurumu 3,23 olarak açıkladı Temmuz ayı enflasyon rakamını. Banka kredilerine baktığımız zaman ortalama 4,30- 5 civarında aylık faizle bankalar kredi veriyorlar. Bu da bir çelişkiyi ortaya koymaktadır.
"Memur ya 65 yaşına kadar çalışmak zorunda ya da ikinci bir işte çalışmak zorunda"
Memurlar ve emekliler açısından bir önemli sorun da, maaş bordrolarında ücret kalemlerine baktığımız zaman esas maaş kalemlerinin yanında ilave ve ek ödemeleri görüyoruz. Bugün 38 bin maaş alan en düşük memurun maaşındaki ilave ve ek ödeme tutarı 22 bin liradır. Bu ne anlama geliyor? Bu, şu anlama geliyor. Bu memur emekli olduğunda o 22 bin TL maalesef yok sayılıyor. Diğer 16 bin TL üzerinden emekli aylığı ve ikramiyesi hesaplanıyor. Bu da 30 yıllık bir devlet memurunun normalde aylık bağlama oranı yüzde 75 olması gerekirken, bu rakam buek ödeme ve ilave ödemeleri ile yüzde 56'ya düşüyor. İşte bu yüzden de memurlar emekli olduklarında feryat ediyorlar. ya ikinci bir iş bulmak zorundalar; ya da 65 yaşına kadar çalışmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla da bizim net ve kesin talebimiz maaş bordrolarındaki bu kirliliğin giderilerek, ilave ve ek ödemelerin taban aylığına yansıtılması ve çalışanlar emekli olduklarında da bu yaşam standartlarını devam edebilmeleridir."