Haberler
Güney Kore'de parlamento sıkıyönetim kararını iptal etti

Sıkıyönetime karşı parlamentonun kararı ortalığı karıştıracak

Güney Kore'de askerler camları kırarak girdikleri binadan apar topar ayrılmak zorunda kaldı

Askerler camları kırarak girdikleri binadan apar topar ayrılmak zorunda kaldı

Esad isterse İran, Suriye'ye asker yığacak

Esad isterse Suriye'ye ordu yığacaklar

Çiğ köftecide genç kadını dakikalarca taciz etti

Genç kadına yaptığı rezillik, mide bulandırdı

Habap Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Sinem: "Taş Ocağı Yüzünden Suları Kuruyan Köylüler, Sağlığa Zararlı Suya Muhtaç Kaldı"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Elazığ’ın Kovancılar ilçesi Ekinözü (Habap) köyünde faaliyet gösteren taş ocağının köydeki içme sularını kuruttuğunu iddia eden bölge halkı, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından “içilemez” raporu verilen suyu tüketmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Habap Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Sinem, taş ocağının bir an önce kapatılmasını talep ettiklerini söyledi.

Haber: Serra Taylan

(ELAZIĞ) - Elazığ'ın Kovancılar ilçesine bağlı Ekinözü (Habap) köyünde faaliyet gösteren taş ocağının köydeki içme sularını kuruttuğunu iddia eden bölge halkı, İl Sağlık Müdürlüğü tarafından "içilemez" raporu verilen suyu tüketmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Habap Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Sinem, taş ocağının bir an önce kapatılmasını talep ettiklerini söyledi.

Elazığ'ın Kovancılar ilçesine bağlı eski adı Habap olan Ekinözü köyünde vatandaşlar, köye yakın bir noktada faaliyet gösteren taş ocağı nedeniyle yaşadıkları su sorunu yaşıyor. Eski köy muhtarı ve Habap Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Sinem, sorunlarının çözümü için yaklaşık dört yıldır mahkeme sürecini başlattıklarını ve bir sonuç alamadıklarını belirtti.

"Kullanılamaz denilen ve tarım arazisi için kullandığımız suyu bugün köylülerimize içirmek zorunda kaldık"

Taş ocağının çalışmalarından dolayı su kaynaklarının kuruduğunu ifade eden Hayati Sinem, şunları söyledi:

"Bilinçli ve planlı bir şekilde köy içme suyu kaynaklarına yaklaşık 150-200 metre mesafede taş ocağına kiralanmak suretiyle taş ocağı faaliyete başlamıştır. Bu faaliyetten yaklaşık bir hafta 10 gün sonra yaptıkları patlatmalar nedeni ile köyün içme suyu kaynaklarının yüzde 80'ini karşılayan üç kaynağın üçü de kurumuştur. Bu ilgili il özel idaresindeki uzman jeologların gelip rapor tuttukları ve bu rapor sonucunda kaybolan sularımızın tamamının taş ocağından kaynaklandığını rapor haline getirip ilgili birim ve kurumlara göndermiştir. İlgili belge elimizdedir. Bizim Kovancılar'da bulunan yerel bir firmaya ait olan taş ocağı kurulmadan Cumhuriyet savcılığına yaptığımız suç duyurusu kale alınmadı. Köyün su ihtiyacının yüzde 80'ini karşılayan üç ana kaynağın kesilmesi sonucu içilemez ve kullanılamaz denilen ve tarım arazisi için kullandığımız suyu bugün köylülerimize içirmek zorunda kaldık."

"Mahkemeler kamu çıkarını göz önüne almalıdır. Ama davamız 4 yıldır çözülmedi"

Yaklaşık dört yıldır köylerinde faaliyet gösteren taş ocağı nedeni ile köylerinin susuz kaldığını ve çaresizlikten sağlıksız olan suyu tüketmek zorunda olduklarını belirten Sinem, taş ocağı yapılmadan önce de riskleri öngörerek Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ancak dikkate alınmadıklarını belirtti. Sinem, şöyle dedi:

"Biz bunu Elazığ İdare Mahkemesi'nde dava ettik. Maalesef dört senedir hala bir sonuç alamadı bütün bu raporlara rağmen. Elazığ İl Sağlık Müdürlüğü'nün yaptığı raporda 'içilemez ve kullanılamaz' diye belirtilmesine rağmen dört senedir biz bu suyu köylüye içirmek zorunda kaldık. İlgili kurumlarımızın tamamının verdiği içilemez ve kullanamaz raporundan sonra ve biz bu haklı talebimizi defalarca söylememize rağmen bir tedbir alınmadı. Taş ocağı hala faaliyetini sürdürüyor köylüye inat. Benim bildiğim ilgili mahkemeler kamu çıkarını göz önünde bulundurmak zorundadır. ve bu bir kamu davasıdır. Bu şahsi bir dava değildir. 340 hanenin, bin 600- bin 700 nüfusun yaşadığı ve bu nüfusun yazın 3 bin 500'lere çıktığı bir köyden bahsediyoruz. Bütün bunlara rağmen ne geri dönüş oldu, açtığımız dava da Gaziantep İdare Mahkemesi'nde hala sonuç bekliyoruz."

"Halk sağlığı bu kadar mı ucuz?"

Dört yıldır hiçbir kurum tarafından sorunlarının çözülmediğinin altını çizen Hayati Sinem, "Halk sağlığı bu kadar mı ucuz? Sağlığımız tehlikede. Bu içme suyu. Başka bir şeyden bahsetmiyoruz. Biz afaki bir durumdan da bahsetmiyoruz. Bahsi geçen sular Urartu'ya akmış, Osmanlı'ya akmış, Selçuklu döneminde o köye içme suyu olarak akmış, Ermenilere akmış. Akmış da akmış. Bin senelik kadim sulardır bunlar. Bilinçli bir şekilde 200 metre mesafede köyün güneyini taş ocağına verilip, kuzeyini ise GES enerji sistemlerine verip köyü göçe zorluyorlar. Aklınıza ne gelebilir sizin orada" dedi.

"Suların kesilmesi yetmedi yakın bölgelerde meyvelerimizde peyderpey kurumaya başlamıştır"

Söz konusu taş ocağının yerinin de kanunlara uygun olmadığını belirten Sinem, "Her tarafı usulsüzlük, haksızlık, hukuksuzluk. Neresinden bakarsanız bakın. Taş ocağından kaynaklı köyün tek ormanı, tek yeşillik alanı olan yaklaşık bin- bin 500 dönümlük meşe ormanı vardır. O meşe ormanında kurumalar söz konusu. Zaten sularımız kesildi. Suların kesilmesi yetmedi yakın bölgelerde ister meyve, ister üzüm bağları ve ormanımız da peyderpey kurumaya başlamıştır. Çünkü çok yoğun bir toz olmaktadır. İnsan sağlığını da etkiliyor. Yani onun çalışmaya başladığında patlatmalar yapılıyor. O toz bir bulut gibi geliyor. Bir bulut gibi köyün üstüne geliyor. İnsanlar o havayı soluyor. Benim Maden Tetkik Arama Kurumu'ndan (MTA) aldığım bilgiye göre o taş ocağının orada olması kanunsuzdur. Çünkü Maden Tetkik'in verdiği ruhsatlarda belirli bir rakım vardır. Taş ocağının gösterdiği rakım ise MTK'nın belirlediği rakımın bir buçuk iki kat yükseğindedir" diye konuştu.

Habap Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Sinem:
Kaynak: ANKA / Yerel
title