Grafikli - Konya Merkezli "Paralel Yapı" Operasyonu
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında eski Konya Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu ve eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin'in de bulunduğu 74 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında eski Konya Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu ve eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin'in de bulunduğu 74 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
"Paralel Devlet Yapılanması" iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında, aralarında eski Konya Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu, eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin, eski Mevlana Üniversitesi Rektörü Bahattin Adam, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün kardeşi olan ve bir dönem Konya Emniyet Müdürlüğünde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yapan Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 74 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 213 sayfalık iddianamede, şüphelilerin, "Terör örgütü kurma, yönetme, ruhsatsız silahlar ve mermiler bulundurma ve taşıma, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapmaya azmettirme, görevi kötüye kullanmaya azmettirme, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık yapmak, görevi kötüye kullanma, iftira, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" gibi suçlardan yargılanmaları istendi.
Örgütün kuruluşu
İddianamenin, "Terör örgütünün kuruluşu, amacı, stratejisi, yapılanması ve faaliyetleri" bölümünde, 1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan Fetullah Gülen'in bu tarihten sonra İzmir Kestanepazarı Kur'an kursunda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de kullanmak suretiyle örgütün çekirdek kadrosunu oluşturarak, müstakil hareket etmeye başladığı belirtildi.
Gülen'in, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adıyla anılan örgütü kurduğu vurgulanan iddianamede, örgütün özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurtdışına da açılmaya başlayıp, zaman içerisinde pek çok ülkede faaliyet gösterir hale geldiği ifade edildi.
Örgütün, "görünen" ve "örtülü" yüzü
Örgütün, "görünen" ve "örtülü" iki temel amacı olduğu kaydedilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek 'himmet' adı altında topladığı finans ile yurtiçi ve yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden, amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanan Fetullah Gülen'in görünen ve örtülü iki temel amacı bulunmaktadır. Örgüt tabanına 'ilay-ı kelimetullah' gayesi ile hareket edildiği, Türkiye ve Türk coğrafyası başta olmak üzere ahlaklı toplum yetiştirme arzusunda olduğu vurgusu yapılmakta ise de asıl amacın, Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmıştır."
Hedef, devleti ele geçirmek
İddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, bünyesindeki vakıf, okul ve dershaneler marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirilecek insan gücü elde etme, devlet modeline uygun paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye, emniyet ve eğitim olmak üzere devleti ele geçirme, devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurmayı hedeflediği kaydedildi.
Örgütün finansal kaynakları
Örgütün televizyon, radyo, gazete, dergi gibi iletişim alanındaki faaliyetlere ağırlık verdiği, finansal kaynaklarının ise gruba mensup şirketler, basın-yayın alanında elde edilen gelirler, okul, yurt ve pansiyonlardan istifade eden öğrencilerden alınan paralar, toplanan kurban derileri ve gruba ilgi duyan zengin iş adamlarının destekleriyle örgüte üye olan kişilerden "himmet" adı altında alınan paralar olarak ortaya çıktığı belirtilen iddianamede, örgütün günümüzde, elindeki ekonomik gücün yanı sıra devletin hassas ve etkili kurumları içerisindeki kadrolarının sağladığı avantajlardan faydalanarak, pek çok operasyonel faaliyetlerde bulunduğu bildirildi.
"Final" soruşturmasının da bu operasyonel faaliyetlerden biri olduğu vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Örgütün en önemli hedefinin yasal ve yasa dışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri, tehdit/şantaj olarak kullanmak ve Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır."
Cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü
İddianamede, "FETÖ/PDY isimli yapılanmanın, Terörle Mücadele Kanunu 1. ve 7. maddelerinde yer alan, anayasada belirtilen Cumhuriyet'in niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü yapıya sahip, cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır" ifadesine yer verildi.
Olay
Konya merkezli "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, 22 Mayıs'ta 19 ilde düzenlenen operasyonda, adliyeye sevk edilen 18 kişiden, eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve polis başmüfettişi Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı. Şüphelilerden 5'i adli kontrol kararıyla, 8'i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.